Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 29 Haziran 2016
Serdar USMAN
Serdar USMAN kimdir?
1971 Ankara doğumlu olan Serdar Usman, Mısır El-Ezher Üniversitesi mezunu. Usman, evli ve 3 çocuk babası.İngilizce ve Arapça biliyor. Dış ticaret uzmanı olan ve 17 yıldır bu mesleği devam ettiren Usman, birçok firmanın da dış ticaret danışmanlığını yürütüyor. Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika'daki pek çok ülke ile ihracat faaliyeti yürüten Usman çok sayıda sosyal sorumluluk faaliyetinin yanında sivil toplum kuruluşlarında da görev aldı. Usman, bir diğer taraftan yerel bir gazetede 8 yıl köşe yazarlığı yaptı. Şu anda Hakimiyet Gazetesinde köşe yazarlığı yapan Usman, bunun yanında da Konya Pusula Gazetesinde ekonomi danışmanlığı yapmaktadır.
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
İslam Birliği Olacak Ama Fitnelere Dikkat!
Türkiye Cumhuriyeti hem içte hem de dışta hainlerin yaptıkları hile ve desiselere rağmen dimdik ayakta durabilmeyi başarabilmiş olan bir devlettir. Devamlı yazıyorum. Aynı konularda ısrarla yazmaya devam ediyorum. Hem ABD hem Rusya hem de AB üyesi ülkelerle kurulan diyaloglara rağmen burnumuza gelen pis kokular göz ardı edilmemelidir.
Türkiye'yi devlet olarak muhatap aldığı halde arka planda ülkemize yönelik her türlü pervasızlığı ve terör eylemini destekleyen ve alkışlayan bu ülkelerin başından bu yana kurguladıkları planlarıyla Türkiye'yi zayıflatmaya çabalıyorlar. Görüyorum ki bir türlü muvaffak olamadıkları bu konuda özellikle içimize yerleşik hainleri kıyasıya kışkırtıcılığa yönlendirdikleri halde olaylar karşısında olan bitenin bilincinde olan halkımız her şeye rağmen ilerlemeye ve güç olma yolunda ilerlemeye devam ediyor.

Şimdi BBC'den bir alıntı ile yorumlarıma devam edeyim: Türkiye ile ABD ilişkilerinde, Suriye'ye yönelik politika farklılıklarından ötürü ciddi bir gerilim yaşanıyor ama ikili ilişkileri yakından izleyenuzmanlar bu gerilimin ve farklılıkların boyutları konusunda farklı görüşler dile getiriyorlar.
2003-2005 yılları arasında ABD'nin Türkiye büyükelçisi olan Eric Edelman'a göre, ''İki ülke birbirini dinlemeden konuşuyor ve bölgedeki hedef hiyerarşileri birbirinden oldukça farklı.''
Büyükelçi Edelman'a göre, Suriye konusundaki ayrılıklar, yakın dönemde iki ülke için oldukça fırtınalı ve sağlıklı olmayan bir ilişkinin habercisi.
Washington, IŞİD'i öncelikle ele alınması gereken bir ulusal güvenlik tehdidi olarak görürken,Ankara'nın Beşşar Esad'ı öncelikli hedef listesinin başında görmesinden doğan strateji ve taktik uyuşmazlıkları iki ülkenin on yıllardır süren ittifakının "çatırdadığı" yorumlarına neden oldu.
Obama yönetimi yetkilileri her ne kadar kamuoyu önünde Türkiye'ye açıkça eleştiri getirmemeye özen gösterse de, ABD'nin önde gelen gazetelerine adını vermeden konuşan birçok yetkili, gerek Kobani krizi, gerekse IŞİD karşıtı koalisyonun önceliklerine ilişkin Türkiye'ye ağır suçlamalarda bulunuyorlar.
Adı gizli tutulan yetkililerin eleştirileri bir yana, Amerikan yönetiminin resmi söylemindeki orta yolu bulma çabası, uzmanlara geniş bir yorum alanı bırakıyor.
Değerli okurlarım, zaten işin başından bu yana itina ile takip ettiğimiz Türkiye - ABD ilişkilerinde ki kopuk süreç, Obama döneminde başladı. Ama güz aylarında yapılacak ABD Başkanlık seçimleri sonrasında daha farklı bir yöne kayabilir. Bunu olumlu anlamda değil, ABD'den kopma noktasında ifade ediyorum. ÖzellikleCumhurbaşkanımızın yaptığı konuşmalarda üstü kapalı da olsa ABD'ye dönük eleştirel yaklaşımında sonuna kadar haklı olduğunun bilincindeyiz. Çünkü ABD'nin özellikle Ortadoğu politikasında uzun yıllardır gösterdiği yaklaşım, birbirinden kopuk İslam ülkelerinin güçler arasında voleybol oyununda topun bir sağa bir sola gitmesi gibi bir hal almıştır. Bu durum gün geçtikçe bariz hale dönüşmüş ve etrafımızda oluşan tehdit, Türkiye'nin kendi kendine yetebilecek güç ve kudrette olduğu çabaları sonucunda iyice ayyuka çıkmıştır.
Bakınız, Türkiye'nin Ortadoğu'da İslam ülkelerini kapsayan büyük ve güçlü ittifak çabalarından hem ABD cephesi hem de Rusya cephesi olağanüstü rahatsızdır. Zaten devletlerarası tüm girişimlerde de bu konuda iyi niyetli bir yaklaşım da bulunmak safdillik olur. Bu sebeple Türkiye'nin başı çektiği bir İslam Birliği'nin telaffuz edilmesi bile süper güç tabir edilen kahpe yüzlü çevrelerin rahatsız olmasına sebep olmuşve olmaya da devam edecektir.
Bundan sonrası için Türkiye'nin tedbirli olması gereken siyasi girişimler ve fitne yaygaraları kopartılacaktır. Muhtemelen buna hazırlıklı olan devlet idarecilerinin halklarının da gelişmeler karşısına dik durmasını temin edebileceği bir yapı oluşturması hayati önem taşır. Çünkü Müslüman halkların zayıf olan algı yeteneği hiç tahmin edemeyeceğimiz sonuçları beraberinde getirebilir. Bu sebeple bu süreçte İslam ülkelerine düşen asli görev halklarının, fitneci çevrelerden gelebilecek her türlü girişim karşısında uyanık olmalarıdır. Çünkü uzun yıllardır sadece devlet yönetimlerinin sindirdiği bu halkların yeterince cesur olmaları ve gelişmeleri doğru bir perspektifle değerlendirmeleri mümkün olmayabilir. İşte o noktada yeterince hassasiyet gösterilmelidir.
Şu anda etrafımızda uçağımızı düşürdü bahanesine sarılan Rusya'nın oynak stratejik ilişkileri ile Suriye ve Irak'ta ki gelişmeler karşısında menfaatine yönelik siyaseti benimsemek suretiyle Türkiye'ye açıktan cephe almasa da geri planda diş bileyen bir ABD vardır.
Geleceğimiz için en hayırlısı kendi kendimize yetecek bir oluşumu tabandan şekillendirmek suretiyle güçlü bir irade ile oluşturmak ve siyasi bilinci artırmakla sağlama almak gerekir.
Size en zor olan kısmını söyleyim mi? İslam ülkelerinde bünyeye yerleştirilmiş olan ve halktan görünenlerin girişecekleri fitne çabalarına karşı olağanüstü bilinçlenmemiz gerekir. Bu türlerin içimizde dahi yaşamalarına izin verilmemelidir. Geçtiğimiz hafta Türkiye Cumhuriyeti'nin millet meclisinde ' Biji Serok Apo' diyerek alkış tutan hainlerin varlığı ülkemiz bütünlüğüne yönelik tehdittir. Nasıl olacaksa olsun. Ama çatışmalarla kökü kurutularak, kalan destekçilerinin de vatandaşlıktan çıkarılarak defolup gidecekleri bir çözümle ve oldukça acımasızaskeri ve polisiye tedbirlerle bu yapılmalıdır. Daralınca demokrasiye sığınan bu çeteler temizlenmedikçe ülkemiz rahat yüzü görmez inanın.    

   
2016-05-14
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları