Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 02 Temmuz 2016
Tülay DEMİRCAN KOYUNCU
Tülay DEMİRCAN KOYUNCU kimdir?
Aslen Rize’li olup, 1970 İstanbul Kasımpaşa doğumludur. Haftalık ders sohbetleri vermektedir. Aile üzerine, yazılar kaleme almaktadır. Şuan Avrupa’da yaşamaktadır. Ayrıca hayır işleriyle uğraşmakla birlikte şiirlerde kaleme alıyor. Evli ve beş çocuk annesidir. En büyük arzusu, Müslüman olarak yaşayıp, Müslüman olarak ölmektir.
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Anlatacaklarım Var, Hayat! Dinler misin Beni?..
Verilen hiç bir nasihat yenilen bir kazık kadar öğüt verici değildir.(Tom Robbinsin) 

Acıların acısını, gözlerinden akan gizli yaşlar ile akıtıyor.
Yüreğinde ise, ne depremler yaşanıyordu. Derdini bilge âlime bile, anlatsa da...
Sonuç değişmeyecekti. Kendini suçlarcasına susuyordu. Beyni, kalbine sorular sordukça!! Kalbinde kapanmayacak yaralar derinleşiyordu.      
Yaşanmış anıları dinlerken, her zaman kendimi, o acıyı yaşayan insanın yerine koyarım.Ve empati kurarak karşımdaki insanın derdini anlamaya ve tabiki ders almaya da çalışırım.
Lakin hayat öyle tuhaftır ki!!
Cildler dolusu kitap okusanda...
Yaşanmış olayları defalarca dinlesen de...
Bir acıyı yudum yudum içmeden,akıllanmıyor insan oğlu. "Bir musibet,bin kötekten evladır." Boşuna mı demiş büyükler.  
  Yeni yürümeye başlayan çocuklar nasıl,düşe kalka ,canı acıya yana ,öğreniyor ise yürümeyi...
Yaşam da,insana acılar ile ders vererek, Yaşatıyor,ecel perdesiyle kapanacak fani hayatı.  
  İnsanı en çok hangi derdi ,üzebilir di? Yada kimler derinden ağlata bilir di ki?    
Çevremizde ne olaylar yaşanıyor. Ölümler ,acılar yada neler ile karşılaşmıyoruz ki...      
 Elbette tepkiler veriyoruz.Üzülüp dertleri anlamaya çalışıyoruz. Desek te...
Ateş düştüğü yeri yakmadıkça,bizler akıllanmıyoruz.    
Bir kötek yemedikçe ,doymuyor yüreklerimiz.Ağlamaya yada ... 

   Yaşanmış olayın ardından ... ve gözlerden yaşlar değilde, Sanki bulutlardan yağmurlar boşalırcasına ağlamıştı. Otel kapısında yapayalnız kaldığında. Aslında, hayatında değer verdiği insanlardan hep kötek yemeye alışıktı. Canı yansa da,üzülür sonra "Allah bilsin yaptıklarımı"der di.    
Lakin bu sefer ,kelimeler boğazına düğümlenmişti. Dudakları kurumuş,dili ağzında gizlenmişti.  
 Elinde valizi ile bilmediği bir otel kapısı önünde sadece sessizce ağlayayılının, hıçkırık seslerini duyabiliyordu. Dünya durmuştu.Zaman kavramı kalmamıştı. Gidecek yerinin olmayışına değildi,ağlayışı. Kendisinin canını verebileceği kadar sevdiği üç insanın ardı ardına , sanki söz birliği etmişlercesine ,yaptıkları nankörlüğe idi.Canın yanması.    
Üstüne üstelik iftiraya maruz kalışı, Aklını yitirecek dereceye getirmişti. Genç kızı...    
Ablasının evine misafir olarak gelmişti. Az biraz köyün atmosferinden kurtulmak ve şehirde yaşayan ablasıyla özlem gidermek istemişti. Geldiğinin daha ertesi gününde ablasının iğneleyici kelimelerine duydukça,kulakları inanamıyordu. Daha fazla üzülmeden kaçarcasına, Yeğenine gitmişti. Hayat bu ya...
Yeğeni kendini bilmez bir "insan müsavettesi ile evlenme hatasını yapmıştı.Yıllar önce.Belki o da ,annesinden kaçmıştı.Kimbilir.Yanlış bir evlilik ti.Lakin yapacak fazla birşeyi de yoktu ,yeğeninin. İnsan kılıklı yobaz eniştesi,"dakika bir goll bir"Demişti.
Uzaklardan  gelen misafiri,  açıkça kovmak sanırım böyle birşey di.
Kendi eşine ağıza alınmayacak hakaretler yaparak.Evet kovma işlemini böyle başarmıştı. Bizlerin örf ve adetlerinde misafirin yanında yüksek sesle bile konuşulmaz dı ki... Misafir yanlış anlamasın da, üzülmesin diye. Sessizce gece evden ayrılmayı düşünsede,yegenini üzmemek adına...
Sabaha kadar yastığa göz yaşlarıyla eşlik etmişti. Yeğeni işe gidince ardından çok sevdiği yeğenine yardım olsun diye evini temizleyip,sessizce ayrılmıştı. Bir yakınından yardım istemişti. Gideceği yer olsada...kimseler kendisine yapılan bu hakaretleri bilmemeliydi. İki gece otelde kalıp,köyüne dönmeliydi.
Yakını bir pansiyona yerleştirmişti. Sonra nedensiz bir şekilde,o da ortalıktan kaybolmuştu.Kulluktan nebze almamış...insan!   Yanında yeterli parası da kalmamıştı. Otelin parasını veremeyecegini anlayınca...elinde valiziyle...gözlerinde yaşlarıyla ve kalbinde kapanmayacak bir acıyla...hayatının en büyük dersini alarak ayrılmıştı.Köyüne giderken.    
Genç yaşına rağmen ,ailesi için ne kadar fedakarlıklar yapmıştı. Hiç bir çıkar göz etmeden. Maddi manevi tüm elinden gelenleri yaparken,ailesinden darbe yemek...
Tüm duygularına perde indirmişti.    
Aradan yıllar geçmiş ti...
Yapılanları unutmuş gibi görünmek için sessiz kalmayı tercih etmişti. Lakin yakınları onun hakkında "sen çok değiştin,böyle bir kız değildin"demekten geri kalmamışlardı. Yaptıkları iğrençlikleri unutan insanlar, Karşısındaki insanları eleştirmek ve kendilerini tertemiz göstermek adına , Sadece konuşmak için konuşuyorlardı.    
 Ayaklarının üstünde daha güçlü durmayı öğrenmişti. Aklına geldikçe"teşekkürler,akraba müsvettelerim yada sevdiklerim. Bana yaşattıklarınız ile şimdi ben güçlü bir kadın oldum."    
Ve yine atalarımız kazanmıştı. Söyledikleri sözler ile bizlere yine yol göstermişlerdi. Bizler anca o sözleri yediğimiz musibetleri yaşayarak ile anlıyabilmiştik. 

Ağlamak lazım...
Eğer bulutlar ağlamaz ise  Topraklar yeşerir mi! Sandın. Benim gözlerimden akan her damla İse...yüreğime, acının şerbetini İçirdi.. Ayaklarıma denizlerin dalgaları vurdu. Ve ben kumsalda ! Ayaklarımı, kumlara gömdüm. Her gelen dalga,sadece vurdu....
Beni yıkamadan, Geldi geçti... 

Üşüyen yüreğimin.., Anlatacaklarım var dı. Hayat dinler misin?...
Değerli okurlarım...

Sevgilerimle

Tülay Demircan Koyuncu 



   
2016-05-29
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları