Ahmet LAZ
|
|||
![]() 1956 da Kilis'te doğdum. İlk orta ve lise eğitimimi Kilis'te, Lisans eğitimimi de Hacettepe Ünv. Matematik mezunu olarak Ankara'da tamamladım. Afşin/Elbistan termik santral montajında planlamacı, Türkiye Diyanet Vakfında Bilgi İşlem Müdürü, Kendi işimde ise yönetici olarak Bilgisayar ve Yazarkasa sektöründe çalıştım. Emeklilik hayatımı Kilis'te yaşıyorum. Yerel Kilisinsesi gazetesinde ( www.kilisinsesi.com.tr ) yazıyorum. Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
İş ve ticaret ahlakı | |||
![]() Eskiden insanların inançları, başkalarını tehdit etmeyen yaşam tarzları, verilen sözler ve sözlerin tutulması çok büyük önem taşırdı. Birbirlerinin külüne muhtaç komşuluk ilişkileri, arkadaşlar arasında sevgi, sadakat, samimiyet ve bağlılık çok önemli kavramlardı. Ne zaman ki, ülkemizde batılılaşma rüzgârları esmeye başladı. Bu değerleri birer birer kaybetmeye başladık. Batıdan tekniği, teknolojiyi alacağımıza ceketi, şapkayı, dansı, birbirimizi ezmeyi, yıkmayı yok etmeyi aldık. Teknolojinin sadece son kullanıcısı yani tüketicisi olduk. Önce ırklarımızı, sonra inançlarımızı daha sonra da sözlerimizi birbirlerimize karşı kullanmaya başladık. Enaniyet yani benlik, yaşantımıza öyle girdi ki, ‘sen neymişsin be abi' sözleriyle türküler yakar olduk. Şimdi yüksek binalarımız, büyük dairelerimiz var. İçinde yaşayanlar birbirlerini tanımıyorlar. Lüks arabalarımız var, birbirlerimize gidip gelemiyoruz. Yemek yerken bir araya geldiğimiz aile efradımız, birbirleriyle sohbet yerine akıllı telefonlarla meşguller. İmamlarımız bile namazın ardından dua faslına geldiklerinde, akıllı telefonlarını yanlarına koyup bir elleri dua için açıkken diğer elleri ve gözleri ile mesaj yazmaya devam ediyorlar. Kalplerinin ne tarafa meylettiğini dışarıdan anlayamıyoruz tabi. Artık kutlamalarımız, taziyelerimiz ve hatta kavgalarımız bile internette yapılıyor. İşte bu nedenlerle, zor durumdaki insanlardan hiç haberimiz yok. Evler satın alıyoruz da ev fiyatları yükselişteyse keyifleniyor, düşüşteyse cezasını hemen satın aldığımız kişilere kesiyoruz. Sözlerimizi unutup fırsattan istifade ödemlerimizi yapmıyor, ödemelerin olmaması dolayısı ile muhataplarımızın ne kadar zor durumda kalacaklarını düşünmüyor, hatta aldırmıyoruz. Kurt, puslu havayı severmiş. Birileri zor durumda kalsa da, fırsattan istifade ganimetten pay alsam diye ellerini ovuşturanlarımız, artık ayıplanmıyor. Oysa bizim değerlerimiz çok güzeldi, insaniydi, onurluydu, medeniydi. Önümüzde bu değerleri yaşamaya yeniden başlayabileceğimiz bir ramazan ayı var. Yoksula, yolda kalmışa, sıkıntıya düşmüş olana yardım edebileceğimiz, içinde çok hayırlı olan kadir gününü barındıran kutlu ay. İdeolojilerimiz ne olursa olsun, hiç olmazsa bu ayda çevremize bir göz atalım. Birkaç kelimeyle bile olsa hal hatır sorup, masumların başlarını okşayalım. Camilerimizin çoğunda bulunan ‘itikâf' odalarına bu günlerde o kadar ihtiyacımız var ki. Telefonsuz, televizyonsuz, elektriksiz itikâf odaları... Sadece kitaplar okuyup ruhumuzu dinlendirirken terbiye edeceğimiz, bol bol empati yapacağımız itikâf odaları. Kısaca adam gibi yaşamak için enerji toplayabileceğimiz yaşam odaları. Hepsi boş bizi bekliyor. Ramazan ayının, güzel günlerin başlangıcı olması dileklerimle kalın sağlıkla... Ahmet Laz [email protected] |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2016-05-30 | |||
|
|||