Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 05 Temmuz 2016
Ahmet LAZ
Ahmet LAZ kimdir?
1956 da Kilis'te doğdum. İlk orta ve lise eğitimimi Kilis'te, Lisans eğitimimi de Hacettepe Ünv. Matematik mezunu olarak Ankara'da tamamladım. Afşin/Elbistan termik santral montajında planlamacı, Türkiye Diyanet Vakfında Bilgi İşlem Müdürü, Kendi işimde ise yönetici olarak Bilgisayar ve Yazarkasa sektöründe çalıştım. Emeklilik hayatımı Kilis'te yaşıyorum. Yerel Kilisinsesi gazetesinde ( www.kilisinsesi.com.tr ) yazıyorum.
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Ramazan Bereketi
Oruçlu kaldığımız zaman itibarı ile belki de tarihin en uzun ramazanlarından biri bu gün başladı. Ramazan, özetle nefisle mücadele ayıdır.
Tasavvufta 72 şeytanın hile ve desiselerinin toplamından daha fazla kötülüğü emreden nefsi terbiye etme ayıdır. Ramazan, mali ve bedeni ibadetlerin bir arada yapıladığı, kendimizi adeta muhasebeye çekebildiğimiz önemli bir aydır.
Oruç ibadetini yaparak, bir yandan sabretmesini öğrenir, diğer yandan ihtiyaç sahiplerinin yaşam şartlarını kendi nefsimizde test ederiz.
Böylece, hali vakti yerinde olanlar için Allah'ın (CC) emri olan zekâtlarımızı ve fitrelerimizi ihtiyaç sahiplerine ulaştırırız.
Bu ayda her zamankinden daha fazla Kur'an-ı Kerim okuyarak ruhumuzu dinlendirir, özellikle rahmet kapılarının sonuna kadar açıldığı Kadir gecelerinde dualar ederek rabbimizin rahmet ve bereketini talep ederiz.
Gerçekte rabbimizin, bizim ibadetimize de, infak etmemize de ihtiyacı yoktur.
Mülkün tamamı da o'nun olduğuna göre, bize emanet edilen serveti, O'nun rızasına uygun olarak dağıtmak veya dağıtılanları alıp ihtiyaçlarımızı karşılamak, bu yaptıklarımızın karşılığında da sevap kazanarak vaat edilen cennet ve cemalullaha kavuşmak, biz Müslümanların vazgeçilmez gayesidir.
Ramazan, bu hedefe en yakın olduğumuz müstesna bir aydır. Nefisle mücadelenin çok çeşitli yöntemleri vardır.
Yaratılışı gereği iyiliği yasaklayıp, kötülüğü şiddetle emretmeye meyilli olan nefis, en azgın halinde, ‘Nefs-i Emmare' olarak adlandırılır. Kötülüğü önceden anlasa da yine kötülük peşinde koşan, ancak sonradan pişman olan nefis de, nefsin ‘levvame' seviyesidir.
Kötülüğü önceden anlayıp, kötülüğe yaklaşmamaya gayret eden nefse ‘mülhime', her haliyle yaratana teslim olmuş nefse de, ‘mutmainne' denir ki huzura kavuşmuş, rabbimizin memnun olarak hitabına mazhar olan en düşük nefs mertebesi de budur. Nefsin dereceleri burada bitmez.
‘Radiye, merdiye ve safiye' olarak isimlendirilen üstün nitelikli dereceleri de vardır. Birkaç gün evvel, İstanbul'un Fethinin 563. Yıldönümünü güzel bir programla kutladık.
Efendimizin, bize İstanbul gibi bir şehri emanet eden ordu ve kumandanını, ‘ne güzel ordu ve ne güzel kumandan' diyerek methettiği atalarımızı sahiplenmek bizler için büyük şereftir.
Bugün bile içinde bulunduğumuz kavganın ana sebebi İstanbul'u alarak emin bir belde haline getirmemizle başladı. Fetihle çağ kapatıp çağ açan Fatih Sultan Mehmet'i, onu yetiştiren Akşemsettin'i, nakış gibi işleyen Mimar Sinan'ı bu millet asla unutmayacaktır.
Emeği geçenlere teşekkür ederiz.
Bu vesile ile tüm Müminlerin Ramazan ayını tebrik ederim.
Bereketli, feyizli ve huzurlu nice ramazanlarda buluşmak umuduyla kalın sağlıkla...

Ahmet Laz

[email protected]

   
2016-06-06
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları