Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 29 Haziran 2016
Fevzi GÜNENÇ
Fevzi GÜNENÇ kimdir?
1940 yılının şıra zamanında, 1 Eylül Dünya Barış Gününde Gaziantep’te doğmuşum. Öğretmenlik, metin yazarlığı, tiyatro oyunculuğu, gazetecilik, öykücülük yaptım. Sayısı 50’yi aşan sahne için çocuk oyunu, bir o kadar radyo oyunu, çocuk romanları, yüzlerce çocuk öyküsü, çocuk şiirleri yazdım. İlgi alanım çocuk edebiyatı. Ama toplumsal olaylara da duyarsız kalamadığım için sıklıkla köşe yazıları yazıyorum. Erişkinler için yazdığım edebi yapıtlarım da var. Bu bağlamda 1991 yılında Orhan Kemal Öykü Ödülü birinciliğini kazandım. Ödüller aldım bir yığın... Ulusal bir gazeteden Emekli oldum. İki çocuğum var. Ayıp olur öbürlerini saymazsam: kendileri için yazdıklarım da çocuklarım değil mi? Dünyanın dört bir bucağındaki sarı, kara, beyaz, kızıl derili olan kimileri kurşunlardan, bombalardan, kimileri açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan ölen düşlerinde bile gülemeyen, daha yaşamanın ne olduğunu anlamadan, ölen çocuklar öldüklerini bile bilemeyen çocuklar benim çocuklarım değil mi?
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Alınlarından öpülecek adam gibi adamlar
İki türlü adam var.

Biri adamın dibi. Adam gibi adam.

İkincisi adam sendeci... Ben günümü gün ederim. Yurttan bana ne, yurttaştan bana ne diyebilen bencil, çıkarcı, bilisiz olan. Ben bunlara adam bile diyemiyorum. Adamın kopyasıdır bunlar.

Önce o kopyaları ele alıp mestikleyelim:

Bu adam kopyası, televizyonlara çıkar, başına sarık ya da fes takarak yalakalık yapıp 'tek buyurucu' olmaya heveslenen'in gözüne girmeye çalışır.

Bunun çıkardan özge özelliği yoktur. Ülkeyi haramiler basmış, ülke batmış o adam kopyasının umurunda değildir.

O, kendi çıkarına bakar. Kendisinin küçük çalmasına izin verildiği sürece büyüklerin büyük çalmasına kuyruk sallar. El yalar, etek öper, ufaktan ufaktan malı götürür.

Bu da kendisine yeter. Çünkü her şeyden o, kendisinin küçük adam olduğunun ayırımındadır. Gerçi hayalleri de yok değildir onun. Büyük çalan olabilmenin yolu, ufak ufak götürmelerden geçmez mi?

O da Ağır ağır çıkması gerektiğinin bilincindedir bu merdivenleri.

Bu amaçla şimdilik ufak ufak çalar, o ufağı çalmanın sevinciyle bile 40 da takla atar. Böylelerinden geleceğe necaset bile kalmaz.

Birincisi için ise çıkar denen şeyden haberi bile yoktur. O inandığı Atatürk devrimleri içini canını başını koyar. Satıcıları başlarına fes giyiyorlar diye o canım Gaziantep şerbetinden bile soğur, artık o güzelim meşrubatı, sebil edilse bile içmez olur.

Atatürk devrimleri sadece cumhuriyet, halkçılık, ulusalcılık, devletçilik, devrimciliğin kendisi  değildir.

Atatürk devrimleri dinin siyasete alet edilmesini engelleme amacı güden laiklik ilkesi de değildir sadece

Dünyada ilk kez kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinin verilmesini sağlayan medeni kanun, değildir sadece;  uluslararası saat, takvim uygulaması, uygarlığa açılan ilk yol olan harf değişimi de değildir .

Atatürk ilkelerin en önemlilerinden biri de şapka devrimidir.

Eğer bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı, başını sarık, fes ucubeleri yerine fötr şapka ile koruyorsa, bu onun 'Atatürk'ümüzün tüm devrimlerinin benimseyicisiyim. Koruyucusuyum' anlamında algılanmalı.

***.  

'Türban dinsel buyruğa uyarak korunacak ziynettir,' diye kandırılan kadınlarımızın sadece saçlarının saklanması değildir. Öyle olsaydı kadınlarımıza 'saçlarınızı kapatın da isterseniz ardınızı önünüzü açın gibi uygulanan bir ucubesi dayatılmazdı.

Bu, doğrudan doğruya Atatürk devrimlerine meydan okumanın bir yöntemidir.

Sen hem gelecek o devrimleri yaratanın her türlü nimetinin üstüne oturacaksın, hem de o nimetkârın devrimlerine kuyu kazacaksın.

Yok öyle iki köfteye üç ekmek. Atatürk devrimlerinin sahipleri var. Hem de milyonlarcası var.

Bu yazıma konu etmek istediğim adam gibi adam işte onlardan biriydi.

Dün yolda karşılaştım onunla. Başında fötr şapka vardı. Gülümseyerek selam verdi bana. Elimi yüreğimin üstüne bastırarak minnetle aldım selamını.

Bir insanın başına fötr şapka takması sadece şapka takmak değildir. Eğer o şapka fötrse bu:

'ATAM BEN SENİN BÜTÜN DEVRİMLERİNİN BEKSİSİYİM' demektir. Çünkü başat devrimlerden biridir Atamın şapka devrimi de.

Ne mutlu başına günümüzde fötr şapka takma uygarlığını gösterebilen Atatürk devrimlerinin çocuklarına!

Alınlarından öpmez miyim ben onların!



   
2016-06-12
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları