Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 01 Eylül 2016
Fevzi GÜNENÇ
Fevzi GÜNENÇ kimdir?
1940 yılının şıra zamanında, 1 Eylül Dünya Barış Gününde Gaziantep’te doğmuşum. Öğretmenlik, metin yazarlığı, tiyatro oyunculuğu, gazetecilik, öykücülük yaptım. Sayısı 50’yi aşan sahne için çocuk oyunu, bir o kadar radyo oyunu, çocuk romanları, yüzlerce çocuk öyküsü, çocuk şiirleri yazdım. İlgi alanım çocuk edebiyatı. Ama toplumsal olaylara da duyarsız kalamadığım için sıklıkla köşe yazıları yazıyorum. Erişkinler için yazdığım edebi yapıtlarım da var. Bu bağlamda 1991 yılında Orhan Kemal Öykü Ödülü birinciliğini kazandım. Ödüller aldım bir yığın... Ulusal bir gazeteden Emekli oldum. İki çocuğum var. Ayıp olur öbürlerini saymazsam: kendileri için yazdıklarım da çocuklarım değil mi? Dünyanın dört bir bucağındaki sarı, kara, beyaz, kızıl derili olan kimileri kurşunlardan, bombalardan, kimileri açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan ölen düşlerinde bile gülemeyen, daha yaşamanın ne olduğunu anlamadan, ölen çocuklar öldüklerini bile bilemeyen çocuklar benim çocuklarım değil mi?
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Talip Apaydın'la ''Merdivenler''de
Sizin hiç yazar bir dostunuz oldu mu? Benim oldu. Hem de birden çok yazar dostum oldu. Onları tanımanın sevincini yıllarca yaşadım, hâlâ da yaşarım. Tanıdığım ilk yazar Şahinkaya Dil'di. İlkokulun ikinci sınıfındaydım. 'Arı Maya' isimli kitabıyla çıkagelmişti.

'Arı Maya'nın yazarı Waldemar Bonsels adında bir Alman'dır aslında. Ama sizi alıp rüyalar ülkesine götüren bu masalımsı anlatıyı şiire dönüştüren de Şahinkaya Dildir.

İnsan ilk tanıdığı yazarın adını unutamıyor. Benim yazdıklarımı da okuyup adımı aklında tutabilen okurlarım olabilecek mi bilemem.

Şahinkaya Dil'den sonra Salah Birsel'i, Haldun Taner'i, başkalarını da tanıdım. Çoğuyla uzun yıllar yazıştık.

Tanıdığım yazarlardan biri de Talip Apaydın oldu. Apaydın, Köy Enstitüsü kökenli bir yazarımız. Onu enstitünün öğrencisi olduğu yıllarda yaşadığı bir olayın anlatısından tanıyıp sevmiştim.

Hava soğuk. Okulun jeneratörünü çalıştıran akarın suları donmuş. Su akmayınca jeneratör çalışmıyor. Jeneratör çalışmayınca her yer karanlıkta kalıyor. Okulun müdürü topluyor öğrencilerini:

'Çocuklar durum böyle böyle,' diyor. Bu ışığın yanması için suyun akması gerek. Bunun için de su yüzeyinde donan buzlar kırılmalı. Var ısınız hep birlikte bu buzları kırmaya?'

Topluca çıkan ses, tek yürek oluyor: 'Varız!'

Kalem tutan yüzlerce mini-mini el, el birliğiyle kilometreler uzunluğundaki akarın buzlarını kırıyor, suları akıtıyor, jeneratörün çalışmasını sağlıyor. Yanan ışıklara bakan küçük bir öğrenci, ağlayarak kendi ellerini öpüyor:

'Ellerim ellerim güzel ellerim! Bu ışığın yanmasına sizin de katkınız oldu!'

 Bu küçük ellerin sahibi, bu güzel sözlerin sahibi yarının önemli yazarlarından biri olacak olan Talip Apaydın'dır.

Talip Apaydın, binlerce köy enstitülü arkadaşıyla birlikte, sadece okullarında ışık yakmıyor, öğretmen olup gittikleri köylerde de ışık yakıyor. Aynı ışığı, yazarlarını ölümsüz kılan kitaplarında da yakmayı sürdürüyor.

Apaydın'ı, Amasya'da askerliğimi yaptığım 1965 yılında tanımıştım. Onun Öğretmen Okulunda edebiyat öğretmenliği yaptığını öğrendim. Birliğimden izin alıp ziyaretine gittim. Bu ziyaret kendisini mutlu etmişti ama beni daha çok mutlu etmişti.

Birkaç gün önceki bir yazımda onun yıllar sonra elime geçen bir kitabından söz etmiştim: 'O Güzel İnsanlar' adlı öykülerini Birkaç saat içinde severek okumuştum. Bu kitabın yanında aynı yazarın 'Merdiven' adlı romanı da vardı.

Ben size şimdi o romandaki, kapıcı oğlu küçük kahramanın yaşamından kesitler sunmayacağım. Kapıcılara tahsis edilen bodrum katlardaki, hayvanlara bile reva görülmeyen  tek gözlü ışıksız evlerde(!) yaşatılmak zorunda bırakılışlarından da söz etmeyeceğim.

Sadece şundan söz edeceğim: Talip Apaydın'ın 'Merdiven' adlı kitabını bir günde okuyamadım. Sıkıcı olduğundan mı? Hayır, aksine çok akıcı olduğumdan ve bu anlatıyı çok sevdiğimden...

Biter korkusuyla okumaya kaç kez ara verip, kaldığım yerden sürdürdüm okumamı. Ne yazık ki yine de bitti Merdiven.

Hazır yapıtlarından söz etmişken, iki satırla da yazarın kimliğine değinsek kıyamet mi kopar? Talip Apaydın, 1926'da Ankara Polatlıda dünyaya geldi. 28 Eylül 2014'te yaşamını yitirdi.

Köy Enstitüsü Yüksek bölümünden sonra Gazi Eğitim'in müzik bölümünü bitirdi ama müzik yerine edebiyatı seçti. İyi ki çağımda yaşamış. İyi ki edebiyatı seçip ölümsüz eserler yazarak kendisi de ölümsüzler arasına karışmış. Onu tanıdığım için çok mutluyum.

SUYA DAMLALAR/FEVZİ GÜNENÇ




   
2016-06-28
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları