Ne zaman bir terör veya ülkeye zarar veren bir olay olsa, hemen birileri devreye girerek; provokasyon yapmakta ve sansasyonel durumlara yönelmektedir! İşler, el ele, birlikte yapıldığı, yardımlaşıldığı, fikir teatisinde bulunulduğu sürece güzeldir ve sonuç verir. 

İstanbul Atatürk Hava Limanındaki terör saldırısı sonunda bazılarının şu ifadelerini duyunca terörün neden bitmediği, kanın neden durmadığı ortaya çıkıyor! Böyle bir durumda, kandan beslenmeden, karanlıktan medet ummadan, kaos meydana getirmeden; 'biz neler yapabiliriz? Terörün bu ülkeden def olup gitmesi için her şeyimizle devletimizin yanındayız' demek, terör eylemlerinden siyasi rant devşirmeye çalışmamak, bu olayların milli mesele olduğunun idraki içinde olmak, insani ve vicdani bir durumdur!  

 Şu ifadelere bakar mısınız? 

Birleşik Haziran Hareketi; 'Katili biliyoruz. Bu ülkeyi bu hale getiren, halkın can güvenliğini ortadan kaldıran AKP iktidarının kendisidir. Koltuklarına yapışmış, Sarayların ikbali için ülkeyi felakete sürükleyen bu iktidar var olduğu sürece yaşamımız güvence altına olmayacak. Tüm acımız ve öfkemizle bir kez daha söylüyoruz, sorumlu memleketin her bir noktasını mezarlığa çeviren bu kanlı iktidardır. AKP varken güvende değiliz' sloganıyla Türkiye'nin birçok yerinde eylem çağrısı yaptı.

Özgürlük ve Dayanışma Partisi Başkanlar Kurulu: 'Türkiye bir katliamlar ülkesine dönüştürüldü. Güvenli tek bir sokak, tek bir yer kalmadı. AKP iktidarı ülkemizi Suriye yangınının içine atarak, bugünkü katliamların zeminini oluşturdu. Türkiye Suriyeleşti. Bölgesel savaşın tüm odak ve güçlerinin mücadele sahasına dönüştü. Halkın can ve mal güvenliğini sağlayamayan bir iktidar ülkeyi yönetemez. Artık yaşamla ölüm arasındaki bu ince çizgide yapılabilecek olan tek şey yaşam hakkı, can güvenliği için AKP iktidarından kurtulmaktır. AKP iktidarının ülkemizi sürüklediği bu felaketi durdurmaktır.' Dedi. 

Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, saldırı ardından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: 'Katliamcılar, eski Başbakan Davutoğlu ifadesiyle, sizin ‘öfkeli çocuklarınızdır. Erdoğan - AKP hükümetinin dışarda ve içerde savaş politikası ile ‘tek parti tek lider' stratejisi daha büyük acılara, katliamlara yol açmadan durdurulmalıdır. İş yerlerimizde, sokaklarda, toplu taşımlarda, en güvenli yer olması gereken evlerimizde dahi can güvenliğimiz yoktur ve bu durumun sorumlusu uyguladıkları iç ve dış siyasetle AKP hükümeti ve partinin lideri olduğu her fırsatta hatırlatılan Erdoğan'dır.' İfadesini kullandı!

Halkevleri'nin açıklamasında şu sözlere yer verildi: 'Beş yıldır Suriye'de cihatçı çeteler aracılığıyla iç savaş çıkararak rejimi değiştirmek isteyenler, Ortadoğu'da emperyalizmin aktif taşeronu olmak adına başta IŞİD olmak üzere cihatçı çetelere her türlü yardımı esirgemeyenler, bu ülke topraklarını cihatçıların cirit attığı bir savaş üssü haline getirenler, canlı bomba kendini patlatmadan yakalayamayız diyenler, iktidarları için cihatçıları kullanmaya kalkanlar, katledilen her bir insanımızın ölümünden sorumludur.

Bu ülkede yaşayan hiç kimsenin can güvenliği kalmamıştır. Katliamları durdurmanın yolu AKP/ Saray iktidarını durdurmaktan geçiyor.'

Her cümle kışkırtıcı, her ifade, halkı sokağa dökücü! Yani teröre benzin dökmek, yangına körükle gitmek gibi bir şey! Bu kafalarla terör durur mu? Bu çarpık zihniyetlerle ülke kalkınır mı? Böylesine söylemlere daha önce de şahit olduk! 1980 darbesini hazırlayan süreçte!  

Bu cümleler yerine, empati kursak, bu vatan gemisinin batması durumunda hepimizin batacağını bilsek... kardeşlik bağlarımızı kuvvetlendiren; dini, milli ve kültürel temellerimizin üzerine binalar yapsak, ne terör olur, ne kaos meydana gelir, ne de dış güçler bize zarar verebilir! Bu hususu görmek için Kurtuluş savaşlarına, Çanakkale'ye, Dumlupınar'a, Kutü'l Amare'ye ve benzeri başarılı olaylara bakmak yeterlidir! 

Ülkeler; dini hassasiyetlerden soyutlanmak, ilahi emirlere itibar etmemek, Kur'an'ın mesajlarını bir kenara koymakla yıkılır! Geçmiş kavimler; Allah'ı inkar ettikleri, ilahi mesajlarla mücadeleye girdikleri için; tabii afetlerle heba olmuşlar, kaybolup gitmişlerdir!