Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 24 Ağustos 2016
Serdar USMAN
Serdar USMAN kimdir?
1971 Ankara doğumlu olan Serdar Usman, Mısır El-Ezher Üniversitesi mezunu. Usman, evli ve 3 çocuk babası.İngilizce ve Arapça biliyor. Dış ticaret uzmanı olan ve 17 yıldır bu mesleği devam ettiren Usman, birçok firmanın da dış ticaret danışmanlığını yürütüyor. Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika'daki pek çok ülke ile ihracat faaliyeti yürüten Usman çok sayıda sosyal sorumluluk faaliyetinin yanında sivil toplum kuruluşlarında da görev aldı. Usman, bir diğer taraftan yerel bir gazetede 8 yıl köşe yazarlığı yaptı. Şu anda Hakimiyet Gazetesinde köşe yazarlığı yapan Usman, bunun yanında da Konya Pusula Gazetesinde ekonomi danışmanlığı yapmaktadır.
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Dini Bayramların Adı Tatil Olmuş
Mübarek Ramazan Bayramını idrak ettik. Her sene olduğu gibi yine içimiz buruk, yine kan ağlayan yüreklerimizle bayramı nasıl idrak edebildiysek ettik.

Şu klasik cümleyi tekrar kullanarak yazıma devam edeyim.

Nerde o eski bayramlar?...

Bu cümleyi genelde büyüklerimizden duymaya alışmıştık. Ama artık yaş ilerledi. Şimdi de biz çocuklarımıza bu şekilde içimizi dökerek yolumuza devam ediyoruz. Güleryüzün bile mumla arandığı bir asırda yaşamanın sancılarını çekiyoruz. Herkeste büyük bir telaş hâkim. Daha çok kazanma ya da içine düştüğü borç dehlizinden kurtulabilme uğruna gecesini gündüzüne katan bir dönemde yaşıyoruz. Mutluluk kelimesi artık soyut bir anlam taşıyor. Dillerde bolca kullanılsa da yüreklerde yeri yok. Bu asrın gerçeği de bu...
Bunu çok iyi anladık. Keşke o güzel kardeşlik hasletlerimiz devam etseydi... Birbirimize kucak açsak ve koruyup kollasaydık. Birbirimizin birikimine saygı duysak ve kol kanat gerebilseydik. Ama zamanın gerçeklerine de sırt dönemiyoruz. Yaşanması gerekenleri yaşıyor ve günden güne alışageliyoruz. Çarkın dişlileri arasında yerimizi almışız. Çevremizde ki duyarlılık yok hükmünde. Herkes kendi derdiyle uğraşıyor. Zengin kesimlerde sınırsız bir hırs yerini almış. Kazandıkça doyumsuzlaşıyor. Daha fazla zengin olmanın yollarını ararken asıl zenginlik olan manevi zenginliği unutuyor. Çevresine karşı doyumsuzlaşıyor. Edindiği maddi birikimlerle kişilik belirlemeye çalışıyor. Konuşmasından tutun, davranışlarına kadar her noktada kendini üstün görme hissiyatına kapılıyor. Dostluk kelimesi onun için sadece maddi anlam taşıyor.


İşte böyle bir asrın mensuplarıyız. Rabbimiz bizi bu asırda yaşamamız için uygun gördü. Bizde geçmişlerimiz gibi yaşayacağız, direneceğiz, zorlanacağız ama eni sonunda yerimizi yenilere terk etmek üzere ebedi âlemde ki yerimizi alacağız.

Evet, klasik bir tabir oldu... Nerde o eski bayramlar?

Nerede olacak, geçmişte kaldı. Maddi büyüme bizden sevgi, saygı ve kanaat gibi güzel hasletleri çekip aldı.

Hatırlarım da çocukken, her bayram yaklaştıkça içimde büyük kıpırtılar, mutluluklar oluştuğunu hisseder, bayramıma kavuşmayı büyük bir heyecanla beklerdim. Arefe gecesi gelince uyumakta zorlanırdık. O zamanlarda belki yılda bir kez yapabildiğimiz alışveriş kalemlerinden biri de bayram öncesi idi. Gıcır elbise giyecek olmanın hazzıyla sabahı zor ederdik. Bayram namazına giderken mutluluktan uçardık. İnsanların gözlerinde ki mutluluk pırıltılarını görebilirdik. Aşkı heyecanı, kardeşliği sindire sindire yaşardık.

Babacığım sabah olduğunda bayram namazı için seslenirdi. Büyük bir mutlulukla yataktan doğrulur, kalkıp abdestimi aldığım gibi pır camiye uçarcasına giderdik. Namaz sonrası musafahalaşmanın tadı bir başkaydı. Büyüklerin gözünden sevgi fışkırır, küçüklerin gözlerinden saygı akardı.
Kimse kimseyle mal yarışına girmez elindekilerle mutlu olmanın hazzını yaşamasını bilirdi. Mal yarıştırılmazdı. Zenginlerde bile bu hassasiyet fazlasıyla vardı. Bugün olduğu gibi bir fakirin ömrü boyunca çalıştığı işinde ancak kazanabildiği toplam parayı ödeyerek bir defada aldığı lüks otomobiliyle kasıla kasıla gezen o zengin müsveddeleri de bir gün anlayacaklar. Ama iş işten geçecek.


Hele şu yanlışta ısrar yok mu? Çok garibime gider. Daha yaşının genç olduğu algısıyla ileride kendine çekidüzen vereceğini düşünen zavallılar, ölüm gerçeğinin ne kadar uzağında olduklarını sanıyorlar. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum.

Şimdi günümüz bayramlarında artık ruh yok. Tatil için fırsat olarak görülüyor. Bayram tatilimiz yine uzun olduğu için Türkiye'nin büyük çoğunluğu yine yollarda. Kimisi güney sahillerinde kimisi ise Ege sahillerinde mutluluğu arayacaklar (!) kaynaşmaya vesile olan mübarek bayram gününü oralarda israf edecekler. Bayram dışında da gelemez. Çünkü çok para kazanması lazım ya!

Peki, ana, baba, eş ve dost ziyaretleri nasıl olacak?

Onun için önemi yok. Zaten birçoğuyla bağları kopmuş. Normal zamanda selam vermiyorlar ki bayram gününde selamlaşsınlar.

Hamdolsun rabbime şükrediyorum. Ben şu yaşıma geldim. Bayram günlerin ilk gününde anacığımla babacığımın ellerini öper, hayır dualarını alırım. Bunun verdiği mutluluğu bana Hawaii adalarında deniz kıyısında ki şezlongun gölgesi veremez.

Evet, sevgili dostlarım, Eski bayramların lezzeti birlik, beraberlik ve insanların birbirine duyduğu saygı ve sevgide saklı aslında. Eski bayramlarımızın verdiği mutluluğu yaşamak, güzelliğini şu anda da hissedebilmek bizlerin elinde, geleneklerimizi yaşatabilmekte yine bizlerin elinde. Ama bunu istemiyoruz. Algılarımız maalesef çok değişti.

Daha da kötüsü İslam âleminin bugün ulaştığı nokta oldukça üzücüdür. Birçoğu öz vatanlarında zulüm görüyorlar. Karınları doydu mu onlar için yeterlidir. Daha fazlasını bile beklemiyorlar. Diğer refah içinde yüzen kardeşlerinin umuruna takmamaları canlarını yakıyor. Lafa düşen İslami algımız, ahirette bizi çok üzecek.

Rabbimden nice bayramları görebilmeyi, yaşayabilmeyi ümit ediyor ve önümüzde ki Kurban Bayramında özlenen bayram havasının yeniden yakalanmasını niyaz ediyorum.


   
2016-07-10
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları
- Bundan Sonrası: Tüten En Son Ocak
- Türkiye Önderliğinde İslam Ortak Birliği