İSLAM KARDEŞLİĞİNİ NASIL ANLAMALIYIZ?

Kur'an; 'İnananlar kardeştir. Kardeşlerinizin arasını düzeltin' der. Sevgili peygamberimizin; Mekkeli Muhacirlerle, Medineli Ensar'ı kardeş yapma uygulamasını nasıl anlamalıyız? 'Allah'a ve ahiret gününe inanan, komşusuna iyilik etsin' ifadesi bize ne söyler? Kur'anın emir ve yasaklarına bakışımız ne merkezde? 'Aklınızı kullanmaz mısınız?' ayeti bize neyi anlatır?  İslam; geniş bir yelpazedir, Uluslararası bir sistemdir! İslamda; Irk, renk, ülke, dil, coğrafya, sınır farklılığı yoktur. Bu açıdan, İslama inanan herkes kardeştir. Buna dini litertürde; ümmet denir. 

Bir Müslüman, yanlış yaptığı zaman, el birliğiyle düzeltmek hepimizin görevidir. Yanlış yaptı diyerek, cemiyetten, toplumdan uzaklaştırmak yoktur. Eğer işin içinde, terör, ülkelere ve insanlara katliam gibi eylemler yoksa ufak tefek kusurlar affedilir. 

Allahımız, kıyamet kopuncaya kadar günahları affedeceğini söyler. Şirk, küfür ve fitnede devam etmedikçe, ısrarlı olmadıkça Rabbimizin affı kaçınılmazdır. Durum böyle olunca 'Suriyelilere ölüm' mantığını nereye koyabilirsiniz? Buna nasıl bir izah tarzı getirirsiniz? 'Suriyelilere ölüm' demek, 'Müslümana ölüm' demektir. 

Elbette mesele sadece Suriyeli meselesi değil. Arakan'daki, Doğu Türkistan'daki, Irak'taki, ABD'deki, Rusya'daki.... Dünyanın neresinde bir Müslüman varsa hepsinin derdi, bizim ortak derdimizdir, ortak derdimiz olmak zorundadır. Eğer olmuyorsa, inancımızı ve Müslümanlığımızı sorgulamak durumundayız. 

Müslümanların; algı operasyonlarına, sözüne güvenilmeyenlerin haberlerine, özellikle islama düşman olan, Müslümanlara hınç politikası izleyenlerin tavır ve sözlerine inananmamak önemli bir görevidir. Son zamanlarda Müslümanlara ve İslama karşı bir 'islamofobi' mantığı var!            

Müslüman; düşünen, fikir üreten, beyni terleyen, dertli insandır. Toplumun derdi, Müslümanın derdidir. Toplumla ilgilenmeyen, olumsuzluklara ses çıkarmayan, olumlu olaylara ilgisiz kalan, bana neci tavırlar... müslümana yakışmaz. Kur'an, mıymıntı Müslüman istemez. İnceleyin peygamberlerin hayatını; hiçbirisi bir köşeye çekilip toplum meselelerine ilgisiz kalmamışlardır. 

Mevlana Celaleddin-i Rumi'ye isnat edilen ama aslında ona ait olmayıp İranlı şair Ebu Said Ebu'l Hayr'a ait olan;

'Gel ne olursan ol yine gel...' sözü hepimizi en kısa zamanda dönüştürmeye yönelten, etkin bir ifadedir. Gel ama geldiğin gibi kalma, çamur geldiysen, hamur olarak; kamış geldiysen ney olarak; yamuk geldiysen, elif olarak... git demektir. Çünkü eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz. 

Ne Olacak?

Müslümanlar katlediliyor! 

Zalime ses çıkarmayanın hali ne olacak?

Allah; 'zulüm yapmayın'diyor haberin yok!

Zalimleri görmeyenin hali ne olacak?

Müslümanız elhamdülillah!

Kur'an ile koşuyoruz!

Kur'ana şaşı bakanın hali ne olacak?

Deniz, derya aşıyoruz!

Suyu bulandıranın hali ne olacak?

Nuh olduk, Musa olduk,

Musa elinde asa olduk!

Firavun'ların hali ne olacak?

Yüzümüze gülene; 'merhaba' deriz,

Arkamızdan hançerleyenin hali ne olacak?