Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 13 Ağustos 2016
Serdar USMAN
Serdar USMAN kimdir?
1971 Ankara doğumlu olan Serdar Usman, Mısır El-Ezher Üniversitesi mezunu. Usman, evli ve 3 çocuk babası.İngilizce ve Arapça biliyor. Dış ticaret uzmanı olan ve 17 yıldır bu mesleği devam ettiren Usman, birçok firmanın da dış ticaret danışmanlığını yürütüyor. Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika'daki pek çok ülke ile ihracat faaliyeti yürüten Usman çok sayıda sosyal sorumluluk faaliyetinin yanında sivil toplum kuruluşlarında da görev aldı. Usman, bir diğer taraftan yerel bir gazetede 8 yıl köşe yazarlığı yaptı. Şu anda Hakimiyet Gazetesinde köşe yazarlığı yapan Usman, bunun yanında da Konya Pusula Gazetesinde ekonomi danışmanlığı yapmaktadır.
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
İslam Dünyasının Gelecek Kaygısı ve Darbeler
Uzun süredir ülkemiz başına bela olmaya devam etmekte olan Fetö Terör Örgütü'nün kontrolünde ve köpekliğini yapanaskeriyede ki birileri tarafından şimdilik başarısız bir darbe girişiminde bulunuldu. Şimdilik diyorum. Çünkü akıl hocası ABD olan satılmış bir vatan haininin bu son cürmünün bir nabız yoklama kuşkusu her an beynimi kemirmektedir. Asker içinde bulunan satılık Fetö mensuplarının ayıklanması önümüzde ki süreçte takip edilmesi gereken en hassas hususlardan biri olarak kaşımıza çıkmaktadır. Sayıncumhurbaşkanımızın meydanlarda kalmamızı istememizde ki temel neden budur. Rehavete kapılma riskine girmemeliyiz. Her an uyanık olmalı ve vatandaş olarak net duruşumuzu göstermeliyiz. İslam dünyasının son umudu olan Türkiye'mizin bir takım satılık güruhların davranışları her an kontrol altında tutulmalıdır.
Dünyada büyük gelişmelerin yaşandığı karmaşık bir atmosferin kucağında günlerimizi geçiriyoruz. Savaşlar, katliamlar, çığlıklar, göçler ve daha nice aklımıza gelmeyen gerçekler bir türlü bitmek bilmiyor. Evet, bu dünya imtihan dünyası bunlar yaşanacak ama bunların yaşanmaması için rabbimizin biz kullarına yüklediği bir takım sorumluluklar var.
Şimdi birçok kardeşimin Suriyeli kardeşlerimize, Afganistanlı kardeşlerimize ve daha nicelerine kucak açtığını ve onların maslahatına hizmet için çabaladığımızı örnek gösterebilirler. Ama bugünkü yaşam içinde ne biz Türkler ne de Suriyeli Araplar özlenen İslami yaşantı noktasında iyi noktada olmadığımızı gayet iyi biliyoruz. Tümünü kürüyüp atmıyorum. Elbette bunca fitnenin, belanın döndüğü ortamda iyi kalabilmeyi başarabilmiş bahtiyar insanlarda yok değil. Ama genel anlamda baktığım zaman umut verici bir cümle kuramıyorum. Çünkü İslami yaşantı sadece dillere düştüğü zaman yani kalplerden çıktığı zaman geriye yaşamını bilinmeyene doğru tanzim etmiş yeni bir neslin ayak seslerinden öte bir şey duyamıyoruz.
O halde önce Müslümanlar olarak kendimize çekidüzen vermeliyiz. Bunu yapmadığımız müddetçe bu keşmekeşten kurtulamayacağız. Birbirimize içten içe daha da soğuyacağız. Hayat yolunda bekleneni veremeyecek bir ümmet olamamanın dayanılmaz acısını yüreğimizde hissedeceğiz.
Günümüz karanlıkların yoğun olduğu bir döneme rast geldi.
Geçen hafta Fransa'nın Nice kentinde meydana gelen kamyonlu terör olayı sonrasında yine onlarca insan hayatını kaybetti. Yüzün üstünde de insan yaralandı. Hemen ardından ülkemizde ki son talihsiz olay meydana geldi.
Fransa'nın çok bilmiş cumhurbaşkanı da yemeyip içmeyip hemen açıklamasını yaptı. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Nice kentindeki terör saldırısına ilişkin olarak, "Fransa, İslami terör tehdidi altındadır" dedi.
BBC'nin haberine göre, Hollande'ın Nice'deki saldırının ardından yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında şunları söylemiş:
"Fransa, 14 Temmuz'da özgürlüğün sembolü olan Bastille Günü'nde, milli bayramında vuruldu. Çünkü fanatiklerin insan haklarına aldırdığı yok ve Fransa açıkça onların hedefi. Bu saldırının terörist doğası inkâr edilemez. Fransa, İslami terör tehdidi altındadır."
Şimdi bu açıklamaya bakınca tabi aklıma çok farklı düşünceler geldi.
Örneğin kendisiyle hududu olmadığı halde taa Avrupa'nın bir ucundan kalkıp ta Irak'ta, Suriye'de boy gösteren Fransız askerlerinin bölgede bulunma amacı nedir?
Hani açıklamalar yaparlar. Bölgenin güvenliğini tesis etmek, insanların mal ve can güvenliğini temin etmek gibi bir sürü ıvır zıvır ifadelerle akıllarınca insanların akıllarını karıştırırlar. Hiç alakası olmadığını İslam ümmetinin kahir ekseriyeti zaten bilmektedir. Ama onların birçoğunu yöneten kukla idareciler yüzünden bir türlü gerekli tepkiyi veremezler. İşte mevzunun özü budur. İslam dünyasında ki boşluğu kendi lehlerine çevirmek, orada ki insanları sömürge altına almak, bölgedeki doğal kaynaklardan parsayı kapmak gibi hedefler yüzünden bölgenin canına okudukların buradan açık ve net olarak ifade edebilirim.
Hollande Bey, açıklama yaparken aklınca direk hedef gösterip İslami terör vurgusunda bulunurken bu yazdıklarımla alakalı gerçekleri aklına getirdi mi acaba bilinmez. Ama artık Fransa'da terör tehdidi altında yaşamak zorunda olduğunu iyice anlamalıdır. Kaç defadır tekerrür eden terör olaylarında yapılan kendini beğenmiş açıklamalarla bu işin çözülmeyeceğini de çok iyi anlamalıdır.
Peki, çözüm nedir?
Çözüm açık ve net olarak kendilerine çalışan yeni dünya düzeni tesis etme gibi hayallerden arınarak işi usulünce yapmayı öğrenmek ve sömürgeci anlayıştan kendisini sıyırmaktan geçiyor. Bunu yapmadığı sürece bu olaylar sürer. Onlar patlamalarla, beklenmedik terör saldırılarıyla bizde içimizde ki hainlerin darbe sürprizleriyle didişir dururuz. Avrupalılar, can yakarak ilerledikleri yolda huzura ulaşamazlar. Eğer kan akıtarak bir şeyler elde edebildiysen ya da ediyorsan eninde sonunda senin de canın yanacak ve acıttığın can kadar canın acıyacaktır. Buradan dünya siyasetine yön verecek kadar etkin bir insan elbette değilim. Ama bu işin tabiatında bu vardır. Menfaate dayalı bölgesel ilişkiler kurmakla bir yere varılamayacağını görüyoruz. O halde yukarıda bahsi geçen sömürgeci zihniyet anlayışından kendilerini soyutlamalıdırlar. Terörün hedefi yoktur. Allah göstermesin yarında Roma'yı, Amsterdam'ı, Berlin'i vurur. Ama bunun sonu gelmez. Herkes kendisini ona göre ayarlamalı ve zulme devam ettiği müddetçe kendisinin de o akan kanda boğulacağını artık anlamalıdır.
Diyelim ki bildikleri gibi hareket edecekler. Onlar için 100 kişi ölmüş, 200 kişi ölmüş fark etmiyor. O halde tesis etmeye çalıştıkları sömürge düzeninin bir getirisi olarak terörle içiçe yaşamayı öğrenecekler. Türkiye'mizde hemen her gün terör sebebiyleşehitolan kahraman askerlerimizin naaşlarını ebediyete uğurluyoruz. Çözüm üretilmemesinde ana kaynak olan batılı devletlerin terörü destekleyen sergiler açmaları, teröristlere destek sağlayarak kendilerine prim yaratma çabaları gün gelir devran döner, kendi başlarına bela olur. Avrupa'nın her tarafında başlayan terör odaklı faaliyetlerin bir gün çığırından çıkmasıyla Avrupa medeniyeti sona erer. Orası da bir Ortadoğu olur. Ve sittin sene o darboğazdan çıkmak için çaba gösterirler.
Benden söylemesi...

 

   
2016-07-20
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları