Ahmet LAZ
|
|||
![]() 1956 da Kilis'te doğdum. İlk orta ve lise eğitimimi Kilis'te, Lisans eğitimimi de Hacettepe Ünv. Matematik mezunu olarak Ankara'da tamamladım. Afşin/Elbistan termik santral montajında planlamacı, Türkiye Diyanet Vakfında Bilgi İşlem Müdürü, Kendi işimde ise yönetici olarak Bilgisayar ve Yazarkasa sektöründe çalıştım. Emeklilik hayatımı Kilis'te yaşıyorum. Yerel Kilisinsesi gazetesinde ( www.kilisinsesi.com.tr ) yazıyorum. Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Bu Vatan Hepimizin | |||
![]() Uzakdoğu, Türkiye dahil Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde görülen darbelerde, ABD ve batı ülkelerinin kontrolündeki darbeciler duruma hâkim olur ve bu durum darbecilerin arkasındaki ülkeler tarafından onaylanırdı. Son olarak Mısır'da milletin temsilcilerine karşı yapılan darbeyi de demokratik Avrupa çok beğenmişti. Suriye'deki gibi eğer darbecilerin arkasında bir batılı ülke yoksa, bu sefer batının desteği mevcut yönetime olur ve bir katliama dönüşen kaos, uzun yıllar devam ettirilirdi. ABD inkâr etse de, bedduacı Gülen'e verdiği açık desteğine rağmen, Türkiye'de bekledikleri başarı çok şükür ki olmadı. Sonuç olarak, Millet iktidarını vermedi. Milletvekilleri milletin emanetine halel getirmedi. İktidar ve muhalefet darbeye karşı birleşti. Aslında devletimiz yıllarca çok şefkat gösterdi. Önce çözüm süreci ile PKK ya, sonra da yumuşak geçişle paralelin okullarına barış için fırsatlar verdi. Her ikisi de bunu anlayamadı. İhaneti seçtiler. Şimdi ikisinin de bitirilme zamanı. Af yok. Acımak, ertelemek yok. Türkiye'deki darbe girişimi, demokrasiyi özümsemiş, duyarlı kişilerin gayretleri ve Allah'ın inayetiyle çok şükür önlenmiş oldu. Bu güzel sonucu, şu veya bu parti liderine veya parti teşkilatına mal etmeye çalışmak halkımıza yapılacak büyük bir hakarettir bence. Darbeyi önlemeye gayret edenlerin hayatlarını dahi vermeyi göze almaları, tamamen ülke sevdasından kaynaklanmaktadır. Keşke ilk gün sokağa dökülenler arasında bir anket yapılabilse de bu soru onlara sorulabilse. Ben de, TRT de yayımlanan zoraki bildirideki ‘sokağa çıkma yasağı' ifadesini duyar duymaz sokağa fırladım. Kilis'te arabamı ve bedenimi önüne koyacağım bir tank aradım. Çünkü 12 Eylül cuntasının Kilis'teki temsilcisi olan çete başının, o günlerde ne zulümler yaptığını görmüştüm. O günden bu güne kadar da, o çete başının kendisini ve geçmişini lanetlerim. Aynı zamanda benim hatıralarımda acı izler bırakan Ankara Sincan'da tankları yürütenleri de hep lanetlemişimdir. ‘Vatan için bir bacağın ne önemi var' diyen bacımızın, komutayı almak üzere gelen darbeci generali alnının ortasından vurup öldüren astsubayımız Ömer Halisdemir'in, tankları durdurmak için tanklar altında adeta cambazlık yapan Sabri Ünal'ın, tereddüt etmeden bedenlerini tankların önüne seren yiğitlerimizin, ellerindeki imkânları tereddütsüz darbecilerin hareketini önlemek için kullanan asker ve sivil görevlilerimizin, hangi partiden olmasının ne önemi var? Önemli olan, bir gaspı önlemek konusunda eşkıyaya karşı durmak değil midir? Tahrip olan, yıkılan binalar ve mallar yerine gelir. Kaybettiğimiz canları da kalbimizde diri tutarız. Seyyit Onbaşı'yı, Nene Hatun'u, Osman Paşa'yı, Cezzar Ahmet Paşa'yı, Ulubatlı Hasan'ı ve daha nicelerini kalbimizde diri tuttuğumuz gibi. Ankara'yı bombalayan uçakların Diyarbakır'dan havalanması çok anlamlı. Eski 2. Ordu komutanı Adem Huduti'nin, bombalanan Kilis'e gelerek laubali tavırlar sergilemesi çok anlamlı. Siyasetten uzaklaştırılan ve FETÖ'nün her dönemde hamisi olan Bülent Arınç'ın, Cumhurbaşkanlığı külliyesinin hemen yakınında bir apartmanın en üst katında ikamet etmesi ve sürekli külliyeyi gözetlemesi çok anlamlı. Rus uçağının düşürülerek Rusya ile ilişkilerimizin bozulmasına sebep olunması çok anlamlı. Bu ihanetlerin hepsinde de, Türkiye'nin Irak haline getirilerek parçalanması hedefi var. 20 Temmuz Çarşamba günü milli güvenlik kurulumuz tarafından tüm Türkiye'de OHAL uygulanması kararı alındı. 657 sayılı kanun kapsamında çalışan darbeci cemaat üyeleri görevlerinden alınırken mevcut kanunlarımızın açıklarından faydalanmamaları için önlemler alınacak. Bu önlemler için kimlerin görevlendirileceği de çok önemli. Resmi veya gayri resmi, herhangi bir partinin veya parti teşkilatındakilerin insafına bırakılacak bir görevlendirme yeni haksızlıkların da temeli olacaktır. Hak etmedikleri makamlara, Gülen'e sadakat göstermenin karşılığı olarak gelenler, daha üst makamlar için bu ihaneti başlatmışlardır. Haksız işgal edilen makamlara yerleşmiş olanların ve şu anda 50 bine yaklaşan görevden uzaklaştırmaların yerine yapılacak atamalarda sivil iktidara düşen, görevlendirmelerin liyakate önem vererek daha titiz çalışmalarla belirlemesidir. Şu cemaat yerine bu cemaat, şunun adamları yerine bunun adamları veya atamaların, partilerden kâğıt getirilerek yapılması yerine liyakate önem verilerek gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Geçmiş olsun Türkiye'm. Sevgi ve mutlulukla kalın sağlıkla... Ahmet Laz [email protected] |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2016-07-23 | |||
|
|||