İlhan NEZOR
|
|||
İlhan NEZOR kimdir? 1968 Trabzon doğumlu.Eğitimci bir ailenin çocuğu olması hasebiyle güzel Anadolu'nun muhtelif yerlerinde bulunma ve farklı kültürlerden istifade etme imkanı buldu.Lise yıllarından itibaren çeşitli yerel ve ulusal gazetelerde şiir,makale ve araştırmaları yayınlanmış olup an itibarı ile,Teknokule-En Politik- Epruli -Manşetto ve Bendeyazarım.com'da günlük makaleleri yayınlanmaktadır.İnşaat teknikeri ,evli ve iki erkek çocuk babası... Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Manevi Diktatörler… -1 | |||
(Fetö' ye Rot-Balans ayarı)
Şah damarını kendi evlatları vasıtasıyla kesmeye alışık bir millet olduğumuzu bir kez daha gösterdik. Tarihte kurduğumuz İmparatorluk ve devletlerin çöküşünü ya kendi evlatları eli yıkmışız ya da yıkılışına yardımcı olmuşuz. İşte bunlardan birisi daha,15 Temmuz 2016 tarihinde Fetö Mankurtlarınınyuvalandıkları Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki şerefli Türk Subayı üniforması giymiş bir avuç çapulcunun, emirlerini ilahi birer mesaj telakki ettikleri ve Mehdi olarak gördükleri hasta ruhlu bir adamın ,ekmeğini yediği vatanına, nasıl kamikaze dalışı yaptığına hep birlikte şahit olduk. Ülke gündemini oluşturan hemen her meselede, bütün kurumlara sızmış ve özellikle sınav sorularını çalarak TSK‘ya yerleştirilen bu kripto yapılanmanın bir gün büyük bir isyana kalkışabileceği toplum bilimciler tarafından hep dillendirilmekte idi.Ancak bu kadarı tahmin edilemiyordu. Edilemiyordu çünkü,TSK içerisinden her ne sebeple olursa olsun kardeşlerine, annesine ,babasına , sivil ve masum halkına...Çocuk,yaşlı,gençdemeden ve hedef gözetmeksizin ,sapık bir adamın talimatıyla ateş edebilecek kadar ,Tankla ezip geçebilecek kadar asker üniformalı hain köpeklerin çıkabileceği tahmin edilemiyordu. Nasıl oldu da Anadolu‘nun bu pırıl pırıl gençleri bu sapkınlığı,bu vahşeti yaptılar..? Bu sorunun cevabını diğer bölümlerde sosyal analizleri ile vereceğiz. Ancak tahmin edilemeyen bir şey daha vardı..! Her on yılda bir Darbelerle ,Postallarla ,Muhtıralarla sindirilmiş bir halkın vereceği tokat gibi bir cevapla karşılaşacaklarını akıl edememişlerdi.Kendilerini'Eski Türkiye' de zanneden bu zavallılar 'Seni yedirtmeyeceğiz Reis...'diyerek Başkomutanlarının çağrısına uyan ve dünyada eşi görülmemiş kahramanlık örneği sergileyerek tarihte şanlı bir sayfayı aralayanları unutmuşlardı. Unutmuşlardı Fatma Bacıları,Nene Hatunları,Şerife Anaları... 2010 yılında ' İbret alınacak bir bedel ödeme hikayesi..!' başlığını attığımız bir makale kaleme almıştık.Yazılı ve görsel basında bir çok yerde yayınlanmıştı.İşte bugün Yüce Türk Milleti'nin Başkomutanı ve Reis diye hitap ettikleri Tayyip Erdoğan ve Türk-İslam davası için nasıl bedel ödediklerini anlatmıştık. Yazı dizimizin sair bölümlerine ışık tutacak o makalemizi yeniden hatırlatmak durumundayız. 'İbret alınacak bir bedel ödeme hikayesi..!' 1994 yılında RP Milletvekili Sn.Hasan Hüseyin Ceylan‘ın davetlisi olarak Ankara Altınpark Göl Tiyatrosunda bir toplantıya davet edildim. Bu toplantı RP‘nin Büyükşehirlerdeki seçim zaferinin bir nevi açılımı durumundaydı.Ve o toplantıya bugün Cumhurbaşkanı olan Sn Tayyip Erdoğan‘da katılmıştı.İstanbul Belediye Başkanlığını kazanması hasebiyle yapacağı konuşma merakla beklenmekteydi.Neticede kürsüye davet edildi ve aşağıdaki şu anlamlı , bir o kadar da ibret verici konuşmayı yaptı. 'Ben RP il Başkanı olduğumda,İstanbul'un 19 ilçesi vardı... Bunlar haftada bir gün açık diğer günler kapalıydı. Arkadaşlarımı topladım,konuştuk ve karar aldık.Gündüzleri açık tutamıyoruz bari her gün 18:00 ile 21:00 arası birer nöbetçi koyalım dedik.Bunu ilçe teşkilatlarımıza bildirdik.Telefonla da açık mı - kapalı mı diye de kontrol ediyorduk. Bir gün Şişli teşkilatını 18:15'te aradık telefonu açan olmadı.. Arkadaşlarla Şişli teşkilatına gittik.Saat 18:35 idi...Kapıyı çaldık bir genç açtı. Gözleri yaşlar içindeydi. Durumu hiç iyi deyildi... Sorduk kendisine : Hasta falan mısın? Yoksa bir derdin mi var..? Israrlarımıza rağmen derdini söylemek istemedi...'Peki ilçeyi neden geç açtın ? diye sorduk...'Müşkil bir durumum vardı o yüzden geç açtım.' cevabını verdi.Müşkil durumunun ne olduğunda ısrar ettik , yardımcı olabileceğimizi söyledik, o yine de ısrarla söylemekten kaçındı. Ertesi gün araştırdık,bu genç kardeşimiz eşini doğum sırasında kaybetmiş çocuğunu kurtarmışlar. Doğumdan hemen sonra çocuğunu hastaneden almış, annesine bırakmış ve aceleyle ilçeye nöbetine gelmiş. Bu durum bizi gerçekten çok üzdü. Derinden yaraladı. Daha sonra duyduk ki , bu genç kardeşimiz Eskişehir'e yerleşmiş. Orada da teşkilatlarda çalışmış. Arkadaşları ile bir köy çalışmasına giderken elim bir trafik kazası geçirmiş ve arkadaşları ile birlikte şehitler kervanına katılmış.Biz biliyoruz ki , zafer inananlarındır ve zafer yakındır. Böyle daha nice arkadaşlarımızı kaybettik. Çok çileler çektik , eziyetler gördük , horlandık , küçük düşürüldük ama yılmadık bu günlere geldik...' Evet , bizzat dinleyenler arasında olduğum için çok etkisinde kalmış ve unutamamıştım. Unutamıyorum da... Bu acı ve bir o kadar da gurur verici hadise bana İslam'ın ilk şehidi Hz Sümeyye‘ yi hatırlattı. Hz.Sümeyye şehid edildiği zaman müşrikler bunu müjdeli bir habermiş gibi Ebu Cehil' e bildirdiler. Ebu Cehil sevinmek bir yana , kaşlarını daha da sertleştirerek 'Siz bu habere seviniyormusunuz...?Eğer bir dava için ölümü göze alanlar varsa , bilinsin ki o dava kök salmaya başlamıştır.Demek Muhammed'in davası da kök salmaya başladı haaa....' diyerek endişelerini saklayamamış ve İslam gerçeğinin altını önemle çizmiştir. İşte,kelime dağarcığınız ne kadar zengin olursa olsun bir noktada düğümlenip kalıyor. Hadi yaz bakalım yazabilirsen Genç yaşta bir insan düşünün,eşini doğum esnasında kaybediyor ve kurtarılan çocuğunu doya doya öpüp koklamadan eşinin acısını içine gömerek inandığı dava uğruna koşarak nöbetine gidiyor. Hangi birimiz böyle bir fedakarlıkta bulunabiliriz..? Bu ne büyük aşktır ki , çocuğunu anadan yetim babadan öksüz bırakacak kadar sevdalıdır davasına. Böyle bir aşk, arkasından milyonları sürükleyecek Liderler çıkarmaz mı.? Böyle bir aşk, 'Dik dur eğilme , bu millet seninle ' diyerek kitleleri meydanlara dökmez mi? Böyle bir aşk,'Astınız,zehirlediniz,yedirtmeyiz' diyerek liderlerine sahip çıkmaz mı? İşte bunlardan birisi hiç şüphesiz Recep Tayyip Erdoğan'dır. Yakın siyasi tarihimiz halkının yarısının teveccühünü kazanmış bir Liderin iç ve dış mihraklarla bu kadar yıpratılmak istenmesine bugünkü kadar şahitlik etmemişti. Bu sahiplenme duygusu siyasi pradigmalarla otopsi edilmesi gereken bir durumdur. İşte Erdoğan'ın Liderliğinde yatan sır kanımca budur...' ... Evet bunları yazmıştık 2010 yılında... İşte o gün davası için kundaktaki bebeğini anadan öksüz , babadan yetim bırakan dip dalga hareketi , bugün daha da ileri giderek kendisine namlu çeviren Haşhaşi ‘ lere karşı Tankların önüne kendisini atmaktadır... (Devam edecek...) İlhan Nezor ![]() |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2016-07-24 | |||
|
|||