Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 09 Ağustos 2016
Necati KAVLAK
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
TSK'nın DNA'sı
Kaç gündür darbe girişimi ile ilgili yazıp çizen gazeteleri, 24 saat canlı yayın yapan televizyon kanallarını, köşesi olan yazarı, haber yapan muhabiri ve ekranda yer bulan yorumcuyu, siyasetçi ve akademisyenleri dikkatle izliyorum.
İstisnasız hepsi, 15 Temmuz Cuma akşamından beri; darbe yapmaya kalkan, ihanet çetelerine: TSK ait rütbe, makam ve mevkileriyle hitap ediliyorlar.

Birçok gazete, "Darbe girişimiyle ilgili yurt genelinde yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan general ve amirallerin sayısı 133, tutuklu sayısı ise 126" diye haber yaptı.

'Polisi ve sivili vuran darbeci asker !' demiş haber muhabiri.  

Örneğin!

Tutuklananların rütbelerine göre dağılım şöyleymiş!
"Orgeneral (2), Korgeneral (8), Koramiral (1) , Tümamiral (2), Tümgeneral (26), Tuğamiral (17), Tuğgeneral (78).'
Tutuklananlar

' 2. Ordu Komutanı)

 Eski Hava Kuvvetleri Komutanı)

Genelkurmay Harekât Başkanı

Kolordu Komutanı

Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı

Genelkurmay Başkanlığı Personel Başkanı

Kara Kuvvetleri EDOK Muhabere ve Muhabere Destek Eğitim Komutanı

Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Daire Başkanı

Kara Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Komutanı

İstanbul Kuzey Deniz Saha Komutanı /amiral

Sahil Güvenlik Komutanı' diye uzayıp gidiyor liste...

Hem kendi adıma hem de Türkiye Cumhuriyeti adına üzüldüm!

Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış Çetelere devletin verdiği rütbe ve makamla hitap etmek milletin yüreğini yaralıyor fena halde canını acıtıyor canını.

Hepimiz biliyoruz ki TSK Türk milletinin bağrından çıkmıştır. 

Son 8- 10 yılı saymaysanız; ne zaman bir kamuoyu yoklaması yapılsa TSK milletinin en çok güven duyduğu ve sevdiği güzide bir kurum olarak ilk sırada yerini aldı.
Bu güne kadar Atatürkçülüğü hiç tartışılmadı.


Bir dönem, Ergenekoncu yaftası ile, düzmece belgelerle suçlandı, kimi kendini davanın savcı ilan etti kimi kuru iftira atarak devletin kripto odalarına girmeyi devlet sırlarını bitpazarına dökmeyi başardı.  
Başarısızlığı başarı gibi lanse etmeyi iyi bilen zihniyet, o zaman da kendilerine bir kahramanlık payı çıkartmışlardı! 

Sonra bizi kandırdılar dediler, tükürdüklerini yaladılar.

Sonra elleriyle besledikleri, üçlü kararnamelerle en etkili makamlara uçurdukları kargalar gözlerini oymaya kalkınca Türk Milletinin bağrından çıkan, göz bebeği Asker yine dillere düştü.


Hâlbuki 15 Temmuz'da darbeye kalkışanlar gerçek asker değil, TSK içine sızan vatan hainleriydi.

Onlara asker demek, Milletin göz bebeği Türk askerine ihanettir.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir tanımı, kuruluş amacı, kuruluş kadrosu, konuşlanma yeri vs. yasalarla tespit edilmiş.

Kanun, tüzük ve talimatlarla; görev sınırı çizilmiş.

Nasıl eğitileceği, ne kadar hizmet edeceği, mükellefi, muvazzafı en ince ayrıntısına kadar yazılmış bir kurum.

Bu kurumun içine çocuk denecek yaşta, bilinçli olarak yerleştirilen; ihanet ajandalı hainler, belli bir rütbeye ulaştılar, makam ve mevki sahibi oldular diye ihanetleri gün ışığı gibi ortaya çıktıktan sonra da o makam ve rütbe ile hitap etmek, en nazik deyişle TSK' ne haksızlıktır.

İstanbul sokaklarında sırtında herhangi bir askeri birliğin üniforması ile yakalanan, belli bir rütbeyi de apoletlerine takmış bir sahtekâr yakalansa biz bu düzenbaza asker mi diyoruz,  üzerindeki rütbeyle mi hitap ediyoruz?

Elbette Hayır!

Önce Sahte üniformalı ifadesini kullanarak, rütbeli bir sahtekâr olduğunun altını çizmiyor muyuz?

Örnek Asker olması da gerekmiyor, Polis kıyafetleri içinde sahte polis rütbesi taşıyan sahtekârlar ı da çok gördü bu millet.

 Kurumun kuruluş amacı, konuşlanması ve görevi ile ilgili hiçbir hedefi olmayan Önce kendi kendime bir soru sordum!

 Şimdi de düşüncemi sizlerle paylaşmak ve soruya birlikte cevap bulmak istiyorum.

Önce ön yargılarımızdan kurtulmalı, sonra enine boyuna düşünmeliyiz ki doğru cevaba ulaşabilelim.

Çocuk denecek yaşta, meslek seçerken, içine girdiğiniz kurumun; kuruluş amaç ve hedefini ilke edinmemişseniz, gizli ajandası olanlara hizmet etmeyi kabullenmişseniz, siz baştan vatan haini, düzenbaz ve bir sahtekâr değil misiniz?

İçinde bulunduğunuz kurumun, üniformasını giymek, rütbesini taşımak; makam ve mevkisini işgal etmek sizi sahtekâr kimliğinden, vatan haini sıfatından korur ve de kollar mı?

Şimdi hep birlikte eğri oturup, doğru konuşmalıyız!

Yaşadığımız kaosu, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk:'ün:

 'Ey Türk Gençliği' diye başladığı, Türk Gençliğe Hitabesinde ki; 'Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi işgal edilmiş olabilir 'diye tarif ettiği kehanetin ta kendisidir 15 Temmuz 2016 kalkışması.

Başka türlü söylenen her söz lafı güzaftır.

29 Temmuz tarihli Hürriyet gazetesindeki Ahmet Hakan'ın 'Sen ne büyükmüşsün hey Atatürk' başlığı ile kaleme aldığı makalesi okumaya değer.

Şayet 15 Temmuz darbesiyle ilgili bir kahraman aranıyorsa, bilin ki o kahraman Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Askeri liselerin, harp okullarının sorularının çalınmasına zemin hazırlayarak TSK'lerinin DNA'sını bozanlar, besledikleri kargalara gözlerini oydurmaktan kurtuldu diye kahraman ilan edilmez edilmemeli.    
Küçük Bir Not:

Cemaatle ilgisi olmayan, cemaatin tuzğına düşen Atatürkçü Askerleri tenzih ederim.





   
2016-07-30
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları