Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 04 Ağustos 2016
İlhan NEZOR
İlhan NEZOR kimdir?
1968 Trabzon doğumlu.Eğitimci bir ailenin çocuğu olması hasebiyle güzel Anadolu'nun muhtelif yerlerinde bulunma ve farklı kültürlerden istifade etme imkanı buldu.Lise yıllarından itibaren çeşitli yerel ve ulusal gazetelerde şiir,makale ve araştırmaları yayınlanmış olup an itibarı ile,Teknokule-En Politik- Epruli -Manşetto ve Bendeyazarım.com'da günlük makaleleri yayınlanmaktadır.İnşaat teknikeri ,evli ve iki erkek çocuk babası...
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Manevi Diktatörler…-2
Yakın tarihteki sosyal olaylara ilgi duymamda ki en önemli etken bir dönem Türk siyasi yaşamına damgasını vuran ve adeta bir gelenek halini alan Harp Okulu öğrencilerinin rejimi değiştirmek adına zaman zaman yaptıkları isyan girişimleridir. Böyle bir kader kurbanının oğluyum. Rahmetli babam 21 Mayıs 1963 olaylarında Komutanları Talat Aydemir ayaklanmasında Harp Okulundan atılan 1459 öğrenciden birisi idi. Parola 'Harbiyeli' İşaret 'Aldanmaz' diyerek yola koyulduklarını anlatarak başlardı söze.Tıpkı bugünkü gibi çeşitli gerekçelerle kandırılmışlardı. Ankara Radyosunu ele geçirip bildiri yayınlamakla ihtilali gerçekleştireceklerini zannediyorlardı.Erzincan Askeri Lisesinde başlayan TSK mensubiyetini Harp Okulunda tamamlamak istemiş ancak ihtilalci ve isyancı bir komutanın hırslarına yenik düşmüşlerdi.Aslında başladığı an biten tek ihtilal girişimidir.

Bu girizgahı şunun için yaptım...

Siyaset Biliminin kurucusu Thomas Hobbes, siyaseti bir çeşit kâğıt oyununa benzetmektedir. Yalnız siyasetle arasında şöyle bir fark olduğunu belirtir: 'Eğer burada oyuncular başka bir koz üzerinde anlaşmamışlarsa, sopalar yani ordu koz haline gelir' der.

Türkler asker bir millet olduğu ve asker tarafından kurulan bir devlet geleneğine sahip olduğu için kendisinde her daim meşru müdaafa hakkını saklı tutmuştur.

Türkiye'nin son 50 yıllık tarihini anlatmaya kalktığımızda dönüm noktaları olarak ister istemez darbe tarihlerinin üzerinde durmak zorunda kalırız. Bugün hala varlığını sürdüren rejimin temel kurumları ve kurumlar arasındaki ilişiklerin formu darbe dönemlerinde şekillenmiştir.Bir kaç yıl önce değiştirilen TSK'nın İç Hizmet Kanununun 35.maddesi  'Silahlı kuvvetlerin vazifesi;Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumaktır' ifadesi'Silahlı kuvvetlerin vazifesi; yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, TBMM kararıyla yurt dışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır' şeklinde değiştirildi.

Ne oldu ise bundan sonra oldu.Bu değişikliğin,darbeye imkan tanındığıtartışmalarına neden oldu.Adeta askerlik tanımının yeniden yapıldığı bir değişiklikti.Mecliste bu minval üzere sert tartışmalar yaşanırken , her daim üst aklın emrinde olan bazı odaklar yıllardır yuvalandıkları TSK içerisindeki adamlarını devreye soktu.

Daha öncede bir makalemde yazmıştım. 28 Şubat döneminde küresel çetenin kudretli generallerinden  birisi, dünyayı nasıl yönetmek istediklerini ve yöntemlerini yıllar sonra şöyle anlatmıştı:

'Aslında yönlerimiz çok basit. Saat yönünde dönen bir dişliyi düşünün. Eğer siz hareketin bu yönde olmasını istemiyorsanız.,dişliyi ters yöne zorlarsınız. Oysa biz bu dişlinin yanına uygun başka bir dişli koyarız ve hareketi saatin ters yönüne çeviririz. Yani var olan gücü değiştirmek yerine onun potansiyelini kendi istediğimiz yöne çevirir ve kullanırız. Milliyetçiyi ülkesi aleyhine kullanmak, dindara inançlarının yasakladığı şeyleri yaptırmak sosyalisti kapitalizmin en uç çizgisinde kullanmak mümkündür. Biz bu dişlileri belirler ve onları devreye sokarız. İşimiz bir mühendisinkine benzer ve bu nedenle bizim toplum mühendisliği yaptığımızı söylerler. Bizim için insanların bir şeye inanması yeterlidir ve bu inancın niteliğinin hiçbir önemi yoktur. Uygun dişliler aracılığıyla hareketi istediğimiz yöne çeviririz. Mesela siz PKK ile mücadele ettiniz, büyük bedeller ödediniz ama sonunda bizim önceden planladığımız kürt oluşuma razı oldunuz 1980'de dünyanın en bağımsız ülkelerinden biri idiniz ama daha fazla bağımsızlık isteyenlerin gayretleri ile global dünyanın bir parçası oldunuz. Şu anda islam dünyası inançları için mücadele ettiğini sanıyor ama bu inancın bir şiddet ve nefret kültürüne dönüşmesinden başka bir sonuç elde edemiyor. Dünya üzerindeki sol hareketi, onu bir düşüce akımı olmaktan çıkarıp şiddet kullanan solcular bitirdi. Bunları biz gerçekleştirdik.'

Sinir uçlarını tahrip eden konulara basit bir soruya cevap verir gibi cevap vermekten çekinmemişti bu seküler üst aklın temsilcisi.

'Öyleyse siz dünyayı kapitalizm ve onun temsilcisi ABD adına yönetiyorsunuz?' sorusuna ise şu cevabı veriyordu:

'Bugünkü sistem tarihi bir aşamadır ve sonu da yaklaşmaktadır. Şu anda yaşadığınız büyük çalkantı bir modelin oluşumunun doğum sancılarıdır. Biz hiçbir düzenin ve düşüncenin ebedi olmadığını biliriz. İnsanlığın geleceği konusunda iki hakim düşünce vardır. Birincisi dindarlarca ya da Marksistler gibi determinizmi savunanlarca ileri sürülen görüş. Buna göre gelecek insanların iradeleri dışında kendi dinamikleriyle oluşacaktır. Biz ise geleceğin insan aklının bir ürün olduğunu düşünür ve bu geleceği inşa ederiz dindarların bundan rahatsız olması gerekmez Yaratan bizleri kullanarak kendi projesini yürütmektedir.'

Ve en can alıcı soru olan 'Bugün gördüğümüz krallar, başkanlar, diktatörler, kurtarıcılar neyin nesi oluyor?' a cevabı ise çok dikkate değer:

'Bunlar bizim kullandığımız dişlilerdir ve toplumun dinamiklerini istediğimiz yöne çevirirler. Düşüncemizi eyleme geçirecek gücü nerden bulduğumuzu merak edeceğini biliyorum. Bizimle birlikte hareket eden yönetimde söz sahibi olan kişiler vardır. Ama bunlar şatafatlı bir hayat süren krallar ya da şöhretli önderler değildir çoğu zaman arada sırada bu rolü oynamak zorunda kalan üyelerimiz bundan pek hoşlanmazlar.

Kime bağlısınız? İllimünati. Mason ya da dini bir mezhebin uzantısı mısınız?

Biz taraf değil tarafların yaratıcısıyız.

Bugün dünyayı birkaç kere yok edecek üstelik bunları çevreye ve kendilerine zarar vermeden gerçekleştirecek teknoloji ve silahlara sahip olanlar varken kendinizi nasıl güven içinde hissediyorsunuz? Biz ne bir ekibiz ne de bir örgüt. Biz insanların içlerinde var olan bir cevheri temsil ediyoruz.'

28 şubat dönemimde yukarıda ki açıklamalar ışığında bugün karşılaştığımızFETÖ terör örgütünün Ordu içerisinde İslam'ı inanç bağlamından çıkartıp nasıl terör ve şiddete dönüştürdüğünü ve sosyal nedenlerini izah ederek devam edeceğiz.

( Devam edecek...)

İlhan NEZOR


   
2016-07-31
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları