Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 17 Ağustos 2016
Mahmut ALINAK
Mahmut ALINAK kimdir?

Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Herkesin Sevgilisi
Köyümde kızgın temmuz sıcağının çiçekleri bir vampir gibi kanlarını emerek soldurduğu ve saman sarısı nefesiyle kırları tutuşturup yosunlu kayalıkları kor gibi yaktığı bir öğle üzeri.

  Bugün nihayet kavuşacaklar. 

  Dün gece onlarla yattım, bu sabah yine onlarla başladım güne. Bitmesini hiç istemediğim masalsı bir rüyadayım sanki. Tatlı bir meltem esiyor içimde.

  Şimdi yaşadığım köyde kaç defa kapımı çaldılar. Her seferinde, 'Bekleyin, daha zamanı var,'diyordum onlara. Kuşkulu şirin bakışları içimi okumak istercesine yüzümde şöyle bir dolaştıktan sonra anlayışla aşağı iniyordu.

  Günler uzadıkça uzuyor, haftalar bozuk bir saatin ibresi gibi yerinde sayıyordu. Artık ne onlarda bekleyecek sabır, ne de bende onları oyalayacak sözler kalmıştı. ' Tamam, yarın gelin!'dedim onlara.

  Kapıyı açtığımda kanatlanmış bir kuş sürüsü gibi cıvıldaşarak karşıladılar beni. Bir pınar gibi kıvılcımlar saçan sevimli bakışları ile göz göze geldim, sadece birkaçının adını biliyorum, tebessüm ederek bakışıyoruz. Gelenleri bana haber verircesine kilim desenli kürkü içinde sinirlice ötüp duran horozumun bağırtıları arasında, 'Rojbaş, nasılsınız?' dedim onlara; oğlanlar ağızlarını iri iri açarak arsızca gülerken, kızlar başlarını öne eğerek nazlı bakışlarını yana çevirdiler.

  Bahçede kayısı ağaçlarının yapraklarla örtünmüş ve başları öne düşmüş dallarına gökten kovalar dolusu sarı sarı altınlar yağmıştı sanki. Dallara kurulan kayısılar sarımtırak damarlı yeşil yaprakların arasında, yanaklarında yanıp sönen altınsı bir tebessümle etrafa bolluk duygusu yayıyorlardı. 

  Bahçe şimdi bereketli bağrından fışkıran kayısı ağaçları ve rengârenk çiçekler içindeki yeşil halısıyla artık kimsenin değil herkesin, tüm köyün güzeller güzeli sevgilisidir. Özel mülk hırsına meydan okurcasına yeşil desenli kapılarını tüm köye açmış durumda. Cömert bir ev sahibi gibi elde avuçta ne varsa hepsini misafirlerinin önüne döküyor.

  Bugün derenin ninnileri ve kuş sesleri arasında bir anne şefkatiyle kollarını iki yana açmış, meyvelerini ikram etmek için köyün çocuklarını ağırlıyor.

  Çocuklara, 'Burada yediğinizi yiyin, topladıklarınızı da evlerinize götürün,' dedim. Yüzlerinde bilgiç bir tebessümle ellerindeki poşetleri havada dalgalandırarak cevap verdiler bana. 

  Bağırışlar arasında bahçeye doluştular. Birkaçı kayısıları silkelemek için kuşlar gibi ağaçları tırmandılar. Diğerleri ise başlarını arkaya atarak meraklı bakışlarla onların narin ayakları ile sert kabuklu koyu kahverengi dallara basa basa tırmanışını izlediler. Az sonra silkelenen ağaçlardan dökülen kayısılar altın taneleri gibi yerde patır patır zıplamaya başladılar. Çocuklar sevinçle atılıp onları poşetlerine koydular. Ben de o mutlu anı köyün tarihine işlemek için fotoğraf çekiyorum.

  Toplanan kayısılar hem herkesin, hem de hiç kimsenin değil; bunu faydasız öğütler ve lafla değil hayatın içinden, yaşayan diliyle çocuklara göstermeye çalışıyorum. Köyümüzün pırlanta kalpli insanı Bari dedeleri, "Herkese eşit hak, eşit paylaşım,"diyerek, topladıkları kaysıları onlara avuç avuç bölüştürerek dağıttı. Eşit dağıtım gözlerinin önünde cereyan ediyor, bu nedenle herkes hakkına razı, itiraz eden ve, "Daha fazlasını alayım,"diye itişip kakışan yok. Çocuklar ve bizim için bu harika bir deneyim oluyor. Bütün gayem onların minik yüreklerine serpilen mülkiyet mikrobunu fazla yayılmadan kontrol altına almak.

  Bari kardeş ile birlikte onları yola vururken, arkalarından, 'Bu bahçe kimsenin değil, hepinizin bahçesi, onu sevin ve koruyun!' diye seslendim. Hafifçe yana dönerek beni anladıklarını belli eden hoşnut bir gülümsemeyle bana baktılar. Not: fotoğraflar facebook sayfamda paylaşıldı

  Onlar ellerinde poşetleriyle güle oynaya evlerinin yolunu tutarken, mülk hastalığının tüm kötülüklerin anası olduğunu ve insanları zehirlediğini bir defa daha görüyorum.

  Tüm gün bu güzel rüyanın etkisinde kaldım; ruhumun arındığını hissediyordum, bu nefes kesen masaldan uyanmak istemiyordum.



   
2016-08-01
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları
- İnsanlar, Koyunlar ve Kırlangıçlar