Yakın tarihi iyi kötü biliyoruz. Tarihi iyi analiz edip gerçekleri biraz incelersek, ülkenin sosyoekonomik ve siyasi hayatında tarikatların büyük rol oynadığı aşinadır.

Geçmişten bugüne tarikatları incelersek ezber bozan şaşırtıcı bir yolculuk başlar hafızalarda. Bilinen yakın tarihe bakarak, geçmişe uzanmak daha sağlıklı olacak..

İstanbul'daki Nakşibendi Dergahı son yılların en ünlü tekkelerinden biridir. İlginç yanı şu ki, o dergah müridlerinden bir çoğunu çok yakından tanıyoruz.
Üstelik bu dergah iki kişiyide Cumhurbaşkanı yaptı bu ülkeye..
Birinci Turgut Özal, ikinci ise Abdullah Gül.Dahasıda var !Başta Necmettin Erbakan, Korkut Özal, Erbakan'ın sağ kolu Recai Kutan, Alan olursa gece bile satarız diyen Kemal Unakıtan, Hüsnü Doğan, Hasan Aksay, Erdem Beyazıt, Sivas Madımak Oteli katliamının baş mimarı Temel Karamollaoğlu, Bahri Zengin, Kahraman Emmioğlu, Yahya Oğuz, Cevat Ayhan, Prof.Cevat Akşit, Yine Prof.Osman Çataklı, Prof.Orhan Okyay, Lütfi Doğan..Bu tabloya kim baksa Türkiye'yi kimlerin yönettiğini bizden iyi bilir ve söyler..Bunların tesadüf olup olmadığıda ayrıca tartışılır. 

Dergah kurucusu 1800'lü yılların ortalarında Gümüşhane'den İstanbul'a gelen bir tüccarın oğlu olan Şeyh Ahmed Ziyaüddin'dir. Kürt Hoca lakaplı Nakşibendi Şeyhinin öğrencisidir. O yıllarda Üsküdar'da bir tekkede de ders görüp, Cağaloğlu'nda bir camide ilk tebliğlerine başladı. Zamanlada bu camii Gümüşhanevi Dergahı olarak ün kazandı.Dergahın ilk müridlerinden olan Prof.Sabri Ülgener, Gümüşhanevi Dergahında dünyaya geldi. Kim Sabri Ülgener; Müslümanlığın kapitalizmle bağdaşabileceğini ilk ortaya atan kişidir. Anne ve babası dergahın müğritleri ve sürekli bakıcısıydılar.

Bu arada özellikle 25 yıldır Türkiye piyasasını yabancı sermayeye açan siyasal kararların altında, bu dergahın müritlerinin imzası bulunmasıda tarihimizin ayrı bir cilvesidir. Bunun siyasal terimdeki adıda nedir dilim dolaştığı için söyleyemiyorum. Yani dönekliğin siyaset bilimince söylenişi.(oportünizm)..
Tarikatçılar.. Yani dergahçılar.. Yani AKP'liler..
Milli Görüş gömleğini çıkarmış mıdır şimdilerde.. Yani Türkiye'ye şeriatı getirecek midir?

Bildiğimiz üzere, Milli Görüş hareketinin ilk siyasi partisi Milli Nizam Partisiydi. Bunlarda; faize, serbest piyasa ekonomisine, Avrupa Birliğine karşıydılar.. Ahlak ve fazilet kavramlarına vurgu yapılıyordu. Milli Nizam laik devlet niteliğinin ve Atatürk devrimciliğinin korunması prensiplerine aykırı olduğu gerekçeleriyle kapatılmıştı. Devamı olan Milli Görüş Hareketi bu kez 1972 de Milli Selamet Partisini kurdu. O zamanki fikirlerini ve söylemlerinide birazda olsa yumuşatmışlardı. Tabiki bu oluşumların başında Dergahtan Necmettin Erbakan vardı.
Sonrasında kapana açıla hangi partilerin kurulduğu herkesçe bilinen olduğundan uzatmayacağım.

Gelelim AKP'ye..
Dergahtan, Necmettin Erbakan'dan bugüne.. Türkiye'de iktisadi ve siyasi gelişmeler AKP nin istediği gibi ilk beş yılda olduğu gibi giderse, şeriat falan gelmez. Ama ileriki günlerde dünyada ekonomik kriz çıkarsa bunun doğal sonucu olarak ''bıçak sırtında'' olan Türkiye ekonomisi işte o zaman alt üst olur. O zaman AKP gerçek yüzünü gösterir. Sertleşir ve söylemleri ise şimdikilere benzeyen şekilde suçlu aramaya yönelik olur. O suçlular ise, AKP nin yapmak istediklerine karşı çıkan laik kesim olur. Ve diyeceklerki, eğer şimdi istedikleri yapılırsa kriz aşılabilir. O telepleri de belli değilmi şimdiden..Türkiye o zaman Malezya mı olur? İran mı ? olur görürüz !Bunlardan dışarıda olanlarda daha ilginç ve tanıdık isimler..
Yine nakşibendi tarikatına bağlı sünni müslüman bir kürt olan Mesut Barzani. PKK ise marksist kökenden gelen milliyetçi/kürtçü bir terör örgütü..Peki o zaman kendiside Nakşibendi tarikatından gelme olmasına rağmen, neden iktidarında Nakşibendilerin olduğu Türkiye'nin değilde, PKK nın yanında yer alıyor..

TÜRK NAKŞİBENDİLER İLE KÜRT NAKŞİBENDİLER'İN NEDEN AYRIŞTIĞINI YAKINDA ELE ALACAĞIM..TAKİP EDİNİZ.
YORUM OKURLARIMIZIN..