AKP iktidarı Gezi Direnişi'ni ve yaklaşık bir ay süren büyük halk protestosunu 'darbe girişimi' diye yorumlama saçmalığında ısrar ediyor. Hükümet şimdi defutbol mevsiminin başlamasına beş kala tribünlere takmış durumda. İnsanların toplu olarak bulunduğu her yerden korkuyorlar. Tam bir diktatörlük psikozu.

Tek başına tribünlerden duyulan bu korku bile bir diktatörlük rejiminde yaşadığımızın en açık kanıtıdır. Yakında 10 kişinin sokakta bir arada bulunmasını yasaklamaya kalkışırlarsa şaşırmayın.

Öyle anlaşılıyor ki, AKP, ılımlı İslam rejimini kurmak için eline geçirdiğini düşündüğü tarihsel fırsatı yitireceğinden fena halde korkuyor. Artık AKP politikalarını korku belirliyor. Bu nedenle kendi yaptığı yasaları bile çiğniyor, yeni tertipler kuruyor.

Dahası AKP Hükümeti siyaseti yasaklamaya kalkışıyor. Çünkü, 'Hükümet İstifa' veya 'Tayyip İstifa' sloganlarını, 'TC Hükümeti'ni devirmeye kalkışma' suçu, yani 'darbe çağrısı' olarak yorumluyor.

Böyle bir şey görülmüş değil. Demokrasilerde muhalif her parti, her baskı grubu, her sendika, her dernek ya da yurttaş inisiyatifi hükümeti, belediye başkanını ya da valiyi istifaya çağırır. Kendi talepleri ve çıkarları doğrultusunda onları zorlar, değiştirmek ister vb. Bunun için de çeşitli etkinlikler ve eylemler yapar. Bu denklem, siyasetin ve demokrasinin en basit tanımıdır.

Çünkü 'istifa' istemek, demokrasilerde seçimleri beklemeden bir 'geri çağırma hakkı' olarak görülür. Bunun için bir siyasal parti olmak da gerekmez.

Hükümet gerçekte muhalefeti yasaklamak istiyor.

YURT UN SESİ