Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 10 Ekim 2013
Ahmet KÜÇÜKBAŞ
Ahmet KÜÇÜKBAŞ kimdir?
1949 da Boyabat'ta doğdum. Veteriner Hekimim. Yurdun çeşitli yerlerinde görev yaptım. Emekliyim. Boyabat'ta yaşıyorum.
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Bir selam vermeden gelip geçersin

Bir selam vermeden gelip geçersin

Çocukluktan gençliğe geçiş yaptığımız o yaşlarda büyüklere selam verip vermemekte tereddütler yaşardık. Büyükler sizi adam yerine koyup selamınızı almayabilirlerdi. Alırsa kendimizi adam sayar, almaz ise fena halde bozulurduk.

Bu gün de selam vermede benzer sorunlar, benzer tereddütler yaşıyoruz. Çünkü yanlış yerde yanlış bir selam verirseniz yüzünüze 'Şimdi bu adamdan nerden çıktı' diye bakar selamınızı duymazlıktan gelirler de mahcup olursunuz.

Her konuda olduğu gibi selam konusunda da ülkemiz insanları arasında ulusal uzlaşma, genel bir anlaşma yoktur. Türk milletini oluşturan türlü-çeşitli topluluklar kendi aralarında, kendi dillerince, kendi gönüllerince selamlaşırlar. Diğer topluluklarla görüşmez bir araya gelip konuşmaz ve onları anlamaya çalışmazlar. Kâğıt üzerinde Türk Milletini oluşturan bu topluluklar birbirlerine başka bir ulusun insanları kadar yabancıdır. Ülkemizdeki sosyal sorunların kökeninde bu toplulukların millet olma yolundan vazgeçip aşiretçilik, cemaatçilik, kabilecilik yoluna dönüş yapmaları ve kendilerin toplumun diğer kesimlerden soyutlayıp yabancılaşmaları yatmaktadır. Millet, milletimiz, milli laflarını en fazla edenlerde bu kelimeyi sosyolojik anlamında millet ya da ulus anlamında değil de halk veya ümmet anlamında kullanmakta ve bu kelimelerin yanına Türk kelimesini kat'iyyen yaklaştırmamaktadırlar.

Nedir selam?

Arapça bilenler bu konuda işin köküne kökenine inerek selam kelimesinin 'Silm' kökünden geldiğini bunun, barış, dostluk, kardeşlik anlamlarına geldiğini size söyleyiverirler. Bu tanım doğrudur. Eski zamanlardan beri birbirini tanıyan, tanımayan insanlar karşılaştıklarında diğerine ben düşman değilim. Seninle dost olmak istiyorum anlamında bir şeyler söyler ve silah tutabilecek sağ elini havaya kaldırarak veya uzatarak boş olduğunu gösterir ve böyle yaklaşır. Selam budur.

Her ulus kendince bir selam verir. Araplar 'Selamün aleyküm' derken, İsrail'in sofu Yahudileri 'Şalamunaleyküm' diye selam verirler. Araplar da Yahudiler de bu selamla 'Barış ve dostluk üzerinize olsun' demişlerdir. İngilizler merhaba anlamına 'Hello' diyorlar. Fransızlar günaydın anlamında 'Bon jour' diyorlar.

Bizde İngilizler gibi 'Hello', İtalyanlar gibi 'Çav' diyenler de var, merhaba, selam diyenlerde var, 'Selamünaleyküm' diyenlerde var. Bu işi daha da ballandırarak 'Esselamu aleyküm' diyen de, buna cevaben ' Aleyna ve aleyküm selam' diyenler de oluyor.

Burada anlamını anlamadığımız kelimeler 'aleyküm' ve 'aleyna'dır. Aleyküm 'sizin üzerinize,' son yıllarda kız adı olarak pek revaç bulan aleyna ise 'bizim üzerimize' demektir.

Selam veren 'selam, yani barış ve kardeşlik üzerinize olsun' demiştir. Selam alanda karşılık olarak 'Selam sizin de üzerinize olsun' demiştir. Aleyna ve aleyküm selam diyen de 'Selam sizin ve bizim üzerimize olsun' demiş oluyor.

Ama 'Selam alırken ‘aleynâ' sözünün eklenmesine gerek yoktur. Peygamberimizden ve ashab-ı kiram'dan böyle bir nakil gelmemiştir' diyen de var.

Peki, 'Merhabâ' ne demektir?

Ferit Devellioğlu'nun Osmanlıca Sözlüğü 'Genişlenin, rahat oturun" anlamında bir temenni ve 'Günaydın, hoş geldiniz' anlamında selam sözüdür diyor.

Adamın işi çoktur, vakti yoktur, acelesi vardır. Bir ahbabını görünce 'Merhaba' der geçer. Veya uzaktan eliyle, başıyla bir selam işareti yapar. Bunun anlamı 'Seni gördüm. Seni gördüğüme sevindim. İyi günler. Hoşça kal' demektir.

Adamın acelesi yoktur. Bir ahbabını görünce 'Esselamu aleyküm ve rahmetullahu ve berakatuhu' der. Muhatabı 'Aleyna ve aleyküm selam' der ve musafâha yaparlar.

Her şeyin istismarını yapan kötü siyasetçi selamın bile istismarını yapar.

Alır eline mikrofonu ve 'Sözlerime başlamadan önce hepinizi selamların en güzeli ile Allah'ın selamı ile selamlıyorum. Esselamu aleyküm...'

'Esselamu aleyküm' içinde Allah kelimesi geçmiyor. Bu şimdi Allah'ın selamı mı oluyor?

Bir topluluğa yaklaşırsınız 'Selamünaleyküm' dersiniz. Size 'nereden çıktı bu...' diye bakarlar ve 'Al işte dağdan inmiş bir Türk daha...' diye düşünürler. Düşündükleri yüzlerinden okunur.

Bir dükkâna girersiniz kılık kıyafetlerine bakarak daha uygun düşeceğini düşünerek 'Günaydın' demişsinizdir. Adam bunu selamdan saymadığını hal diliyle anlatır. Günaydın dediğinize pişman olursunuz ve hakkınızda 'Hah... İşte bir bobstil, Allah'ın selamını verecek yerde günaydın diyor' diye düşündüğünü yüzünden okursunuz.

Bir selam verirken bile bir şeyler ima ederek, insanları verdikleri selamlara göre sınıflara ayırarak selam verip selam almak. Selam değildir. Türkiye'de sıradan bir vatandaşın her yerde geçerli bir selamı bile yoktur. "Hayırlı günler" veya "İyi günler" demeye bile farklı anlamlar veriliyor. Ülkemizde selamlar bile bölünmüştür.

Türkler iki yöne çekiştirilen, iki farklı şekilde dönüştürülmeye çalışılan ama kendisi olmasına fırsat verilmeyen bir millettir. Bir yandan batılı bir hayat biçimine özendirilirken, öte yandan İslami olduğu söylenen başka bir hayat biçimi önüne model olarak konur. Bir selam vermede bile bu ayrım göze batar.

Son yıllarda bir değişim yaşandı. Odasına 'Selamünaleyküm' diyerek girdiğinizde sizi yadırgayan makam sahipleri, şimdi selamınızı 'Aleyna ve aleykümselâm" diye alıyorlar. Batılı yaşam biçimine kadınlı erkekli ve İslam'a aykırı diye dudak büken çevreler düğünlerini kadınlı erkekli olarak İstanbul'un en pahalı otellerinde yapıyorlar. Ancak masalarında daha önce içine hiç içki konmamış bardak bulundurulmasını şart koşuyorlar.

Bu manzaraya bakarak Türkiye'yi iki ayrı tarafa çekmek için yüzyıllardır çekişen güçlerin uzlaştıklarını ve en sonunda bir anlaşmaya vardıklarını düşünüyoruz.

Selam bir kültürdür, gelenektir. Din değildir. Araplar gibi de selam verebilirsiniz, İngiliz gibi de selam verebilirsiniz. İsterseniz selamınızı Türkçe de verebilirsiniz. Selama başka başka anlamlar yüklenmesinin gereği yoktur. Bir İngiliz'e selam verecekseniz biliyorsanız 'Hello' dersiniz. Oda biliyorsa 'Merhaba' veya 'Aleykümselam' der.
Dilini bilmediğiniz bir Çinli ile karşılaşırsanız siz ne dersiniz? Çinli ne der?

O uşşak şarkıda söylendiği gibi 'Bir selam vermeden gelip geçersin' der geçersiniz. Ama ülkemizdeki durum bir selamdan ibaret değildir. Birbiri ile çatışan, birbiri ile savaşan iki gayri milli görüşün ne kadar etkin olduğunun işaretidir. Bu işaret hayra alamet değil.

   
2013-08-06
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları
- Mucize