Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 23 Ağustos 2016
Hamza BAYRAM
Hamza BAYRAM kimdir?
https://twitter.com/hamzabayram
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Bin Yılın Kardeşlik Projesi
Pazar günü Ankara'da muhteşem bir projenin temelleri atıldı. Asırlar boyu insanımızı birbirine düşürmek için atılan fitne tohumlarını, bertaraf edecek, alkışlanmaya değer bir proje. Cami ve Cemevinin aynı avluda olduğu, içinde aşevi ve kültür kompleksinin de bulunduğu, kardeşleri buluşturacak  bir proje.

Anadolu'nun münbit topraklarında, asırlardır kardeşçe yaşayan halkları, birbirine düşürmek ve bu sayede bu cennet asa vatanı bölmek, parçalamak maksadıyla, sahnelenen şeytani oyunlar hiç eksik olmadı. Kürt-Türk, Alevi-Sünni, Laik-Antilaik gibi suni ayrılıklar meydana getirip kardeşi kardeşe kırdırmak istediler. Ama engin feraset sahibi Anadolu insanı bu oyunlara gelmedi ve fitneye geçit vermedi bunca yıl boyunca. Zaman zaman küçük çaplı ve geçici kargaşalar meydana getirmiş olsalar bile istedikleri ve hayal ettikleri neticeleri alamadılar. Bu başarısızlıkları, fitne ocaklarının her defasında daha çok kudurmasına ve daha şeytani oyunlar tezgahlamalarına sebep oldu. Bugün Irak ve Suriye'yi yangın yerine çeviren mezhep çatışmasını, Anadolu'ya taşımak için yoğun faaliyet içinde olan şer şebekeleri var. Son zamanlarda bile, defalarca çeşitli provokasyonlarla Alevi-Sünni çatışması çıkarmaya kalktılar. Ama muvaffak olamadılar. İşte Ankara'da, Fethullah Gülen hocaefendinin teklifiyle, Cem vakfı ve Hacıbektaşi Veli Kültür Eğitim Sağlik ve Araştırma Vakfı işbirliğiyle temelleri atılan bu kardeşlik projesi, daha ilk günden bu fitne ocaklarının tepkisini çekti. Milletin hayrına atılan her adımın karşısında yer almayı kendine düstur edinen marjinal gruplar bu projeye karşı her zamanki gibi sokaktaki yerlerini almakta gecikmediler. Projeye tepki gösterenlerin kimliklerine bakmak dahi, atılan bu adımın kimlerin tezgahına çomak soktuğunu ve bu sebeple ne kadar önemli ve ne kadar hayırlı bir adım olduğunu anlamaya yeter de artar bile.

Cami ve Cemevi'ni aynı avluda birleştirecek bu proje, yıllardır birbirine yabancı kalmış kardeşlerin tekrar kucaklaşmasına vesile olacak. Gözden ırak olan gönülden ırak olur demiş eskiler. Bu projeyle, gönüllerin arasına düşen bu ıraklık giderilecek ve sevgi bağları yeniden te'sis edilecek. Göz göze, gönül gönüle gelen insanımız, Alevisiyle, Sünnisiyle, yokmuş aslında birbirimizden farkımız diyecek. Aynı Allahın kulu, aynı peygamberin ümmeti olarak, aslında hepimiz ehli beyt aşığıyız, hepimiz  Hazreti Ali hayranıyız ve Yezidin zulmüyle hepimizin yüreği dağlandı.  Bu gün çocuklarına Yezid ismi koyan bir tek Sünni var mı bu topraklarda acaba, yok, gösteremezsiniz. Ama, binlerce Ali, Hasan, Hüseyin isimli Sünni var Anadolu'da.

Tanımıyoruz birbirimizi, hep önyargılarımızın esiri olmuşuz. İnsan bilmediğinin düşmanıymış. Birbirimizi tanımak, bilinmezliği gidermek gerek. Bi dönsek birbirimize, bi kucaklaşsak, hemen sıcaklığı hissedeceğiz, bedenimizde, kalbimizde, yüreğimizde. Korkmayalım, çekinmeyelim, gelin canlar bir olalım, birlik olalım. Kıralım tüm önyargılarımızı, vatanı bölmeye parçalamaya çalışan leş kargalarına fırsat vermeyelim. Gösterelim tüm aleme, bizi birleştiren bağların ne kadar sağlam olduğunu.

Zaman gazetesi yazarlarından Abdullah Aymaz bey, Pazar günkü yazısında İzmir-Buca cezaevinde başından geçen çok ibretlik bir hadiseden bahsediyor. Yazının o kısmını aynen paylaşmak istiyorum sizlerle;

'...Bir de 1968 Ramazan ayında bu cezaevinde vaaz etmiş ve teravih namazı kıldırmıştım. O zaman Salih Özcan Bey'in çıkardığı Hilâl dergilerinden çokça cezaevi mescidine getirip bırakmıştım. O dergilerde, Külliyattan alınmış Ehl-i Beyt ile ilgili çok güzel bölümler vardı. Onları okuyorduk... Tabii içeride bizimle kalan İzmir-Çiğli tarafından Alevî arkadaşlar da vardı. Zaman zaman bize kulak veriyorlardı. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin efendilerimizle ilgili kısımları okurken dikkatlerini çekmiş, bizim yanımıza geldiler, çok hayret ettiler!.. Yani onları bizim böyle candan sevdiğimizi bilmiyorlarmış... Birden hava değişti... Gerçekten can dost olduk. Sohbet-i cânânlar daha canlı ve güzel bir atmosfere büründü...'

Anlatılan bu hadise, söylemek istediğim şeylerin bir özeti olmuş adeta. Tam da bu sebeple; Uzunca bir zamandır, birbirine yabancı bırakılmış, belki de asırlarca ürkek bakışlarla birbirini süzmüş kardeşlerin, bir araya gelmelerini ve birbirlerini aracısız bir şekilde tanımalarını sağlayacak,  bu tür Cami-Cemevi  projelerinin çoğaltılması ve bir an önce hayata geçirilmesi asırlara damga vuracak bir hizmet olacaktır.


   
2013-09-09
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları