Mehmet Akif ŞAHİN
|
|||||||||||||||||||
Email: [email protected] |
|||||||||||||||||||
YAZARIN SAYFASI | |||||||||||||||||||
Benim adım insanların sırasına yazılsın... | |||||||||||||||||||
Her gün yepyeni bir düşüncenin kollarında uyanan zamanın bekçileriyiz. Gürültülü bir şarkının nakaratını alkış çalarak ıslıklarız. Biz içimizde çıkardığımız bireylerle savaşırız. Onlar bizimle savaşır.
Bizi yönetmek için birilerini seçeriz, ya da seçtiğimizi sanırız, onlar döner bize ihanet eder. Bizim en önde gidenlerimiz en son acılarımıza yetişenimizdir. İçimizde çıkan birileri bizi yönetmeye çalışır, biz neden hiçbir zaman onlara ulaşamayız. Zamanın son dilimine yaklaştığımızda yaşlı dünyanın kanatları saman yolunda çırpınır. Kıyamete ramak kala neler yaşanır? Biz ve bizi yönetenler nasıl büyütülür? Bizi idare edenler köyde çıkabilir, şehirde yetişmiş olabilirler, huyları mantıkları baktıkları yer ve bize biçtikleri zemin hep aynıdır. Bu kişiler sanki gökten nazil olan gerekçelere sahiptirler. Devlet denilen bir otoritenin çarkına girdikten sonra; suratları gülmez bir hal alır, homurtulu konuşmaları dolgun ve daha bir megalomani içeren tondadır. Bir kez seçilsinler veya atansınlar, bu maske yüzlerine anında giydirilir. Ansızın yönetmek için vazifelendirilmiş kişi ya da kişilikler olarak kendini görmeye başlamışlardır. Her türlü ceberrutu ve zorbalığı bize yapmayı meşru görürler. Milyonları istedikleri gibi sevk ve idare etmeye yeltenirler. Bu aşamadan sonra kitleler ister üzülsün ister bizar olsun, ister acı çeksin umursamazlar. Yönetmek güdüsü adına ne yapmak gerekiyorsa onu yaparlar, ne söylemek lazımsa onu seslendirirler. İdare etmenin onlarca belki daha fazla baş döndürücü zevki vardır, hepsini yaşamak hepsinde şevk alarak haz duymak adına yönetmeye devam ederler. Bazı zamanlar adeta bir tasa ve üzüntü belirtisi verir gibi bu işte bıktıklarını ima edercesine davranış sergiledikleri görülebilir. Lakin memleket hizmetinin verdiği vazifeye bağlılık, vatanseverlik, mili ve dini gerekçelerin kendilerini bırakmadığını yüzümüze haykırırlar veya kulağımıza fısıldarlar. İnsanları hummalı baharlar olarak tanımlarlar, en derin elemlerin içinde çekimser bir gülümseyişle anlatırlar. Bize atılan bu politik çalımı anlamak çok zor olur. Onlar yoluna devam ederler. Aslında hepsi bizim mahallenin çocuklarıdır. Hepside içimizde çıktıklarını söyleyerek övünürler. Bizleri idare etmek için okuduklarını söylerler. Bunun için kendilerini zor işlere verdiklerini dillendirirler. Kimisi bizden olduğunu söyleyen bir işadamı veya beraberinde bir resmi -sivil kuruluşun yöneticiliğini yapmış olabilir. Memur olarak atanmış bir kurulda ya da bir kurumda yöneticilik yapmış olabilir, serbest meslek sahibi doktor avukat eczacı ve öğretmen v.s olabilir. Yükselen siyasi trendin bir basamağına tutunarak seçim denilen bir vasıtayla işbaşına gelebilirler. Başka bir sivil kuruluşun temsilcisi ya da dernek cemaat veya tarikat gibi toplumsal dinamiğin işaret ettiği kişilikler de olabilir. Küçükten başlayarak adım adım tırmanırlar. Bir kere seçildiler mi, bir kurula atandılar mı veya bir masaya oturdular mı, olay bir noktaya gelmiştir. İdare edilen zümrelerden ayrılmışlardır. İşte o zaman o malum çehre o homurtulu ses tonu ve gülmeyen memleket sevdalısı sanılan karar ve kumanda eder gibi görünen eda onları bulur. Bu duruma gelen kişiler, içinden çıktıkları halkın karşısına dikilirler. Artık onlar ıslahatçıdırlar, terbiyecidirler, dizginleri ellerine almış kırbacı şaklatmaya başlayabilirler. Toplum onlar için bir yığın kendini bilmez sürüdür, onları gütmek gereklidir. Bu sadece politikacı olanların değil yönetici bürokratların tavrı da buna benzerdir. Medya kuruluşlarında benzer kast sistemi mevcuttur. Aydın geçinen birçok politik çevrelerin çıkar odaklarının otlaklarında beslenen kişilikler bu anlayışlarda uzak değildir. Edebiyat sanat camiasında bu durum farklı değildir. Klişeleşmiş sanatçı yazar ve şairlerin merhamet ettiği ölçüde kitlelerin arasında cesaret bulup çıkabilen yeteneklere nadir rastlanır. Ekonomik gurupların benzer yapılanmaları kulüpleşmiş zenginlerin manidar tutumları, idare edenlerin o somurtkan uçarı tavırlarıyla birleşince benzer yapılar oluşur, gelir dağılımına da yansımaya başlamıştır. Adına serbest piyasa denilen garip bir terennümle bestelenmiş bir şarkının ninnisini de eklerler. Toplumsal sivil kuruluşlar milli dini ideolojik legal veya illegal yapılanmaların benzer anlayışları mevcuttur. Toplumun hangi kesiminde bir örnek alırsanız alın böyle bir maya mevcuttur. Üniversiteler bilim merkezleri olarak bilinen ancak bu tür şebekeleşmiş ve odaklanmış toplumun ilkel yapılanmalarına benzer anlayışları mevcuttur. Dünyanın idare mekanizması da buna benzerdir. Bu tür bir mayanın ve kokunun içinde insan kalabilmek umudunu taşımak büyük bir hedeftir. İnsan büyük ihtiraslara kurban edilebilen bir canlı türüdür. '' Yeme veya savunma amacı dışında öldüren ve öldürdüğünü yemeyen tek varlık insandır, insan için sınırsız olan ihtiyaçlar değil ihtirastır''. Bu nümayişler yüksek bedelli öykülerin günahları gibi zor ödenen cezanın rüyasıdır. Uzun bir hayatın en önemli dinamiği bu seslerin içinde gizlenmiştir. Bu gün insanlık fırsatını kaçırmayan bir fırtınanın eşiğinde bulunmaktadır. Ruh ve bedenin kıyasıya yarıştığı bir dünya platformunda yaşamaktayız. Zayıf bir iradeyle şekillenen eyyamcılara karşı meydanların ruhunda uğuldayan özgürlük nidalarına kulak verme zamanıdır. Köşelerine çekilmiş küskünlüğün, sinmişliğin ve umutsuzluğun uykusunda uyanma vaktidir. İnsan olmaya çağrı yapan aynı hizada yaşamak umudunu hedefleyenlerin sesiyle oluşan insanlık çığlığıdır. Mevcudu korumak, bir adım ileriye atabilmek, çıtayı bir basamak daha yükseltebilmek adına hayatın içindeki kurulan engebeli yarışın birer seyircisiyiz. İnsanların modern çağın eşiğindeki siyasi renklerin yükselen burcunda yer almak adına şekillenen içgüdüsel ihtiras fırtınalarıyla savrulmalarına yerçekimsiz bir bakışımız söz konusudur. İnsan eksenli düşünce dinamikleriyle şekillenen kardeşlik demokrasi ve hukuk anlayışı için her gün beş dakika aynı hizada yürüyelim. Adımız idare eden ve idare edilenlerin değil, insanların hizasına yazılsın. DR. MEHMET AKİF ŞAHİN |
|||||||||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||||||||
2013-09-18 | |||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||||