İster gelişmiş bir ülke olsun, ister gelişmemiş bir ülke. Beklenmedik bir anda kaos yaşayabilir. Hatta tümden yok olan ülkeler olduğu gibi yaşayışlarını akla uygun bir biçimde düzene koyanlar bile var. Devleti yöneten kim olursa olsun bence bundan ders almalı ve ulususun tüm bireyleri ülkenin yönetimiyle çok yakından ilgilenmeli.

Dünyada var olan ülkelerin ekonomisi zayıf ya da güçlü olabilir. Bunun nedeni yalnızca iktidarda bulunan yöneticilerin yetersiz olması mı? Ülkeyi yöneten liderlerin iyi ya da kötü olması hatta zalim olması için söylenecek en güzel söz şu: Lider halkın aynasıdır. Diğer bir deyişle onların ruh güzelliğidir. Ruh güzelse yüz de güzeldir. Ruhun ışığı yüze yansıyor da ondan.  

Ülkenin sınırları içinde yaşayan halk nasılsa lider de onun kopyasıdır bence. Ruh ve güzellik olmak üzere iki temel kavram karşımıza çıkıyor. Görüldüğü gibi iki kavram iç içedir ve birbirini tamamlıyor. Güzel şeyler düşünen iyi işler yapar.  

Geçmişte yaşamış bir çok kahraman yetiştiğini biliyoruz. Onların kahramanlıkları üstüne yazılmış destanlar bile var. Kahraman olarak nitelenen insanların kültü ve kültürü karşısında bireyler her rüzgara eğilen bir insandan ibarettir. Bir ülkede yaşayan bireyler yetişen bir sanatçı ya da filozof tarafından biçimlendirilmezse sona gelinceye dek biçimsiz ve hareketsiz kalabilir. Sanatçı ,filozof, kahraman ya da büyük adam insana istediği biçimi verebilir. Aristo, Muhammed, Cengiz Han, Martin Luther, Bismark, Mevlana, Hacı Bektaş Veli, Sezar gibi.  

Kısaca, halkın ve hatta insanlığın tarihini yapanlar liderlerdir. Liderlerin içinde uyuyan bir dev uyanınca, mucizeler yaratabiliyor.  

Aşağıda okuyacağınız öyküden alabileceğimiz çok önemli dersler var.    

"Bir filozof, bir medresenin yanından geçiyordu. İçeride Kur'an okuyanlardan birinin şu ayeti okuduğunu duydu.  

"Eğer suyumuz derine gider de akmaz olursa, size tatlı suyu kim getirir?" (Mülk Suresi, 3O)  

Filozof aklınca bu ayeti beğenmedi ve:  

"Ne var! Biz de kazma ile kazar, suyu, yerin altından yerin üstüne çıkarırız," dedi.  

Gece yatıp uyuduğunda, rüyasında aslan gibi yiğit gördü. O yiğit bir tokat atıp filozofun iki gözünü de kör etti ve şöyle dedi:  

"Ey düşüncesiz adam! Eğer sözünde doğru isen, gözünün kaynağından kazma ile bir ışık ve bir nur çıkar da gör bakalım!"  

Sabah olmuştu. Filozof sıçradı kalktı. Onun iki gözü de kör olmuştu. Görüş nuru, o iki gözden de uzaklaşmıştı.  

Eğer ağlayıp sızlasaydı, tövbe etseydi, kaybolup giden gözlerinin nuru, Allah'ın lütfu ile geri gelirdi.  

Fakat tövbe etmek de elde değildir. Tövbe zevki her sarhoşa meze olamaz.  

Yaptığı işlerin uğursuzluğu ve inkarının şomluğu, gönüle giden tövbe yolunu kapatmıştı.  

Onun gönlü katılıkta taşa dönmüştü. Tövbe, oraya ekin ekmek için o taşı nasıl yarabilirdi?  

Şuayb Peygamber gibi biri nerede ki, dua etsin de dağı ekin ekilecek hale getirsin?"  

.......  

Sevgili okuyucularım: "Her gönüle secde için izin yok. Çünkü rahmet ücreti her çalışanın nasibi değildir.  

Aklını başına al da; "Tövbe ederim, Allah'ın lütuf ve keremine sığınırım." düşüncesine kapılarak nefsin isteklerine uyma, günah işleme.  

Tövbe için bir parlaklık, yani bir iç yanışı, bir pişmanlık gerek. Tövbeye bir şimşek, bir bulut yani ah etmek, nedamet, göz yaşları dökmek şart.  

Bir meyvenin yetişmesi için hararet ve su gerekir. Tövbenin kabulü için de, bulut ve şimşek; yani gözyaşı, iç yanışı ister." (Mevlana, Mesnevi Seçme Öyküler, Selim Gündüzalp, s.77)  

Yukarıda halkın ve hatta insanlığın tarihini yapanlar liderlerdir. Liderlerin içinde uyuyan bir dev uyanınca, mucizeler yaratabiliyor, demiştim.  

Başka bir görüş de şöyle: Allah insanı en güzel biçimde yaratmış. En güzel biçimde yaratılan insanın ruhen gelişmesi amaç değil mi? Ruh gelişmezse ne olur? Hayatın acılarıyla karşılaşır insan. Oysa her insanın içinde uyuyan bir dev var. Bu dev uyanırsa mucize yaratılabilir. Bir kadını elektriğin mucidi Edison'a:  

"Elektrik nedir? diye sormuş.  

Edison da şöyle cevap vermiş:  

"Elektrik büyük bir güçtür, onu kullan."  

Elektrik bir güçtür. İnsanın içinde uyuyan dev de öyle değil mi? Öyleyse mucize yaratabilmek için görkemli güçten yararlanmak gerekir. Eğer insan ruhunu karartarak ömrünü tamamlarsa, içinde uyuyan dev hiçbir işe yaramaz.  

Atatürk diyor ki; "Türk milletinin geleceği, bugünkü çocuklarının doğru görüşü ve yorulmak bilmeyen çalışma azmi ile büyük ve parlak olacaktır."