Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 26 Eylül 2013
Mustafa EROL
Mustafa EROL kimdir?
Artvin’in Yusufeli ilçesinde 21.03.1965 tarihinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimimi Akyazı, Sakarya’da tamamladı. Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Fizik Bölümü’nden 1986 yılında mezun oldu. Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile İngiltere Lancaster Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora eğitimini Yoğun Madde Fiziği üzerine yaptı. Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi’nde 1993 yılında yardımcı doçent, 1995 yılında doçent oldu ve 2001 yılından bu yana profesör olarak çalışmaktadır. Bugüne kadar yaklaşık 70 bilimsel makale ve 3 adet kitap katkısı yayınlamıştır. Ulusal ve Uluslararası kongre ve sempozyumlarda yaklaşık 65 bildiri sunmuştur. Son yıllarda özellikle “Bilinç” ve “Kuantum Fiziği” ilişkisi üzerine çalışmalar yapmaktadır. Türk Fizik Derneği İzmir Şubesi ’nin 2004 yılından beri başkanlığını yürütmektedir. 2009 yılından beri Beşiktaş kongre üyesidir. Web: http://kisi.deu.edu.tr/mustafa.erol https://twitter.com/profmustafaerol
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Suriye Çıkmazı...
Yaklaşık 3 yıldır öncelikle Arap Dünyası'nı daha sonra içinde bulunduğumuz coğrafyayı ve hatta tüm dünya gündemini meşgul eden en önemli gelişmelerden biri hiç şüphe yok ki 2010 yılında başlayan ‘Arap Baharı' hareketidir. Hareketin başlangıcı hatırlanacağı gibi Tunus'ta Muhammed Buazizi adlı bir gencin ‘iş, adalet, şeffaflık, daha fazla özgürlük ve demokrasi' gibi taleplerle 18 Aralık 2010 tarihinde ‘kendini yakması' ile ateşlenmişti.

Bu olayın ardından önce Tunus daha sonra Mısır, Libya, Bahreyn, Cezayir, Ürdün ve Yemen'de çok büyük çapta, ilaveten Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan, Fas ve Moritanya' da daha küçük çaplı ‘halk hareketleri' başlamıştır. Halk hareketleri protestolar, mitingler, silahlı çatışmalar ve nihayet iç savaşlar şeklinde devam etmiştir/etmektedir. Bazı ülkelerde iktidarlar halk hareketlerini bastırmış ancak başta Tunus olmak üzere, Libya, Mısır ve Yemen'de iktidardaki liderlerin alaşağı edilmesine kadar olaylar devam etmiştir. Tüm bu olaylar esnasında milyonlarca kişi evlerini terk etmek zorunda kalmış, milyonlarca kişi yaralanmış ve ne yazık ki yüz binlerce can kaybı meydana gelmiştir.
Suriye meselesi elbette ki ‘Arap Baharı' hareketinin bir parçası olarak patlak vermiştir. Ancak ülkemizle komşu olması nedeniyle Suriye meselesi Türkiye açısından ilaveten birçok karmaşayı ve parametreyi bünyesinde barındırmaktadır ve ona göre değerlendirilmesi gerekir.

Şahsen dış politika uzmanı, siyasi analist ya da siyasetçi değilim. Bu konuya dışarıdan bir gözlemci, ülkesini çok seven bir fizikçi akademisyen ve halktan biri olarak yaklaşmak ve fikirlerimi paylaşmak istiyorum.

Öncelikle ‘Arap Baharı' hareketi ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin gibi uluslararası aktörlerin bile boyunu çoktan aşmıştır. Hareketin başlangıcındaki ‘daha fazla demokrasi ve özgürlük' talebi elbette ki çağdaş dünyada mutlaka desteklenmesi gereken bir taleptir. Ancak fiiliyatta durumun öyle olmadığı özellikle ‘Mısır' örneğinden çok net olarak ortaya çıkmıştır. Daha fazla özgürlük talebiyle iktidara gelenlerin tam bir ‘dikta' rejimine doğru çok hızlı bir şekilde kayabildiği görülmüştür. Dolayısıyla var olan dengelerin iktidarların ‘alaşağı' edilmesiyle bozulması son derece tehlikeli ve sonu asla öngörülemeyecek çok daha büyük problemlerin doğmasına neden olabilmektedir. Bu gerçek bizzat yaşayarak öğrenilmiştir. Dolayısıyla Suriye'de iktidarın devrilmesi büyük bir olasılıkla çok daha büyük bir ‘kaotik ortam'ın meydana gelmesine neden olacaktır. İktidara gelmesi muhtemel ‘rejim karşıtları' nın nasıl bir hedefin peşinde olduğunun bilinmesi ve daha sonra bu grupların kontrol altında tutulması çok daha zor olacaktır.

İkinci ve bana göre çok daha önemli olan mesele Suriye'nin sınır komşumuz olması gerçeğidir. Geçmiş tecrübelerden çok iyi bilinen bir durum var; Komşularımızla didişmek, çatışmak, onların içişlerine müdahale etmek hatta muhalif grupları açıkça desteklemek sadece on yıllar boyunca sürecek düşmanlıkların tohumlarını toprağa atacaktır, başka hiçbir faydası olmayacaktır. Dolayısıyla izlenmesi gereken politika hiç şüphe yok ki ‘Komşularımızla Sıfır Sorun' politikasıdır. Aksi halde başımızdaki ‘PKK' gibi sorunlar hiç bir zaman bitmeyecek, hatta ne yazık ki ‘yeni sorunlar' var edilecektir. Yıllardır iktidarlarımızın yaptığı somut ‘PKK Kamp Tespitleri'nin Suriyeli yetkililerce ‘resmen görmezden gelinmesine' geçmişte yapılan bu türden hatalar sebep olmuş olabilir mi acaba?

Başbakanımız geçmişte ne demişti? Arapça olarak ‘Men Dakka Dukka', yani dilimizdeki karşılığı ‘Eden Bulur.' Aslında başbakanımız çok doğru söylemişti, bir de bu ilke fiilen uygulayabilinse sanırım o zaman komşu ülkelerle var olan sorunlarımız çok büyük ölçüde ortadan kalkacaktır.

Yapılması gereken iş artık ‘savaş ve müdahale çığırtkanlığına' derhal son verilmesi ve bir ‘Uluslararası Uzlaşma Komisyonu'nun kurularak hem ‘Suriye iktidarı' hem de ‘Rejim Karşıtları' ve muhalif hareketi destekleyen ‘Ülkeler/Güçler' ile müzakereler yoluyla ortak bir uzlaşma noktasının bulunması ve sorunun bu şekilde çözümlenmeye çalışılmasıdır. Aksi yönde yapılacak tüm müdahaleler ne yazık ki sadece problemin büyümesine ve daha da içinden çıkılmaz ‘kaotik' bir hal almasına neden olacaktır.

Prof. Dr. Mustafa EROL



   
2013-09-23
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları
- Bilinç Yönetimi, Farkındalık ve Mutluluk...
- Futbol, Siyaset ve Toplumsal Kamplaşma...
- Dindar Nesiller Yetişiyor...
- Eğitim Sistemi Sorunu...
- Mevsimlerden Sonbahar...
- Memleketim Benim...
- Seçim Sistemi Sorunu ve Çözüm Önerisi
- Ülkemizde Üniversite Problemi...
- Özgür Gazetecilik...
- Mutlu Bir Yaşamın İpuçları...
- Makinalıya Evet, Kimyasal Silaha Hayır!
- İnsanlık Nereye Gidiyor?
- Yaşamınızın Genel Olarak Değerlendirilmesi
- Yalnızlık ve Tek Tip İnsan Sürüsü...