Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 28 Eylül 2013
Mustafa KILIÇ
Mustafa KILIÇ kimdir?
GAZETECİ-YAZAR
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
'Okullara girmek değil bitirmek zor olmalı'
Yeni eğitim-öğretim yılı başladı. Her yıl olduğu gibi bu yılda çocuklar yeni bir sürprizle karşılaştı. Ortaokullarda (6,7,8) SBS kaldırıldı müjdesiyle sevinen çocukların bir süre sonra  SBS'nin yerine yılda 12, toplamda 36 sınavın geldiğini duyunca sevinçleri kursaklarında kaldı. Yeni sınav sistemiyle başlayan bu stres dolu yıllarda aileler ne yapmalı? Çocuklarımızı nasıl daha iyi motive etmeliyiz? Bu sınav yağmurundan çocuklarımızı en az hasarla nasıl kurtarabiliriz?

Bu soruları Psikoterapist Dr. Hasan Kendirci'ye sorduk. Kendirci, sınav yağmurunda çocuklarımızı korumanın yollarını Gazeteci Mustafa Kılıç'a anlattı. Kendirci  'Okullara girmek değil bitirmek zor olmalıdır' dedi.
 

Pedagoji gibi eğitimin en önemli ayaklarından birisi de ölçme değerlendirme. Yani eşit koşullarda, objektif değerlendirme. Oysa böylesi çok katılımlı sınavlarda bu mümkün değil. Ne okul notlarında adalet olacak ne de aynı müfredat programının uygulanışında ve değerlendirmesinde. Yani ölçme terazisi ne kadar doğru olsa da tartılan ürünler aynı ürün olmayacak gibi siz bu konuda neler söylemek istersiniz?

Türkiye'de eğitim konusu hala yap-boz döneminde. Kurumsallaşmış, oturmuş bir yapıya sahip değiliz. 90 yılda aldığımız mesafe ortada. Bazen daha iyisini yapmak isterken mesele daha da içinden çıkılamaz bir hale gelebiliyor. Nispeten işleyen bir sistemde bozulmuş hale gelebiliyor. Şu an içinde bulunduğumuz durum da bu. Oysa çok ta yeniden keşfedilmesi gereken bir durum yok.  Gelişmiş ülkelerdeki sistemler örnek alınabilirdi. Şu an 500.000'in üzerinde İlköğretim mezunu öğrenci kendine uygun bir lise arıyor ve liselerin sırf tabelaları değiştiği için onca aile sıkıntı çekiyor. Özel okullar bir çözüm gibi görünse de yüksek eğitim giderleri, ailelerin önünde ciddi bir engel teşkil ediyor. Eğer bir sistem getiriyorsanız, mevcut talepleri karşılayabilecek, herkes için eşit, ulaşılır opsiyonlarda oluşturmak zorundasınız. Böyle bir düzenlemenin mutlaka taraflarla (eğitimciler, veliler hatta öğrenci dernekleri) tartışılıp bir ortak fikre varılması gerekiyordu. Öyle 'biz en iyisini düşünürüz zaten, biz yaptık oldu' şeklinde bir yaklaşımla bu sorunları çözmeniz çok zor olur. Ancak işleyen sağlıklı bir sistem kurarsanız daha sonra bu sistemin nasıl  daha adil hale getirilebileceğini tartışabilirsiniz.

 
İNSANLAR NE SİSTEME, NE EĞİTİMİN KALİTESİNİN ADİL OLDUĞUNA İNANIYORLAR

On yılda 6 kez değişen bir sınav sisteminin çocuklar üzerindeki etkisi nasıl olur?
Evet, sınav sistemi 10 yılda 6 kez değişti. Bu durum düzenleyici kurumun iyi bir hazırlık yapmadığını ve kafasının karışık olduğunu gösteriyor. Neyi temel aldıkları, neyi murat ettikleri de çok belli değil. Ortalıkta bir bilimsel araştırma yok, hangi ihtiyacı karşılamak üzere bu düzenlemeleri yaptıkları belli değil. Bu durumun hem çocuklar hem de aileler üzerindeki etkisi kesinlikle olumsuz. Çocuklar nasıl bir metodoloji ile çalışacaklarını bilmiyorlar. Aileler çocuklarının haksızlıklara uğradığını düşünüyor ve feryat ediyorlar. Eğitim sorunları toplumun en büyük yaralarından biri. İnsanlar ne sisteme, ne eğitimin kalitesine ne de adil olunduğuna inanıyorlar.


Çocukları adeta bir kobay olarak kullanmalarını nasıl karşılıyorsunuz?

Çocuklar bir çeşit kobay mı? Kobaylık daha çok tıbbi deneyler hakkında kullanılan bir terimdir. Ama sosyal anlamda benzer bir deneyselliğin yaşandığını söyleye biliriz. 6,7 ve 8. sınıflarda toplam 36 sınava maruz bırakılan bir öğrenciyi bekleyen tehlike aşırı stresten ziyade motivasyon kaybı olabilir. Sınavlar heyecanını ve anlamını yitirebilir. Tek sınavın da gereğinden çok sayıda sınavında kendine özgü riskleri mevcut. Sanırım bu toplumsal deneyler epey bir hırpalayacak daha hem aileleri hem de öğrencileri.

Bir uzman olarak nasıl bir sistem önerirsiniz, çocuklar bu ‘sınav yağmuruyla' çocukluklarını yaşama imkânını bulabilirler mi?
 
Bütün bunlara karşı yeni keşiflere çok da gerek olmadığını düşünüyorum. Eğitim ve Sağlık hizmetleri demokratik bir rejimde, sosyal  devletin en temel görevlerindendir. Bu ödediğimiz vergilerin karşılığında anamızın ak sütü gibi helal olması gereken bir hizmettir. Her iki alanda, yaygın olarak tamamen ücretsiz, eşit, kaliteli ve herkes tarafından kolay ulaşılabilir nitelikte olmalıdır. Bunları sağlayamayan bir devletin vergi ahlakı beklemesini de anlamakta zorluk çekiyorum. Özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde ve diğer gelişmiş ülkelerde bu sistem tıkır tıkır çalışır. Bu hizmetler bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin önemli göstergelerindendir. Yoksa ihracatımız şu kadar arttı, kişi başına düşen milli gelir şu kadar oldu demek bir şey ifade etmez.  Kamuoyu, aileler çocuklarının en iyi eğitimi eşit bir şekilde almasını isterler. Bu da devletin görevidir. Eşit hizmet yerine ‘sınav yağmurları' pekte doğru ve sağlıklı bir karar değildir. Bu çocukların çocukluklarını yaşamasını da engelleyecektir.


OKUL PUANLARI İŞİ ADİL OLMAKTAN ÇIKARIYOR

Bu yıldan itibaren uygulanacak olan 36 sınavlı sistemde aileler neler yapmalı ve bu ‘sınav yağmuruna' karşı çocuklarını nasıl yönlendirmeliler?

Merkezi sınavlar aslında adaletin tecelli etmesinin temel unsurlarından biri. Asıl okul puanları işi adil olmaktan çıkarıyor. Çünkü herkes biliyor ki, bazı okullar bol keseden not dağıtıp daha yarışın başında kendi mezunlarına haksız kazanç sağlıyor (ki ben bunun da bir çeşit haram olduğu düşüncesindeyim). Bu toplumsal barışı da bozan bir şey. Merkezi sınavlarda alınan puanlar esas olmalı. Elbette her sınavın kendine özgü bir heyecanı vardır, olmalıdır da. Bu bir sorun olarak algılanmamalı, Çocuklarımız heyecanlarını yönetmeyi ve stresle başa çıkabilmeyi öğrenmeliler.  Evet, çocuklar elbette sınav stresini kaldırabilirler. Yeter ki adil bir sistem olsun. O çocuk ve aile emeklerinin heba olmayacağını bilsinler. Hayatın her alanında zorluklarla karşılaşırız ve içinde bulunduğumuz durumun stresini yaşarız. Bu stres aşırı olmadığı sürece bizi motive eder.

Yetkililere bu konuda neler söylemek istersiniz?

Yetkililerin deneylerden vazgeçerek gelişmiş ülkelerdeki eğitim sistemlerini gözden geçirmelerini ve ülkemize, kültürümüze, ihtiyaçlarımıza uygun düzenlemeler yapmalarını öneririm. Özet olarak, sınavlar merkezi sistemle ama daha az sayıda yapılmalı. Ailelerin ve öğrencilerin tercih imkânları artırılmalı. En önemlisi herkes için eşit, parasız, kaliteli ve kolay ulaşılabilir eğitim olanakları sağlanmalı. Orta ve uzan vadede okullara giriş sınavlarının tamamen kaldırılması hedeflenmelidir. O okullara girmek değil de bitirmek zor olmalıdır. İsteyen herkes istediği bir dalda eğitim yapabilmeli veya akademik lisans derecelerine ulaşabilmelidir. Bu istekler ütopya gibi görünse de Dünya'da örnekleri mevcuttur.



   
2013-09-24
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları