Mustafa EROL
|
|||||||||||||
![]() Artvin’in Yusufeli ilçesinde 21.03.1965 tarihinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimimi Akyazı, Sakarya’da tamamladı. Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Fizik Bölümü’nden 1986 yılında mezun oldu. Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile İngiltere Lancaster Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora eğitimini Yoğun Madde Fiziği üzerine yaptı. Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi’nde 1993 yılında yardımcı doçent, 1995 yılında doçent oldu ve 2001 yılından bu yana profesör olarak çalışmaktadır. Bugüne kadar yaklaşık 70 bilimsel makale ve 3 adet kitap katkısı yayınlamıştır. Ulusal ve Uluslararası kongre ve sempozyumlarda yaklaşık 65 bildiri sunmuştur. Son yıllarda özellikle “Bilinç” ve “Kuantum Fiziği” ilişkisi üzerine çalışmalar yapmaktadır. Türk Fizik Derneği İzmir Şubesi ’nin 2004 yılından beri başkanlığını yürütmektedir. 2009 yılından beri Beşiktaş kongre üyesidir. Web: http://kisi.deu.edu.tr/mustafa.erol https://twitter.com/profmustafaerol Email: [email protected] |
|||||||||||||
YAZARIN SAYFASI | |||||||||||||
Bilimsel Açıdan Özgür İrade ve Kader | |||||||||||||
![]() Bu yazımda ‘özgür irade ve kader' konusunu en sade şekilde ve en kısa şekilde yorumlamaya çalışacağım. Öncelikle özgür irade konusunu ele alalım. İrade her bireyin kendi bilincinin var ettiği bir kavramdır ve önüne çıkan herhangi bir konuda karar verebilme yetisidir. İradenin özgür olması konusu ise bireyin hiçbir etki ve sınırlama altında kalmadan karar verebilmesi meselesidir. Bu noktada aslında insan iradesini sınırlayan bazı kavramların var olduğunu söylemek gerekiyor. Bunlardan ilki insanın embriyo döneminden itibaren dışarıdan duyu organlarıyla içeriden de sinirler aracılığıyla aldığı ‘tüm veriler' dir. Daha açık ifade edilirse, insan ancak ve ancak gördükleri, dokundukları, kokladıkları, tattıkları ve duydukları üzerinden iradesini kullanabilir. Bilincine ‘veri' olarak ulaşmayan ‘hiçbir şeyi' insan bilinci yoktan var edemez. Ancak burada şunun altını çizmek gerekir; insan bilinci elindeki tüm bilgileri veya verileri kullanarak verileri birbiriyle ilişkilendirebilir, yorumlayabilir ve yeni çıkarımlar yapabilir. O halde insanın ‘özgür iradesi' bir kere bilince ulaşan verilerle sınırlı olmaktadır. Bu sınırlılığa yaşanan sosyal çevrenin ve kültüründe etkileri mutlaka dahil edilebilir. Özgür iradeyi sınırlayan bir başka konu da insanın kendi ‘yaşamsal ihtiyaçları' dır. İnsan ihtiyaçları olduğu sürece tam özgür zaten olamaz. Zira örneğin aç bir insanın özgürce düşünebilmesi mümkün değildir, öncelikli olarak yemeğe ulaşma düşüncesi vardır ve bu durum onun bütün tercihlerini ve kararlarını etkileyecektir. Kader ya da yazgı konusuna gelince; Kader, insanın doğduğu andan itibaren tüm yaşantılarını içeren kavramdır. Malum bu konunun çok derin teolojik ve felsefi tartışmaları yüzlerce yıldır yapılmaktadır. Konuya biraz daha ‘bilimsel açıdan' yaklaşılırsa şöyle bir manzara ortaya çıkmaktadır; Aslında insan kaderini/yazgısını belirleyen 3 temel mekanizma vardır. Bunlar 1-İnsanın kendi iradesi ve kararları (teolojik açıdan cüzi irade)) 2- Etkileşim halinde olduğu diğer canlıların/insanların iradesi ve kararları 3-Doğa yasaları (teolojik açıdan külli irade) Bu üç mekanizma insan kaderinin temellerini oluşturmaktadır. Öncelikle ve en başta insanın kaderini kendi iradesi ve kararları etkilemektedir. Aldığımız her karar, her tercih ediş, her davranışımız bizim kaderimizin şekillenmesine çok ciddi bir katkı vermektedir. Dolayısıyla ‘insanın kaderi aslında kendi ellerindedir' ifadesi bu anlamda çok ciddi bir gerçeklik payı taşımaktadır. Tabii burada alınan her kararın gerçekleşmesi için mutlaka hareket etmek gerektiğini, çabalamak gerektiğini ve çalışmak gerektiğini söylemeye bile sanırım gerek yoktur. İnsan kaderini belirleyen bir diğer önemli ama ikincil mekanizma o kişinin etkileşim halinde bulunduğu diğer canlılar/insanlardır. Burada işte aile, çevre, kültür gibi faktörler işin içine giriyor. Bizim aldığımız her karar, her tercih ediş neticede bizim dışımızdaki çevreyle etkileşime girecek ve böylece sonuç ortaya çıkacaktır. Örneğin üniversite sınavında ‘A' bölümüne girmeye karar verdiniz. Bunu başarabilmeniz aslında ciddi anlamda diğer katılımcıların da performansına bağlıdır gibi. İnsan kaderini mutlak anlamda belirleyen bir diğer çok önemli konuda ‘doğa yasaları' dır. Tüm alınan kararlar, tercihler, çabalarımız, başkalarıyla etkileşimler vs her şey aslında doğa yasalarının mutlak kontrolünde gerçekleşir. Hiçbir karar, tercih veya eylem doğa yasalarının sınırlarının ötesine gidemez. Dolayısıyla doğa yasaları insan kaderini belirleyen çok önemli bir mekanizmadır. Örneğin ‘ben zıplayarak bir binanın beşinci katına çıkacağım' diyemem gibi. Çok basit gibi görünen ancak bizi kesin bir şekilde sınırlandıran ve geleceğimizi şekillendiren kavramdır doğa yasaları. Sonuç olarak, her insan öncelikle kendi tercih, karar ve çalışmaları daha sonra etkileşim halinde olduğu diğer insanların tercihleri, kararları ve çalışmaları ve en sonunda da doğa yasalarının şekillendirdiği bir kader çizgisine sahiptir. Prof. Dr. Mustafa EROL https://twitter/profmustafaerol |
|||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||
2013-09-30 | |||||||||||||
|
|||||||||||||