Tamer KARAHAN
|
|||
![]() Tamer KARAHAN Kimdir ? 1976 İstanbul-Kadıköy doğumluyum …Öğretim hayatımın ilk adımlarını İstanbul Kartalda Üniversiteyi ise İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde tamamladım … Bir çok yerel gazetede köşe yazarlığı yaptım ve denemelerimi şiirlerimi buralarda değerli dostlarımla paylaştım …. Yazmaya şiirle başladım yine bunun yanında deneme, sosyal ve toplumsal hayatımız üzerine yazılar yayınladım. Şiirlerimde esas unsur olarak aşk'da mâsumiyet, sâfiyet, iffet, edep, sabır, vefâ, sadakat, samimiyet ve saygıyı ön planda tuttum her zaman …. Tüm yaşamımı Türk Şiiri’ne adamak tek idealim… Basılı eserlerim ; Aşk-ı Efsun Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Cemre | |||
![]() Bir buz dağı gibi, üstüme kapanan seccade. Üstüme örtülen son bez, hasretin mi? Salgın mı var ki? Tüm bedenim titriyor, ismini duyunca... Sanki gökyüzü, üstüme düşüyor. Gözbebeklerimde bir anı ve kelimeler dilimde... Avuç açmışım, şadırvan başında. Sanki yüzüme vuruyorum, her sensiz geçen günü... Ver emrini artık..! Ne ise cezam, Dudaklarından dökülecek iki kelimeye, hazırım ... Biliyorum sen bir ilahesin, masmavi baştan başa... Kadınlığına ait ne varsa, Ateşte eritilmiş bir poşetin, damlaları gibi. Tutkunu, arzunu dök yüreğime... İn artık çıktığın arştan, seni tatmam için .... Kırdım, tüm tapınak kapılarını. Un ufak ettim tüm kutsal düşleri ... Seni bana karşı, kışkırtabilecek her şeyi yapıyorum. Bu fahişe dolu şehrin, sokaklarında ... Senin kokunu hisseden her kadın, uzaklaştı benden. Kıyamete kadar sürecek bu laneti, üstlenmemek için ... Hiç bir şey, artık bana anlamlı gelmiyor. Azcık ışık görsem, kendimi karanlığa atıyordum. Aslında hiç olmaya Bir dünya yarattım kendime ve bir kadın ...!. Tenindeki ateşin dayanılmazlığını hissetmek adına. Yeryüzündeki tüm kadınları öldürebilirim. Sen bana ayın en uç noktasından, Gözlerini aralamış gibi bakarken, Ben de İstanbul'un tüm fahişelerine , Senin resmini çizdirdim... Sesin hala kulaklarımda, bir jilet gibi keskin... Kim olduğunu merak etmiyorum. Sen İstanbul da, sen Afrika'da yaşıyorsun, belki. Ama zincirlerim senin elinde, kurtulamıyorum .... Rüzgarın , hafifçe kabarttığı göğüslerin. Gözlerime değdikçe, benim katilim, Olduğunu düşünemedim ... Mekan ve zaman kavgam , Her gece aynı yerde başlıyor .... Yalnızlığıma şahit, onlarca gecem var . Sen bir düştün ... Ve sen her gece öldüğümü düşünüp, Odama kadar geliyorsun . Ve sen, Adem ile Havva'nın yasak meyveye olan açlıklarının, Sebebini biliyorsun. Ve sevgili sen, dokunursan bana çirkin bir tırtılın, Kozasından çıkacak bir kelebeğe, dönüşürüm ben.. Senden her akşam gittiğimde. İçimdeki şehveti avuçlarının arasına alıp nefesinle, Isıtacakmışsın gibi titremeye başlıyorum . Her gece sen düştükçe aklıma, Beyaz bir afyon mermerinin içinden çıkan bir Afrodit gibi, Yavaşça çakıl taşları ,odaya savruluyor. Çıplak bir tanrıçaya dönüşüyorsun . Süleyman'ın saray bahçesinde, yerini bulmuş Bir heykel gibi, Gözlerimin önünde duruyorsun . Sen, mahreminin kapılarını ,bana açıyorsun . Ne kadar asil bir şeymişsin... Yalnızlık, ne sefildir, Bir kadının yanında , cılız bir gölge gibi kalmak ...!!!! Kalabalığın içinde , yalnız kalmış bir kadının, Tanıyamayacak kadar yalnız, Kalmış olmalıydım , bilmiyorum . Her gece seni öperken, Kan kaybından , son dakikada ölmem için, Sırtımda tırnak izleri bırakıyordun . Kasık aranı açarak ,omuzlarımın üstünde yükselen ateşini, Ciğerlerime kadar yangın gibi yayarken, Baştan çıkartıcı sesin, Son kez, gözlerimi kapatmama , sebep olacaktı , sevgili... Hayatı yakalamak için, Hangi kulvarda koşmak zorunda, Olduğunu anlayabiliyordum . Kulaklarımda yankılanan sesin , alfabede dışlanmış. Bir piç gibi kendisini, hayatın ortasında ayakta kalmak için, Güçlüklerle yaşatmış , titrek bir enstrüman gibiydi . Her sevişmenin sonunda, Bir cemre düşmesi için, Sevdiği bir kelimeye dokunuyordu. Dilin, son kez geceye... V e elimdeki son kalem . Yeryüzündeki tüm bakirelerin kanına, Bulaştırdığım zehir'i içiyorum... Bir gün ben ölürsem ve sevgili, sen mezarıma gelirsen... Senin varlığınla,huzur bulacağım ben.... Ve yine aynı düşleri kuruyor olacak, seni emanet ettiğim ruhum... Üzerindeki ve yatağındaki tüm kumaşları, Çıkartacağım bedenine değen .... Yer yüzünde kalmışlığın buz mevsiminde, Ben senin saçlarını avuçlayıp, Yeniden sevişeceğiz, hem de kaçacak tek adımlık bir yer, Olmamasına rağmen ..... Haydi şimdi gel de bul..! Bulabilirsen beni, mezarımda.... Kasıklarının arasında vuslat, zamanla harman oluyor... Göğüs uçların , sokak lambasının odamıza düşen ışığında , Bir pırlanta gibi gözlerime, düşüyor ... Ve son kez son gecemde sen kokan mürekkebimle , tenini karaladım durdum. Sonsuz düşlerimin ev sahibi kadın..! Seni,hokkama doldurdum , Ne kadar yer kaplarsan, kapla yüreğimde .... Son kez hoş geldin...! Kanserli düşlerime . . .!!! |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2013-10-18 | |||
|
|||