Ahmet AY
|
|||||||||||||
Ahmet AY kimdir? Email: [email protected] |
|||||||||||||
YAZARIN SAYFASI | |||||||||||||
Konvansiyonel Yasaklar Yasak | |||||||||||||
KONVANSİYONEL YASAKLAR YASAK
Kabul edelim ki 60 yıllık çok partili siyasi hayatta Türkiye'de demokrasi, özgürlükler, siyaset, insan hakları, adalet gibi alanlarda hükümetlerin gerisinde kalmak görülmüş bir şey değildi. Siyasete sürekli patinaj yaptırmaya 'görevli' analist ve yazarlar bu konformist anlayışla siyasi, sosyal ve politik değerlendirmelerde bulunuyorlardı. Türkiye siyasetinin geçmişine baktığımızda hangi parti iktidara gelirse gelsin derin devletin yazılı olmayan ilkesi gereği 'devlet ideolojisine muhalif davranılamaz'dı. Zaten büyük kısmıyla tek tip/çi entellektüelini, analistini, gazetecisinin bir de araştırmacı kovuşturmacısını da yine devlet yetiştirip tedavüle sokuyordu. Hal böyleyken anlamlı 'muhalefet' işi sessiz yığınlara kalıyordu. Neden? Takdir edersiniz ki 'Türkiye'nin özel koşullarından dolayı' bu ülkede adam gibi muhalefete izin verilmedi ve iktidarlar müesses nizama hizmet için uygun adım yürü/t/mek dışında bir de ihale paylaşımlarında etkili olabiliyordu. Yani hükümetler 'etliye-sütlüye' dokunmazlardı. İşte bu sebeple Ak Partinin bizlere özür borcu var! Özellikle kimi entelektüelin başını döndürdüğü için özür dilemeli Ak Parti! Ak Parti AB süreciyle beraber insan hakları, demokratik açılımlarda, Kıbrıs meselesinde pek çok kez entellektüel çevrenin beklentilerinin çok ötesinde adımlar attı. En son çözüm sürecinde entellektüel-analist çevre adeta alabora oldu. Başbakan için 'şahinleşti, milliyetçi damarı aşka geldi' dedikleri bir sırada başbakan Tayyip Erdoğan 'benim ve çocuklarımın hayatına mal olsa da bu kanı durduracağım' demişti. Şimdi etnik köken, inanç, mezhep, bölge ayırımı yapılmadan geniş kapsamlı bir paket açıklandı. Bir ilk değil, ama yeni bir ilke imza atıldı. İçeriği, maddeleri elbette konuşacağız, ama statükocular için inanılmaz derecede ters gelen bir formatta yapılan açıklama tarih yazanlara yeterli malzeme de sundu. Sayın başbakanın Türkçe dışında İngilizce, Kurmanci, Zazaki, Sorani, Arapça olarak açıkladığı demokratikleşme paketi yıllardır özlemini çektiğimiz bir Türkiye yolunda emin adımlarla yürüdüğümüzü gösterdi. Hayır, içerikten ziyade 'değişimi vatandaşının lehine gerçekleştiren aklın etkili ve faal olması'dır beni umutlandıran. Yıllarca halkın hiçbir hassasiyeti, talebi dikkate alınmadığı gibi, özgürlükleri nasıl kısıtlayabileceklerinin hesabını yapanlarla yönetilmiştik. Pakette ne ararsak var mı? Elbette hayır, lakin başbakanın da ifade ettiği gibi 'yıllardır Türkiye siyasetinin zemini bugün açıklanan düzenlemeler için uygun değildi' ve hala diğer talepleri karşılayacak düzenlemelere de hazır değil. Demokrasi, insan hakları dinamik alanlardır, bu sebeple hakların nihai bir durağı/noktası olmaz. Paketlerin açılması bu yüzden 'artık yeter' dedirtmiyor, sürekli yeni şart ve ihtiyaçlara bağlı olarak talepler de değişiyor, artıyor. Bu sebeple paket için 'kusursuz-eksiksiz' diyen biri olmaz. Ancak, Bu memlekette yıllarca başörtüsü zulmü bile tek başına unutulmaz ve kapanmaz yaralar açmadı mı? Bir harf yüzünden az mı acı yaşandı? Seçim barajı, siyasi partiler yasası az mı kavga gerekçesi oldu? İnanç ve ibadetlerinden dolayı insanımız az mı mağdur edildi? Bunları saymakla bitiremeyiz. Bu yüzden madde madde paketin üzerinde durmaktansa genel değerlendirmeyi esas alıyoruz. Bir kere hükümetin 'ileri standartlar'ı hedeflemesi, Kardeşliğin hukuki zemine taşıması ve bunun pratik değere sahip olmasını sağlaması, Yaşamın dinamikliği gibi insan hakları ve demokrasinin de dinamik olduğu ve bu sebeple yapılan düzenlemelerin yeterli gelmediğinin bilinciyle hareket etmesi gelecekte yapacakları düzenlemelere dair umudumuzu pekiştiriyor. Unutmayalım, konvansiyonel yasaklarımız binlerce aileyi perişan etmişti. Bunun haricinde; Mevlid okumak 'irticai faaliyet' kapsamına alınmıştı, Bu ülkede bırakın Kürtçe şarkı dinlemek, Geçmişte pek çok yerde Ahmet Kaya'nın Türkçe şarkılarını dinlemek bile yasak ve/ya çok zordu. Gördüğümüz gibi Türkiye'de hoşgörü arttıkça bütün kesimlerin ve bireylerin talepleri dikkate alınır. Monolotik bir yapıya sahip olmayan ülkede elbette düzenlemeyi beğenen olacak, beğenmeyen olacak, daha iyi olabilirdi diyenler olacak. Bir de muhalefete bir çift söz söylemezsem yazı eksik kalır: Keşke ana muhalefet partisi ve diğerleri "olmadı, taviz oldu"dan ziyade, "öyle değil de böyle olmalı" diyerek alternatif paketlerini önümüze getirselerdi, diyecektim ki, muhalefetimizin böyle bir özelliğinin maalesef henüz gelişmediğini ve bu muhalefetle önümüzdeki 20-30 yıla kadar da böyle bir muhalefet anlayışına sahip olamayacağımızı düşünerek demiyorum. Twitter: @ahmetay_ |
|||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||
2013-10-04 | |||||||||||||
|
|||||||||||||