Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 06 Temmuz 2014
Mustafa Nevruz SINACI
Mustafa Nevruz SINACI kimdir?
Mustafa Nevruz SINACI Mustafa Nevruz SINACI 1954 Niğde doğumlu. İlk, Orta ve Liseyi Konya’nın Ereğli ilçesinde bitirdi. Tahsilini Ankara’ da tamamladı. Hukukçu, Siyaset Bilimci, İktisatçı-İlâhiyatçı. Sırasıyla; Demokratik Parti Gençlik Teşkilâtı Genel Başkanlığı, Tüketicileri Koruma Birliği Genel Başkanlığı, TÜRK-KONUT Kurucu Üyeliği ve Birlik Başkanlığı, EKKON Genel Başkanlığı, Kuruluş dönemi ANAP’ta (3. Cumhurbaşkanı Merhum Celâl Bayar’ın ricası ile) Başkan Yardımcılığı, Demokrat Parti’de ‘yeniden açılış dönemi’ Genel Koordinatör Yardımcılığı, 7. ve 9. dönem Genel Başkan Yardımcılığı, Genel Sekreterlik, İdari ve Mali İşler Başkanlığı ve nihayet İnsan ve Kültür Ocağı Genel Başkanlığı görevlerinde bulundu. Adalet, Sabah, Akşam, Zafer, Son Havadis, Bugün, Her Gün, Ortadoğu, Tasvir, Zaman , Meydan, Haber Gazetelerinde ve Bilim Teknik dahil pek çok Dergide yazarlık yapan Mustafa Nevruz SINACI 2002 yılında emekli oldu. Halen merkezi Amerika’da olan “TURKİSH FORUM"
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Din Tüccarlarının Kurban Coşkusu
Yıllardır olduğu gibi, bu yılda, aziz mübarek Kurban Bayramı'na haftalar kala mutat ilânlar köşe, bucak, meydan ve bilbordları doldurdu. Üstelik bu yıl radyo, televizyon, yazılı, sesli ve görsel reklâmlarda cabası. Olmadı, cep telefonlarınıza mesajlar yağıyor. 'Bu bayram Kurbanınızı biz keselim. Vekâletinizi bize verin. Yurtiçi bedel bu kadar, yurtdışı şu kadar!..'

1990'dan 2013'e Çeçenistan, Bosna Hersek, Karabağ, Somali, Doğu Türkistan, İran, Irak, Nyanmar, Sudan, Fas, Tunus, Libya, Mısır ve nihayet Suriye olmak üzere., Türk-İslâm coğrafyasında bir milyondan fazla mensubu alçakça katledilen, yüz binlerce masum kadının kalleşçe ırzına geçilen sözde İslâm âlemi'nin hayır ve himmet kurumları, 'vekâleten kurban' için para devşirme coşkusu yaşıyor...

Mısır da, şurda-burda kâfirin icazetiyle darbe yapan, hükümet olmak için domuz ini, ahır ve şeytan tapınaklarında yoldaş tutanları bir kenara atalım; Ama adı 'İslâm Konferansı Örgütü'nün; Bütün bu vahşet, dalâlet, kalleş ve alçak saldırıları karşısındaki derin sessizliği, etkisizliği, güçsüzlüğü, acizliği ve zavallılığına ne demeli?..

Bunlar mı İslâm Âleminin önderleri, Rab adına emanetçi ve koruyucular haa!..

Kahrolası korkaklar, yalancı, haramcı, mason ve misyoner talancılar.  

Elbette, usul ve fıkıh dairesinde, vekâlet verenin huzurunda kesim yaparak ibadete iyi niyetle katkıda bulunanları tenzih ederim. Amma lâkin aralarında Kızılay, Lösev, Türk Hava Kurumu ve dünya çapında vakıfların bulunduğu nice ‘hayır ve yarar' kurumlarının vekâleten kurban yolsuzluklarını unutmamak gerek!.. Halâ mahkemesi devam eden ve mahkumiyetleri süren genel başkanlar, yardımcıları, üyeleri, iştirakleri ve suç ortakları var.

Aslında, geçmişte vaki bu araştırma, soruşturma, takip ve baskınların sürmesi gerek.

Düşünün bir kere, hiç Müslüman hırsızlık, yolsuzluk ve dolandırıcılık yapar mı? 

Elbette yapmaz. Yapanları kimse Müslüman sanmasın ve lütfen aldanmasın...

Müslüman akıllı, âlim, uyanık, şuurlu-dikkatli olmak ve doğru yapmak zorundadır.  

PEKİ NEDİR DOĞRUSU?..   

Istılah (Yüce Rab'in, kullarının gerçeğe ulaşmaları için peygamberler aracılığıyla akıl sahibi insanlara tebliğ ettiği; Onları dünya ve âhiret  mutluluğuna kavuşturan sistem, Allah'ın koyduğu hükümler.,)'da, Kurban Bayramı'nda sadece Harem-i Şerif, yani Kâbe-i Muazzama da' Hacc farizasını yerine getirenler kurban kesebilirler.

Akika, adak ve kefaret gibi haller dışında; Özellikle de, 'Kurban Bayramına özgü bir ibadet' biçiminde algılamak suretiyle kurban kesmemek gerekir. Zira Kurban kesmek ancak Hacda farzdır veya aynı manada vaciptir. Peygamberimiz sadece hacda kurban kesmişlerdir.

Kur-an'ı Kerim, sadece hac yaparken kurban kesmeyi emreder. Buna göre:

'Kurban kesmek ancak, Hacc (Kâbe/Mekke-i Mükerreme/ Mescid-i Haram) da farz veya aynı manâda vaciptir. Bu iki terim aslında aynı şeyi ifade eder. Bunun dışında kurban kesmek müstehap (Sevilmiş şey, yapılması sevaplı olan. Peygamber Efendimizin bazen yapıp bazen terk eylediği, farz ve vacibin dışındaki sevaplı işler. Sevaplı iş, nafile, mendup, fazilet, edeb, tatavvu) sünnetlerden olup; Hac'da kurban kesemeyenin 3 gün orada 7 gün döndükten sonra oruç tutması farzdır. (Fazıl Agiş, Emekli Öğretim Görevlisi, Müçtehid ve Fakih)

'Kurban kesmek, hac ibadetini yerine getirenler için bir vecibedir. Türkiye'de sadece zenginlerin yerine getirmesi gereken bir ibadet olarak algılanmaktadır. Ancak, kurban etinin bir kısmının fakirlere dağıtılması kaydı şartıyla bu uygulamanın hayırlı bir 'gelenek' olduğu söylenebilir. (Prof. Dr. Ömer Özsoy, Prof. Dr. İlhami Güler, Sistematik Kur'an Fihristi; 364)

'Kurban, hac'ı yaşayanların bayramıdır. İhramlanıp Arafat'ta gündüzleyen, Meş'ar'e doğru akan, Müzdelife'de geceleyen hacılar, ertesi sabah şeytan taşlar, tıraş olur ve ihramdan çıkarlar. Artık hac tamam olmuş sayılır. İhramda tek bir kıl bile koparamaz, bir yeşil yaprağı koparması yasakken, bayram sabahı bir canı, bir hayvanı boğazlamak üzerine vacip olmuştur.

İşte 'Kurban Kesmek' budur. Önce HACI olunur, sonra ibadet kurban ile tamamlanır.  



   
2013-10-07
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları