Tekin ORUÇ
|
|||
Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Coğrafyamız Kaderimizdir | |||
Vatan: İnsan hayatının yaşamsal çizgilerinin içinde olduğu tarihi senaryolarına müdahale eden toprak parçasıdır. Olaylara ve değerlere bakışımızı ve bunlara sahip olma yöntemlerimizi şekillendirir. İçinde barındığımız toprakların geçmiş ve geleceğinin rotasını çizer.
İnsanoğlunun yaşadığı topraklar üzerindeki serüvenlerine, geçmişte oluşan tarihi vakalara ve birbiri ile örtüşen, çelişen ve de çatışan ilişkilerine baktığımızda; bir paralellik yumağının içinde dönüp dolaştığını görürüz. Onca mücadele ve kargaşadan sonra elde edinilen tecrübe, deneyim ve çözümler; sanki aynı sanatkârın elinden çıkmış gibi birbiri ile benzerlik arz etmektedir. Sonradan çizilmiş sınırlarının inadına; yolları hep birine çıkar. Tüm fitne ve fesatlara rağmen; bir gün barışın hâkim olacağı günü özler. Bu özlemleri sekteye uğrasa bile; hep aynı coğrafya ya hürmet eder. Eski topraklarını ve birlikte yaşanmış öykü ve hikâyelerini çocuk ve torunlarına aktarırlar. Aynı topraklar üzerinde beraber yaşadıkları halklara; saygı duyma mecburiyetini hep içinde taşırlar. Bu nedenle doğup büyüdüğümüz coğrafya kaderimizdir. Bu coğrafyanın üstünde yaşayan milletlerin kaderleri beraber çizilmiş ve aynı yolların yolcuları gibidirler. *** İbni Haldun Mukaddimesinde bu coğrafya için şöyle der: Türklerin göçebe ettikleri, İsevilerin meskûn olduğu; Kürtleri ise Fırat ve Dicle ırmaklarını çevreleyen dağlarda yaşayanlar olarak belirtikten sonra; Arapları da, bu coğrafyanın daimi misafirleri olarak tanımlamaktadır. Ardından şöyle devam eder: Dicle ve Fırat ırmakları Bağdat'ta birleşmeden önce; bu iki ırmağın arasındaki topraklara Mezopotamya deniliyor. Dicle ırmağı, Irak Acem memleketinden geçer. Şehruzar kentini ikiye böler ve sonunda 'Dimeşk' şehri ile buluşur. Bu şehirden önce Başkenti Malaga olan Ermeni ülkesinden bahseder. Bu ülkenin karşısındaki (Irak) Baria dağlarında Kürtlerin yaşadığını anlatır. Seyhan ve Ceyhan ırmakları için; Maraş ve Maaerre hizasında geçip; 'Duruup', yani Derbentlerdeki dağları aşarak Arapların yaşadığı Aynü Zerbeden geçtiğini söyler. Sonra Cézira Botan; yani Mezopotamya‘dan bahseder. Bu coğrafyanın içinde lokam dağının olduğunu, Burgaç dağı ve Silsile dağlarının adlarını söyler. Rafize, Rekka,Seruç,Reha Nasibin , Sümeysat (Adıyaman) ve Amid şehirlerin adlarını açıklar. Evet, ırmaklarımız ve nehirlerimiz aynı yerde buluşmuşlar, bazen birbirine paralel ve birlikte aynı (Denize) akmışlar. Aynı dağların suları ile beslenmişler, aynı fırtınalardan geçmiş, aynı sular ile gürlemişler. Dağlarımızın kaderi bir, ırmaklarımızın kaderi bir, şehirlerimizin kaderi bir iken; Bu coğrafyada yaşayan halkların kaderi farklı olabilir mi? Coğrafyamız kaderimizdir. Bu coğrafyada yaşayan tüm halkların kaderi de birdir. Aynı kadere sahip olduğumuz insanlarla birlikte yaşama ve birbirilerin haklarına ‘Hak verme' inancımız; kitabi, ilahi, ahlaki ve imani olmalıdır. Bu coğrafyanın vatan olmasında ve yaşanabilir bir ülke durumuna gelmesinde; Türk, Kürt ve Arapların‘birlikte yaşama' modellerinin yaşam sahnesinde rol alması ile oluşmuştur. Gelin bu kaderi, kedere dönüştürmeyelim... Vesselam Herkese... |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2013-10-08 | |||
|
|||