Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 06 Temmuz 2014
  YAZARIN SAYFASI
İslam'da zorlama ve baskı yoktur
İslam inanç konusunda insanlara kesin ve açık bir dille, tam hürriyet tanır. İslam'ın vahyedildiği dönemden günümüze kadar geçerli olan bu anlayış, İslam ahlakının da temelini oluşturur. Bu konudaki ayetler çok açıktır. İslam ahlakına göre insan istediği inancı seçmekte özgürdür ve hiç kimse bir diğerini inanç konusunda zorlayamaz.

Müslüman İslam olmasını talep ettiği kişiye sadece tebliğ yapmakla, Allah'ın varlığını, Kuran'ın Allah'ın hak kitabı olduğunu, Hz. Muhammed (sav)'in O'nun elçisi olduğunu, ahiretin ve hesap gününün varlığını, İslam ahlakının güzelliklerini anlatmakla yükümlüdür. Ama bu yükümlülüğü sadece dini anlatma ile sınırlıdır.

Allah Peygamberimiz (sav)'in de sadece bir tebliğci olduğunu Nahl Suresi'nde şu şekilde bildirir:
Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir. (Nahl Suresi, 125)

Kendisine Allah'ın, Katından bir hidayet olarak indirdiği İslam dini anlatıldığı zaman kişi kendi isteğiyle iman eder, hiçbir baskı ya da zorlama altında kalmadan karar verir. İnsan doğruyu ya da yanlışı seçmekte özgürdür. Eğer yanlış seçimi yaparsa ahirette bunun karşılığını alacaktır. Kuran ayetlerinde bu konuyla ilgili çok açık emirler ve hatırlatmalar bulunmaktadır.

Örneğin bir müminin tebliği karşısında bir kişi derhal iman ederken, diğer bir kişi inkar ederek alaycı ve saldırgan tavırlarla karşılık verebilir. Başka bir kişi vicdanını kullanıp, hayatını Allah'ın razı olacağı umulan şekilde geçirmeye karar verirken, diğer kişi ise inkarcılardan olup, güzel söze kötülükle karşılık verebilir. Ancak bu inkar, daveti yapan kimseyi hiçbir şekilde umutsuzluğa ya da üzüntüye düşürmez.

Şunu hiç unutmamak gerekir ki, yeryüzündeki küçük büyük her olay Allah'ın yarattığı kader doğrultusunda gelişmektedir. Ve iman etmeye davet edilen bir kişiye hidayeti veren de Allah'tır. Bu nedenle müminler, inkarcıların davranışları ile ilgili olarak hiçbir sıkıntı duymazlar.İman eden kişinin tek sorumluluğu Kuran'a davet etmektir.

İnkarcıların inkarda diretmelerinden ve bu yaptıkları nedeniyle cehennem azabını hak etmelerinden yana hiçbir yükümlülüğü yoktur. Allah insana akıl ve vicdan vermiştir. Elçileri ve elçilerine vahyettiği kutsal kitaplarıyla hak yolunu göstermiştir. Bu nedenle de insan kendi seçimlerinden sorumludur.

İslam ahlakı ancak samimi kararla, Allah'a teslimiyetle ve her zaman doğruları emreden vicdanın sesini dinleyerek yaşanabilir. Bir kişiyi ibadet etmeye zorlamak İslam ahlakına tamamen aykırıdır. Çünkü önemli olan kişinin kalben Allah'a teslim olması, samimi olarak iman etmesidir. Eğer bir sistem insanları inanca ve ibadete zorlayacak olursa, bu durumda insanlar o sistemden korktukları için dindar olurlar. Bu da münafıklığın gelişmesi için ortam hazırlanması demektir ki, hiç istenmeyecek bir durumdur.

Din açısından makbul olan, vicdanların tamamen serbest bırakıldığı bir ortamda Allah rızası için din ahlakının yaşanmasıdır. İslam ahlakına göre her insan kendi inançlarına göre ibadetlerini özgürce yerine getirebilir. Hiç kimse bir diğerini kendi dininin ibadetlerini yerine getirmekten alıkoyamaz. Ya da bir insanı istediği şekilde ibadet etmeye zorlayamaz. Bu İslam ahlakına aykırıdır ve Allah'ın razı olmadığı bir davranış biçimidir. İslam tarihini incelediğimizde herkesin özgürce ibadet edebildiği, inançlarının gereklerini yerine getirebildiği bir toplum modeli görülür. Peygamberimiz (sav)'in hayatı da bu gibi örneklerle doludur.

Hatta Peygamberimiz (sav) kendisiyle görüşmeye gelen Hıristiyanların kendi mescidinde ibadet etmelerini söylemiş ve bu iş için mescidi onların kullanımına bırakmıştır. Peygamberimiz (sav)'den sonraki halifeler devrinde de bu merhametli anlayış korunmuştur. Şam fethedildiği zaman, camiye çevrilen bir kilise ikiye bölünmüş, bir yarısında Hıristiyanlar, öbür yarısında Müslümanlar ibadet etmişlerdir.

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir. (Bakara Suresi, 256)

   
2013-11-14
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  YORUMLAR 1 sayfada toplam 1 yorum
sümeyye kaya
2014-05-11 21:34:16    ip: 176.40.125???
keşke içinde daha çok hadis ve olaylar olsaydı ama gene de güzelmiş
.......................................................................................................................................................................
1
yazarın diğer yazıları