Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 18 Kasım 2013
Mustafa EROL
Mustafa EROL kimdir?
Artvin’in Yusufeli ilçesinde 21.03.1965 tarihinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimimi Akyazı, Sakarya’da tamamladı. Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Fizik Bölümü’nden 1986 yılında mezun oldu. Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile İngiltere Lancaster Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora eğitimini Yoğun Madde Fiziği üzerine yaptı. Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi’nde 1993 yılında yardımcı doçent, 1995 yılında doçent oldu ve 2001 yılından bu yana profesör olarak çalışmaktadır. Bugüne kadar yaklaşık 70 bilimsel makale ve 3 adet kitap katkısı yayınlamıştır. Ulusal ve Uluslararası kongre ve sempozyumlarda yaklaşık 65 bildiri sunmuştur. Son yıllarda özellikle “Bilinç” ve “Kuantum Fiziği” ilişkisi üzerine çalışmalar yapmaktadır. Türk Fizik Derneği İzmir Şubesi ’nin 2004 yılından beri başkanlığını yürütmektedir. 2009 yılından beri Beşiktaş kongre üyesidir. Web: http://kisi.deu.edu.tr/mustafa.erol https://twitter.com/profmustafaerol
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Dil ve Eğitim Üzerine...
Aslında bugün dünya üzerinde adı konmamış ve oldukça çetin bir savaş süregelmektedir. Bu savaşın konusu ‘dil' yani ‘lisan' dır. Her ülke kendi dilini ve dolayısıyla da kültürünü diğer uluslara kabul ettirmek ve aşılamak için bütün gücüyle çalışıyor, burası çok net. Dil bir çok kişinin düşündüğünün aksine son derece önemli ve temel bir konudur. Öylesine ele alınacak ve geçiştirilecek bir konu asla değildir. Dil binlerce yıllık kültürel birikimin oluşturduğu bir olgudur ve o kültürün hemen hemen tüm öğelerini içine alır ve bu açıdan asla hafife alınabilecek bir konu değildir. Bunun bir çok sebebi var ancak en önemlileri şöyle ifade edilebilir, dil gerçekte insan düşüncelerinin doğrudan ifadesi olduğundan dil düşünceleri düşüncelerde dili etkiler... Dil tamamen bir kültür ürünüdür, dilin öğretilmesi aynı zamanda kültürün ihraç edilmesi anlamını taşır... Dil insanları birleştirme, kaynaştırma ve bir arada tutma açısından hayati önem taşır...

Resmi Dil ve Ana Dilde Eğitim...

Bir ülkede yaşayan tüm insanların ortak bir dile sahip olması bir zorunluluktur. İnsanlar arası iletişim ve etkileşim kültürel gelişim vs açısından bu mutlaka gereklidir. Bu nedenle de ortak dil meselesi aslında bir devletin olmazsa olmazıdır. Ülkemiz açısından değerlendirildiğinde ortak resmi dilin Türkçe olması her açıdan doğru ve sorgulanamaz bir gerçektir.

Bir başka çok önemli konu da en iyi öğrenmenin tartışmasız bir şekilde ana dilde gerçekleşiyor olmasıdır. Anadilde alınan eğitim hiçbir zaman yabancı dilde alınan eğitimle kıyaslanamaz.

Yabancı Dilde Eğitim Okullar

Ülkemizde öncelikle İngilizce olmak üzere pek çok yabancı dilde eğitim veren ilk, orta ve yüksek öğretim kurumları mevcuttur. Başlangıçta bir elin parmakları kadar az olan bu kurumlarının sayısı bugün çığ gibi büyümüş ve inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Bugün neredeyse tüm üniversitelerimizde kısmen veya tam olarak İngilizce eğitim verilmektedir ve hazırlık sınıfları konmuştur. Oysaki İngilizce ders verebilecek öğretim üyelerimizin sayısı oldukça sınırlıdır ki İngilizce ders verdiğini ifade eden öğretmenlerin ve akademisyenlerin ne kadar İngilizce kullandığını da ayrıca gerçekçi bir şekilde irdelemek gerekir.

Yabancı Dil Eğitimi

Yabancı dil eğitimi elbette ki ‘yabancı dilde' eğitimden tamamen farklıdır. Yabancı dil olarak farklı dillerin öğretilmesi dünya ile entegrasyon açısından son derece önemlidir. İyi derecede yabancı dil bilmek çağımızda artık önemli bir ihtiyaç halini almıştır ve buna devam edilmeli ve desteklenmelidir.

Etnik Köken Dilleri

Etnik köken dilleri bir realite olarak her ülke gibi bizim ülkemizde de ortada durmaktadır. Bugün ülkemizde başta ‘Kürtçe' olmak üzere pek çok etnik köken dili mevcuttur. İnsanların etnik köken dillerini öğrenmeleri zaten engellenemez ve asla engellenmemelidir. Ancak etnik köken dillerinde resmi eğitim konusu farklı bir şeydir ve ülkenin halkının etnik köken açısından ayrışmasına ve bölünmesine neden olabileceği gibi izin verilmemelidir. Ancak isteyen şahıslar ya da kurumlar belli sınırlar içinde etnik köken dillerinde eğitim veren özel eğitim kurumları açabilmelidir.

Bütün bu fikirlerim bugünkü hükümetin uygulamalarıyla büyük ölçüde örtüşmektedir. Bu anlamda mevcut hükümetin dil konusundaki tercihleri ve politikalarını büyük ölçüde doğru buluyorum ve destekliyorum.

Ancak bugüne kadar alınan yanlış kararlar ve yapılan hatalar gereği oluşan mevcut problemlerin uzun vadeli bir ‘Dil Reform Programı' ile revize edilmesi mutlaka gereklidir ve gerçekleştirilmelidir. 



   
2013-10-23
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları
- Rüyalarımızı Nasıl Yorumlamalıyız?
- İdeolojik Adalet...