Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 30 Ekim 2013
Mustafa EROL
Mustafa EROL kimdir?
Artvin’in Yusufeli ilçesinde 21.03.1965 tarihinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimimi Akyazı, Sakarya’da tamamladı. Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Fizik Bölümü’nden 1986 yılında mezun oldu. Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile İngiltere Lancaster Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora eğitimini Yoğun Madde Fiziği üzerine yaptı. Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi’nde 1993 yılında yardımcı doçent, 1995 yılında doçent oldu ve 2001 yılından bu yana profesör olarak çalışmaktadır. Bugüne kadar yaklaşık 70 bilimsel makale ve 3 adet kitap katkısı yayınlamıştır. Ulusal ve Uluslararası kongre ve sempozyumlarda yaklaşık 65 bildiri sunmuştur. Son yıllarda özellikle “Bilinç” ve “Kuantum Fiziği” ilişkisi üzerine çalışmalar yapmaktadır. Türk Fizik Derneği İzmir Şubesi ’nin 2004 yılından beri başkanlığını yürütmektedir. 2009 yılından beri Beşiktaş kongre üyesidir. Web: http://kisi.deu.edu.tr/mustafa.erol https://twitter.com/profmustafaerol
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Yaşamak Hissetmektir...
Bizler hayatımızı gerçekte duygularımız üzerinden yaşarız, değil mi?

Başarılarımız her zaman bizlere büyük sevinçler yaşatır...

Başarısızlıklarımız ise en büyük üzüntü kaynaklarımızdandır...

Fırtınada dışarıda kalan bir köpeğe inanılmaz acırız...

Kendimizi bir milletin ferdi olarak hissederiz...

Eve geç gelen babamızı endişeyle beklemez miyiz?

Başa çıkamadığımız rakibimizi çoğunlukla aşağılamaz mıyız?

Aldırmazlık bizleri fazlaca rahatlatır...

Bazı kişileri acayip önemseriz, değil mi?

Sürekli tekrarlanan işler bizlere sadece bıkkınlık verir...

Bir yakınımızın kaybı içimizde büyük bir boşluk yaratır...

Bazen kendimizi inanılmaz coşkulu hissederiz, bazen de acayip sönük...

Dinginlik bizlere gerçek anlamda huzur verir...

Bize düşmanlık yapanlar bir anda düşmanımız oluverir...

Çok önemli bir sınav sonrasında yoğun bir ferahlama hissederiz...

Yapacak bir şeyler bulamayınca acayip bir sıkılma duygusu kaplar benliğimizi...

Sevdiğimiz arkadaşımızın başarısına gıptayla bakarız...

Çocuklarımızın başarısı en büyük gurur kaynağımızdır...

En yakınımızdaki kişiye bazen gücenmez miyiz?

İlkler hep bizi heyecanlandırmaz mı?

Beklentiler yüksek olunca hayal kırıkları da her zaman çok büyük olur...

Hangimiz zaman zaman hayrete düşmedik ki?

İlk arabamızı nasıl da büyük bir hevesle kullanırız...

Huzur hepimizin aradığı en önemli duygulardan değil midir?

Sevgilimiz bizi terk ettiğinde duyduğumuz acıyı anlatmak gerçekten zordur...

Güven duyduğumuz insanlar bazen içerlememize neden olmazlar mı?

Hepimizin yerine göre ilgi duyduğu özel arkadaşlıkları olmamış mıdır?

Her insanın ilham aldığı büyük şahsiyetler mutlaka vardır...

Kafa karışıklığı hepimizin yaptığı hataların temelinde değil midir?

Korku insanın elini ayağını bağlayan hatta çaresizliğe düşüren duygu değil midir?

Çoğumuzun büyük veya küçük değişik fobileri yok mudur?

Öfke kontrol edilemediğinde gerçek felaketler oluşmaz mı?

Merak bizlerin en büyük itici güçlerinden biri değil midir?

Ruh halimize göre kendimizi bazen yarım bazen de tastamam hissetmez miyiz?

Sabır her zaman ihtiyaç duyduğumuz bir kişisel özellik değil midir?

Sevmek insana dair belkide en yüce duygudur...

Bazen severiz, çok ama çok severiz...

Hatta deliler gibi severiz, aşık oluruz...

Aşk karşı konulamaz bir duygudur, adeta dağları yok eder...

Bazen çok kötü hatta berbat hissederiz kendimizi...

Bazen de çok çok iyi hissederiz...

Hatta aynı anda hem iyi hem de hissettiğimiz bile olur ....

Bazen büyük kalabalıklarda yapayalnız kalırız...

Bazen de yapayalnızken çok kalabalık hissederiz...

Bazen dibe vurmuş, bazen zirvelerde hissetmez miyiz?

Bir şeylere özlem duyduğumuzda başka şeyleri düşünmek ne kadar da zorlaşır...

Hayatta hiç pişmanlık duymadan yaşamak mümkün müdür acaba?

Acıklı bir film sahnesinde hıçkırarak ağlamaz mıyız?

Nefret mutlaka kaçınılması gereken son derece zararlı bir duygu değil midir?

Kıskançlık insanın olumsuz duygularındandır...

Şüphe duymak adeta insanı kemirir, yer ve bitirir...

Küçümseme sadece insanın kendisine zarar verir, değil mi?

Panik insanı sadece ve sadece felaketlere götürebilir...

Umut her insanı besleyen, motive eden en temel duygulardan biridir...

Karamsarlık insanın tüm yaşam enerjisini alıp götürmez mi?

An gelir uğruna ölebileceğimiz kişiden nefret bile edebiliriz...

Sevdiğine kavuşamayan insan hiçbir zaman kendini tam hissedemez, değil mi?

Neticede hayatımızı aslında sadece mutlu olmak için yaşamaz mıyız?

Duygularda yaşarız hayatımızı, sadece duygularda...

Ve yaşamak hissetmektir...

Prof. Dr. Mustafa EROL 

   
2013-10-27
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları
- İdeolojik Adalet...
- Bir Dünya Düşlüyorum...
- Din Üzerinden Siyaset Yapma...
- İnsan ve Bilimin Sınırları...
- Bilinç Yönetimi, Farkındalık ve Mutluluk...
- Futbol, Siyaset ve Toplumsal Kamplaşma...
- Dindar Nesiller Yetişiyor...