Yerel seçimlere yaklaştığımız şu günlerde, Trabzon'da Of ilçemizde aday adayları neredeyse iktidar partisinden aday olmak için kuyruğa girmiş durumda.

Her aday adayı kendine göre hizmet aşkıyla yola giriyor. Fakat insanın aklına bu koşuşturma ve yarış aşkı neden iktidar partisinde oluyor?

İnsanın akılına o geliyor, benim aklıma da, bir aslan sürüsünün bir kuzu etrafında uçuşması geliyor. Aklıma gelen bu düşünceden hiçbir aday alınmasın, çünkü şahıslara yönelim bir eleştirim yok. Benim eleştirim fikirlere yöneliktir. Şekli, şemali ve tecrübesi ne olursa olsun fikri Batıl'a yakınsa, bu adayın gittiği yol uçurumdur diyebilirim.

İktidar partisinden 8 aday sırayla ve parayla adaylığını açıkladı. Arkasında çalışmalarına başladı. Hatta birkaçı bu çalışmalar için yüksek miktarda paralar harcamaya başladı. Acaba mevcut Başkan Murat Saral'ın yaptığı eksiklikleri tamamlama aşkına mı bu gayret, yoksa yapılan hataları kapatma ve yeni hizmetler yapma aşkına mı? Yada bunların hiçbiri değil de Belediye Başkanı olmak için mi bu gayret?

Ben birkaç soru sordum sizde bu sorulara onlarca daha ekleyebilirsiniz. Aslında mesele bizim soru sormamız değil, bu soruları her adayın kendine sorup cevaplamasıdır. Samimi bir duygu ile vicdanının sesini dinleyerek bu soruları soran her adayın, yaptığının yanlış olacağını düşüneceğine eminim.  Neden eminim; çünkü bir mertebeye açık açık talip olmak çok büyük sorumluluk olduğu gibi ferdi olarak verilecek karar da değildir. Aynı şekilde aday olduğun geminin rotasının Batıl'a uzak, Hak'ka yakın olması gerekiyor.  

İktidarın yaptığı hasenatları terazinin bir tarafına koyup, İslam adına yaptığı yanlışları da diğer tarafına koyarsak hangi taraf tartar? Bunun cevabı dünya perestler için farklı olabilir fakat ben Müslümanım diyen için maalesef terazinin Batıl tarafı ağır basacaktır. Bir nedenle bunu izah edeyim;

Zalim Amerika tarafından Irak'ın işgal edilmesine zemin hazırlayan bu hükümet, yaptığı bu yanlışa tövbe etme bir kenara Suriye için aynı hatayı yapma adına gayret göstermektedir.  

Bizim dinimiz bize, 'bir insanın ölümüne sebep olan bütün dünyayı öldürmüş gibidir' uyarısında bulunuyor. Irak'ı düşündüğümüzde milyonlarca Müslümanın ölümü hangi terzinin batıl tarafını bastırmaz ki? Ayrıca Müslüman olarak şunu da bilmek gerekiyor; Dünyada ki bütün insanların Müslüman olmasına karşılık, bir Müslümanın gayri Müslim olmasına zemin hazırlayamazsın. Bu konuda da mevcut iktidar partisi sınıfta kalmıştır.

Terazinin batıl tarafı ağır bastıktan sonra dünyamızı cennet(!) yapsa bir işe yaramaz.

Bu açıklamaları okuyan birçok kişi bana şunları diyecektir;

Ya kardeşim sen bilmem şu âlimden daha iyi mi biliyorsun?

Şu dürüst ve gerçek Müslüman gibi giyinip yaşayan adamdan daha samimi misin?

Yıllardır siyasetin içinde olan şu adamdan daha mı tecrübelisin?

 Evet, ben ne âlimim, ne hocayım nede yıların siyasetçisiyim. Ben dünyaya imtihan için geldiğine ve yeryüzünde sadece Hak ile Batıl mücadelesinin olduğunu inanan biriyim.  Şahadet olarak ta düşmanın şahadetini önemserim!

Sonuç olarak yerel seçimler için belediye başkan adayı olacak herkesin, ne kadar tecrübeli ve neler yapacağına bakmaktan ziyade, hangi gemiye bindiğine dikkat etsin.  Şunu da unutmayın ki esas maharet fertlerde değil, binilen gemidedir. Gemin HAKKI savunan gemi ise, sen yakışıksız veya acemi olsan da Mevla'm seni başarılı kılar. 

Mesele İbrahim (a.s)'e su taşıyan karınca olmak değil mi?