Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 18 Kasım 2013
Mustafa EROL
Mustafa EROL kimdir?
Artvin’in Yusufeli ilçesinde 21.03.1965 tarihinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimimi Akyazı, Sakarya’da tamamladı. Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Fizik Bölümü’nden 1986 yılında mezun oldu. Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile İngiltere Lancaster Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora eğitimini Yoğun Madde Fiziği üzerine yaptı. Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi’nde 1993 yılında yardımcı doçent, 1995 yılında doçent oldu ve 2001 yılından bu yana profesör olarak çalışmaktadır. Bugüne kadar yaklaşık 70 bilimsel makale ve 3 adet kitap katkısı yayınlamıştır. Ulusal ve Uluslararası kongre ve sempozyumlarda yaklaşık 65 bildiri sunmuştur. Son yıllarda özellikle “Bilinç” ve “Kuantum Fiziği” ilişkisi üzerine çalışmalar yapmaktadır. Türk Fizik Derneği İzmir Şubesi ’nin 2004 yılından beri başkanlığını yürütmektedir. 2009 yılından beri Beşiktaş kongre üyesidir. Web: http://kisi.deu.edu.tr/mustafa.erol https://twitter.com/profmustafaerol
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Mutluluk Üzerine...
İnsanın ‘mutluluk sorunu' modern insana dair kuşkusuz en temel ve en önemli problemlerden biridir. Yapılan araştırmalar dünya üzerinde milyonlarca insanın yalnızlık, yetersizlik, güvensizlik, huzursuzluk ve mutsuzluk duyguları içinde yaşamını sürdürdüğünü göstermektedir. İnsanın duygusal dünyasında var olan böylesine olumsuzluklar doğal olarak hayattan aldığı ‘doyumu' çok önemli ölçüde düşürmekte ve hayatı acılarla dolu bir sürece dönüştürmektedir.

Oysaki istisnasız tüm insanlar gerçekte hayattan azami doyum elde etmek isterler ve hayatın gerçek amacı olabildiğince mutlu olabilmektir.
Mutsuz ve huzursuz şekilde geçirilen her ‘an' insanın aslında kaybedilmiş bir kalesidir. Bu nedenle insanın mutsuzluk probleminin çok detaylı bir şekilde ele alınması, bilimsel, sanatsal, edebi, teknolojik, kültürel tüm birikimler değerlendirilerek mutsuzluk sorununun çözülebilmesi gerekir. Bana göre insanlığın önünde duran en önemli bilimsel problemlerden biri de budur ve bu problem ne yazık ki gittikçe daha da büyümektedir.

Mutsuzluk sorunu ile ilgili olarak öncelikle şunun bilinmesi gerekiyor; Mutsuzluk aslında insanın çok büyük ölçüde kendi zihninde var ettiği ve dış faktörlere neredeyse hiç bağlı olmayan bir bilinç halidir. Yani zenginliğinizin, kariyerinizin, gençliğinizin, güzelliğinizin, sağlığınızın, dininizin eğer zihinsel durumunuz buna uygun değilse sizi gerçekte mutlu edemediğini yaşayarak öğrenirsiniz. Bunun böyle olduğunu örneğin çok büyük bir holdingin patronunun mutsuzluğu ile örneğin Hindistan'da yiyecek ekmeği bile olmayan ancak yüzleri sürekli gülen çocukları karşılaştırdığımızda hemen anlıyoruz.

Sağlıklı her insanın önünde mutlaka ulaşmak istediği bir takım hedefleri vardır. Genellikle de insan neye sahip değilse onun peşinden gider, ona ulaşmaya çalışır. Eğer yoksulsa parayı hedefler, parası varsa kariyer önemli olur, hem parası hem kariyeri varsa sağlıklı olmak hedef olur, bekar ise evlilik en büyük hedeftir veya çocuk yoksa çocuktur en önemli hedef vs bu böyle devam eder gider. Dolayısıyla her insanın hedefleri sahip olamadıkları üzerinden ortaya çıkar.

Ancak neredeyse tüm insanlar için ‘ulaşılan hedefler' birden önemini yitirir ve genellikle insanları mutlu etmekten uzaklaşır. Bunun böyle olması elbette ki insanların hedefleri ulaşması için çabalamalarından alı koymaz ve asla koymamalıdır da. İnsanlar mutlaka böylesine yaşamsal hedefler koymalı ve o hedeflere ulaşmak için var güçleriyle çalışmalıdırlar.

Burada ifade etmek istediğim ulaşılan hedefler insanın mutsuzluk sorununu ortadan kaldırmaz ve bu ikisi farklı şeylerdir.

Peki o halde mutlu olmak için ne yapılmalıdır?

Mutluluk zihinsel bir ‘bilinçlilik' durumudur ve ancak zihinde var edilebilecek bir şeydir. Mutluluğu yakalamak elbette ki son derece karmaşık bir konudur ancak burada bazı önerilerde bulunmak istiyorum.

Öncelikle mutluluk belli yaşamsal hedeflere ulaşılması koşullarına bağlanmamalıdır, her koşul altında mutlu olunabilir ve olunmalıdır, bunun mutlaka bilinmesi gerekiyor.

Ve bilinç halinin mutluluğa yönelmesi en başta düşüncelerimize bağlıdır ve düşüncelerin mutlaka olumlu yönde geliştirilmesi gerekiyor. Yani zihninizden geçen tüm düşüncelerin bir nevi kontrol altında tutulması ve zihnin olumlu düşüncelerle doldurulması mutluluğun olmazsa olmazıdır. Düşüncelerin kontrol edilebilmesi ve olumlu hale getirilmesi her şeyden önemlidir. İşin püf noktası burasıdır ve gerekirse bu konuda yardım alınmalıdır.

Diğer bir önemli konu da insanlığın ‘iyi ve pozitif değerleri' ile yaşamı sürdürebilmesidir. Örneğin sevgi dolu olmak, sevmek, paylaşmak, üretmek, emeğe saygı göstermek, yardımlaşmak, dürüst olmak, iyi insan olmak, pozitif iletişim kurmak...gibi olumlu değerler merkezinde yaşamı sürdürmek insanın mutlu olabilmesi için hayati önem taşımaktadır. Hayatı yalanlarla dolu olan, sürekli insanlara kötülük yapan, tembel, işe yaramayan, bencil ve aklından sürekli olumsuz düşünceler geçiren bir insan ne kadar zengin olursa olsun, kariyeri ne kadar yüksek olursa olsun veya ne kadar güzel olursa olsun asla mutlu olamayacaktır.

Neticede insanın tüm yaşamını büyük bir mutluluk içinde geçirme veya tam bir mutsuzluk ve acı içinde geçirme potansiyelleri her zaman vardır. Bütün mesele yaşamı ve zihni doğru kurgulamaktır.

Mutluluk asla sizi bulmaz, sizin gidip mutluluğu bulmanız, onun için çaba harcamanız gerekir. Aksi halde acılar içinde kıvranan milyonlarca insandan biri olabilirsiniz.

Prof. Dr. Mustafa EROL



   
2013-11-06
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları
- Rüyalarımızı Nasıl Yorumlamalıyız?
- İdeolojik Adalet...