Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 11 Kasım 2013
Fahri HACICAFEROĞLU
Fahri HACICAFEROĞLU kimdir?
Trabzon'un Sürmene ilçesinde doğup Of İlçesinde yaşayan ve hayata imtihan için geldiğini bilip bunun gereğini yapmaya gayret gösteren bir insan...
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Hayatta iki yol vardır kardeşim!
Değerli kardeşim;
Sende çok iyi biliyorsun ki hayat hak ve batıl üzerine inşa edilmiş bir imtihan yeridir. Bunun dışında bir yol kesinlikle yoktur. Yine bildiğiniz gibi siyaset Peygamber sanatıdır ve İslam ile ayrışmayan bir sanattır. Yani devleti yönetme sanatı.

Şimdi mevcut duruma gelirsek; devleti yönetmek için kaç yol olması lazım? Başta da dediğim gibi iki yol olması lazım. Ya hak yol yâda batıl yol. Birileri çıkıp ben daha iyisini yapacağım, şu partiye geçeyim veya kurayım, diğerleri de ben daha iyi yapacağım şu partiyi kurup geçeceğim derse, doğru olur mu? Elbette olmaz. Çünkü Müslümanım diyen herkes aynı yol üzerinde aynı misyon ile yürümeleri ve yönetmeleri lazım. Eğer mevcut yol üzerinde giden araçta bir aksaklık varsa, işimiz o aksaklığı düzeltmektir. Yoksa bir iki aksaklık görüp ben bu arabadan inip başka yolda giden arabaya bineceğim demek doğru olmaz.

Bu başka yoldan kastım ikinci yol olan batılın yoludur. Çünkü Hakkın dışında birçok yol yok sadece batılın yolu vardır. Bu anlamda yüzyıllarca dünyayı İslam düzeni, yani Adil düzen ile yöneten ecdadımızın aracı Türkiye'de durdurulmuş ve parçalanmıştır. Fakat yok olmamıştır. Belli bir dönem fetret dönemini andıran bir dönem geçilmiş olsa da 1969 yılında dönemin âlimleri tarafından yapılan istişareler sonucu Milli Görüş aracı yeninden toparlanmış ve başına Merhum Prof.Dr. Necmeddin Erbakan getirilmiştir. 

Şimdi birileri çıkıp samimi Müslümanın pislik içinde yönetilen bir devlete siyasi yolla talip olmanın doğru olamayacağını söyleyebilir. Hatta bazıları bunu küfürle de nitelendirebilir. Bu kişilere sadece şu iki soruyu sormak isterim;

*Gelmiş geçmiş bütün Peygamberler, neden geldikleri dönemlerde, batıl bir sistem ile yönetimde olan baş aktörlere gitmişler ve ilk olarak onları uyarmışlar?

*Neden Cenab- Allah Kur'an-ı Kerim'de bizlere Peygamber kıssalarını anlatırken, o dönemin batıl liderleri ile olan mücadelelerinden bahsediyor? Yoksa hikaye olsun diye mi? Haşa...

Bu soruları sorduktan sonra gelelim günümüze.

Yukarıda da belirttiğim gibi Milli Görüş Batıl düzene karşı Hak düzeni kurmak için yeniden filizlendirilmiş bir davadır. Bu dava ki Kur'an-ı Kerim'de açık açık beyan edilen bir davadır. Milli kelimesi Kur'an-ı Kerim'de Din anlamında geçiyor. Bunun adını verenler de Din görüşü olarak veriyorlar. Bir insan çıkıp ta bilip bilmeden bu davaya söz söylerse büyük bir yanlış yapmaz mı?

Çok iyi hatırlıyorum; bir zamanlar mevcut iktidarda bulunan büyüklerimiz bizlere konferanslar verirken sıradan bir siyaseti anlatmaz, konferansların Milli Görüş davasını anlatarak başlarlardı. Hatta bu davadan ayrılmanın tefrika olduğunu ve tefrikanın da İslam dininde haram olduğunu açık açık anlatırlardı. Hatta bir büyüğümüz de açık açık 'Bu davanın temsilcisi olan Refah Partisinden Liderimiz Erbakan ayrılsa bile biz buradan ayrılmayız' diyordu. Aynı şekilde bir başka büyüğümüz de, 'Benim liderimi Amerika, AB, İngiltere, Fransa, İsrail (Siyonizm) vb ülkeler sevmiyor.  Bunlar sevmediği için ben liderimin peşindeyim ve gitmeye de devam edeceğim. Çünkü EN BÜYÜK ŞAHADET DÜŞMANIMIN ŞAHADETİDİR' diyor.

Ben bu söylenenleri aynen kabul ediyorum ve Milli Görüş davasında mücadele etmeye devam ediyorum. Bu davayı şahıslarla daim görenlerde; Milli Görüş bitmiştir, Erbakan öldü oda bitti. (Sanki Erbakan varken davanın içindeymiş gibi!) diyerek diğer yola dadandılar. Hatta bir yönetici bu yolu açık açık savunarak 'Bizim medeniyetimiz Avrupa medeniyeti karşısında yenik düşmüştür' demiştir.  Bu yenilgiyi dillendirip Avrupa medeniyetini üstün görerek onlar gibi olmak için gayret göstermişlerdir. Maalesef göstermeye de devam ediyorlar.  Bunları yaparken de vicdanlarını rahatlatmak (kandırmak) bahanesi ile bir takım dini icraatlara da imza atıyorlar. Bu şekilde hem kendi nefsi makamları korunuyor hemde Batıl yolun günümüz yöneticileri de mutmain olmuş oluyorlar.

Değerli kardeşim, eminim bunları sende biliyorsun fakat maalesef bilmek de yetmiyor. Hak yolun üzerinde gitmek için samimiyet gerekiyor. Samimi olanlara Mevla'm bilgili olsa da olmasa da hidayet nasip ediyor...

Mevla'm cümlemizi hidayete tabi olanlardan eyler inşallah.


   
2013-11-07
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları