Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 14 Kasım 2013
Gürbüz BATTAL
Gürbüz BATTAL kimdir?
1951 Sarıkamış Yeniköy doğumlu. 1969 yılında Kars Kâzım Karabekir İlköğretmen Okulu’ndan mezun oldu. Manisa’da 37 yıl sınıf öğretmenliği yaptı. 2006 yılında emekli oldu. 6 yıldır Manisa Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi'nde sınıf öğretmenliği yapıyor. Evli, üç çocuk babası, dört torun dedesi.
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Patrona Halil İsyanı
TARİHTEN BİR YAPRAK: PATRONA HALİL İSYANI

Osmanlının duraklama ve gerileme döneminde çok sayıda isyan çıkmış ve bu isyanlar devleti yıllarca uğraştırmıştır.

Bu isyanlardan birisi de Osmanlı'daki Lale Devri'nin sonunu getiren Patrona Halil İsyanı'dır.

Osmanlı maliyesinin bozulmasından dolayı halkın büyük sıkıntılar çekmesine karşılık Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın başlattığı zevk ve sefahat, İran seferinden gelen olumsuz haberler üzerine Padişah'ın bir türlü sefere çıkmaması ile Yeniçerilerin maaşlarını zamanında alamamalarından duydukları huzursuzluk nedenleriyle camilerde ve toplu yaşanan yerlerde yapılan propaganda ile ayaklanmanın zemini hazırlanır.

İsyanın elebaşı, Horpeşetli Arnavut Halil'dir. Halil, bir müddet leventlik ve Rumeli'de yeniçerilik yapar. Yeniçeri ayaklanmalarına katılarak idam cezası alıp daha sonra idamdan kurtulur. Patrona ( koramiral) olmadığı halde Patrona lakabıyla anılarak İstanbul'da hamam tellaklığı yapan birisidir. Meyhanelerin devamlı müşterisidir. Kışkırtmalara kapılarak 1730'da İstanbul'un zorbalarından oluşan ihtilalcı kadro oluşturur.

Bu kadro ilk ihtilal planlama toplantısını 25 Eylül 1730'da Mevlüt Alayı günü yapar.

Zorbalar, 28 Eylül Perşembe günü şeriat için bayrak açıp herkesi bayrak altında toplanmaya zorlar. Üç koldan saraya doğru yürüyüşe geçen kalabalık gittikçe çoğalmaya başlar.

Asayişi sağlamakla görevli Yeniçeri ağası Hasan Paşa kalabalığı görünce korkup saklanır.

Üsküdar'da bulunan Sultan ve devlet erkânı İstanbul'a geçip Topkapı sarayına yerleşir.

Yeniçeriler ve Acemoğulları da kazan kaldırıp isyancıların safına karışınca isyancılar İstanbul'un kontrolünü ellerine geçirirler.

Patrona Halil, yandaşlarına emirler vererek isyana katılmayanları ve uygun görmediği kişileri öldürterek terör estirmeye başlar.

Etmeydanı'na müderrisler getirtip istedikleri fetvaları aldıktan sonra Sultan'dan, Sadrazam Damat İbrahim Paşa, Kaptanı Derya Kaymak Mustafa Paşa, Şeyhülislam Abdullah Efendi ile birlikte 37 kişinin kendilerine teslim edilmesini ister.

Bunun üzerine Sultan'ın Sancağı Şerifi açtırarak Müslümanların bu sancak altında toplanması girişimi başarısızlığa uğrar.  

30 Eylül'de ulemanın fetvası alınarak Patrona'nın istediği kişiler boğdurularak cesetleri isyancılara verilir.

İsyancılar, cesetleri İstanbul sokaklarında sürükleyip herkese gösterirler. Cesetler içinde İbrahim Paşa'nın olmadığı dedikodusu üzerine tekrar saraya yürüyüş başlar.

3. Ahmed'in, isyancıların tüm isteklerini karşılamasına rağmen isyancılar bununla yetinmeyip Padişah'ın tahttan indirilmesini isterler. 3. Ahmet tahttan indirilip yerine 1. Mahmud getirilir. 1. Mahmud'un cülus töreni, isyancıların uygunsuz kıyafetleri nedeniyle skandala dönüşür.

İsyancılar ilk günlerde organize olup hâkimiyeti sağlar. Yeni padişaha baskı yaparak adamlarını önemli görevlere getirtir.

Asiler İstanbul'u yakıp yıkma eylemlerine başlar. Padişah ayaklanma elebaşlarını birer görevle İstanbul'dan uzaklaştırmayı dener fakat başarılı olamaz. Patrona artık silahlı olarak Padişahın huzuruna çıkarak istek ve önerilerde bulunup, çarşı ve pazarı denetleyecek konuma gelir. Daha sonra Sadaret kaymakamı görevini yüklenmek istediğini söyler.

Patronanın densizliğinden ve aşırı isteklerinden bıkan Sultan, Kaptan-ı Derya Canım Hoca Mehmed Paşa'ya bir plan yaptırır. Plana göre geniş katılımlı bir Divan-ı Hümayun toplantısı yapılacak. Toplantıda, Patrona Halil'e Rumeli Beylerbeyliği rütbesi verilecek ve hilat ( kaftan)  giydirilecektir. Patrona Halil, hilat giymek için geldiği Revan köşkünde, erkânı ve muhafızlarından ayrılarak 17. Bölük ağası Halil Ağa'ya boğdurulur.

Dışarıda bekleyen asi elebaşları ve muhafızlar da ; ' Hilat giydirilecektir' denilerek birer birer içeri alınarak öldürülür.

İstanbul, sıkı bir denetime alınır, özellikle hamamlarda çalışan Arnavutlar dağıtılır. İsyancılardan 2 bin kişi yakalanıp idam edilir ya da Anadolu'ya sürgüne gönderilir.

28 Eylül'de başlayıp 15 Kasım'da sona eren bir isyan hareketi daha kanlı şekilde bastırılarak asilere layık oldukları cezalar verilir.

Bu isyan bir son olmayacak ve bu tür isyanlar, darbeler ve darbe teşebbüsleri İmparatorluğun ve Türkiye Cumhuriyeti'nin başını devamlı ağrıtacaktır.

Kalın sağlıcakla.


   
2013-11-11
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları
- Tezekten Terazinin B.ktan Olur Dirhemi
- Hakan Fidan Olayı...