Ahmet LAZ
|
|||
![]() 1956 da Kilis'te doğdum. İlk orta ve lise eğitimimi Kilis'te, Lisans eğitimimi de Hacettepe Ünv. Matematik mezunu olarak Ankara'da tamamladım. Afşin/Elbistan termik santral montajında planlamacı, Türkiye Diyanet Vakfında Bilgi İşlem Müdürü, Kendi işimde ise yönetici olarak Bilgisayar ve Yazarkasa sektöründe çalıştım. Emeklilik hayatımı Kilis'te yaşıyorum. Yerel Kilisinsesi gazetesinde ( www.kilisinsesi.com.tr ) yazıyorum. Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Hayatın Cilveleri | |||
![]() Zaman zaman çok kazanıp, yüksek mevkilere, şöhretlere kavuşsak da, bazen bunları yitirir sıkıntı ve sefalete duçar oluruz. Bazılarımız varlık içinde ve sağlıklı olarak dünyaya merhaba derken, bazılarımız da yokluklar içinde ve hatta sağlıksız veya engelli olarak doğarız. Yokluklar içinde dünyaya gelip de Karun kadar zengin olanların hikâyelerini zaman zaman dinlemişizdir. Geçmişin en büyük hükümdarlarından olan Kanuni Sultan Süleyman, 'olmaya devlet cihanda bir nefes sihhat gibi' (cihanda sihhatli bir nefes kadar büyük bir nimet yoktur) ifadesini kullanırken, zenginliğin de, makamın da gerçek tarifini yapmış. Tabi insanlar haklarına razı olurlar da nasipleriyle yetinirlerse diyecek bir şey yok. Ancak bazıları için dünyalık hedefler çok önem arz ediyor. Adeta bunlara ulaşabilmek için her yolu mübah görüyorlar. Ne ilke, ne edep ne de etik kurallar onlar için bir anlam ifade etmiyor. Adeta kendilerini bir savaşın içindeymiş gibi görüyorlar. Bir yandan rakiplerini ezmek isterken, diğer yandan da önemli isimleri kullanarak onların tanınmışlıklarından istifade etmeye gayret ediyorlar. Ortaya yalan yanlış dedikodular yayarak psikolojik baskı kuruyorlar. Bulundukları mevkileri adil olmayan ölçülerde kendi menfaatleri için kullanıyorlar. Peki sonuçta neye ulaşıyorlar? Koskoca bir hiç! Kim kazanıyor? Sanal alemin ve dijital dünyanın dalkavuklarından başka hiç kimse. Ama mahalleler, şehirler ve hatta ülkeler kaybediyor. Dünya ve insanlık kaybediyor. Durum böyle olunca da bizler gibi iyi niyetlerle yola çıkanlar, şaşkınlıklar içinde kalıyorlar. Ancak bizler de bu vesile ile çevremizi daha iyi analiz etme fırsatını buluyoruz. Hatalarımızı, eksikliklerimizi daha net görüyoruz. Çevreye hizmet etmenin birçok yollarının da olduğunu keşfediyoruz. Çeşitli oyun ve sahtekârlıklarla elde edilen mevki ve makamların bir huzursuzluk kaynağı olduğunu anlıyoruz. Başbakanın son konuşmalarında belirttiği gibi, gerçekten şehirler insana hizmet için imar edilmiştir ve de şehirleri sakinleri inşa eder, geliştirirler. Bizler yaşadığımız bölgenin tarihini, örf adet ve geleneklerini, iklim ve doğal kaynaklarını ne kadar iyi anlarsak, gelişmemize de o kadar çok katkıda bulunuruz. Bunları gerçekleştirebilmenin en önemli yolu da fedakârlıklardan geçer. Bazen ortaya çıkarak, bazen vazgeçerek, bazen yazarak, bazen okuyarak, bazen de susarak... Huzur ve mutlulukla kalın sağlıkla... |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2013-12-02 | |||
|
|||