Menderes ALPKUTLU
|
|||||||||||||
Menderes ALPKUTLU kimdir? Alpkutlu, Tarih öğretmenliğiyle lisans, Güvenlik Stratejileri ve Yönetimi alanıyla ise yüksek lisansını tamamlamış, aynı alanda doktorası ve akademisyenliği devam etmekte olup, İngilizce ve Osmanlıca bilmektedir. Email: [email protected] |
|||||||||||||
YAZARIN SAYFASI | |||||||||||||
Demokratik talepler ve toplumsal güven/lik | |||||||||||||
Türk toplumu, bin yıllar süren birlikte yaşama deneyimine rağmen, bugüne dek birlik ve dirliğini sekteye uğratan ve onu dünyada da zor duruma düşürmüş kimî çatışma ve ayrışma yollarından bir türlü kendini tam uzaklaştıramamıştır. Bu paralelde Sn. Bahadıroğlu'nun da bugünlerde gündeme getirdiği ve târihte de sonuçlarının ne derece çatışma ve yıkım doğurduğu açık olan, iktidar kavgalarıdır. Yönetime usûl dışı ortak olma eylemleri olup, taht kavgası olarak da nitelenen bu târihsel gerçek, etkili olduğu şartlarda anlaşılabilir olsa da demokratik dünya koşullarına haiz günümüz Türkiye'sinde, bu tür durumları anımsatan mücadele imajı vermek, Anadolu coğrafyası adına doğru bir durum değildir.
Günümüzde, kör-topal demokrasinin bir tarafından tutularak ve daha çok diktatör yönetimlere karşı verilen iktidar mücadeleleri, çoğunlukla Ortadoğu toplumlarında görülmektedir. Ancak, son üç asrını muasırlaşma uğrunda geçirmiş ve bugün itibariyle de daha müreffeh ve demokratik olan Türkiye'de de, meşruîyetî flû yeni metotlarla demokratik yönetimi alt etme veya ona ortak olma görüntüleri, anlaşılırlıktan oldukça uzak bir durumdur. Dolayısıyla, toplum üzerinde geçmişle kıyaslanamayacak yeni güven bunalımlara yol açabilecek bu tür girişimlere karşı, gerek siyasilerin, gerekse bürokrasinin ve gerekse de sivil toplum örgütlerinin dâha uyanık olması gerekmektedir. Özellikle, Anadolu hâlkının yıllarca, bir birini hedef tahtasına koyarak, içine girdiği haksız münakaşa, husumet ve çatışmalarla bir birini düşman gören anlayışının yavaş yavaş dayanışmaya evirildiği bir dönemde, her kesimin eylem ve söylemlerine dâha da dikkat etmesi, hayati öneme haizdir. Aksi takdirde, toplumun kimî kesimlerinin veya spontane oluşmuş bazı birlikteliklerin, liberal sınırları da aşan hedonist çıkışları, hâlk nezdinde negatif anlamda karşılık bulacaktır. Bunun da anlamı, yıllarca hâlkın üzerinde 'demoklesin kılıcı' gibi sallanmış olan bürokratik vesayete özlem şeklinde karşılık bulacaktır. Ki, bu da kamuda hukukun, adaletin, demokrasinin, yasanın ve tüm öteki kamu hizmet veya yaptırımlarının, yeni imtiyazlı sınıf modeliyle karşılık bulmasının arayışından gayrı bir şey olmayacaktır. Olası durumda ise toplumun, tekrar öz güvenini kaybedip, şüphe ve korkuyla devlete ön yargılı bakmasının kapısı aralanacaktır. Öyle ise, Ortadoğu'da yaşananlara da bakarak, son birkaç yıldır, iddialara göre, bir ayağı ülke dışında, öteki ayağı da Türkiye'de olan ve amacından da saptırılan sivil arayışların, gayrı meşru amaçlara dönüşmesine fırsat vermeden makûl zeminde tutmak, güven(lik)li ve huzurlu Türkiye için son derece önemlidir. Velhâsıl, toplumumuzun dinamik, dinamik olduğu kadar da duygusal olan, âncak en az o kadar da rasyonaliteden uzak görünen bazı güncel tartışma, cebelleşme ve hâtta hakaretleşmelerine bakınca üzülmemek elde değil. Çünkü bu tablo, Anadolu insânını, uluslararası güç olmanın olmazsa olmazı olan "tek yürek ve bilek olmak"tan, uzak tutmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Temenni edilir ki, târihte ülkemize çok şey kaybettirmiş olup, kardeş kavgalarını da anımsatan ve zaman zaman da meşruîyet zemininden kayan bu gizil öz "benlik" ve "milli sinerji" kaybından, aklı selim ve demokratik inisiyatifle toplumuz bir an önce sıyrılır. |
|||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||
2013-12-04 | |||||||||||||
|
|||||||||||||