Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 13 Temmuz 2014
Ahmet SAYDIN
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Basitliğin Kirli Kültürü..
'Basit insan' denilince genel olarak görgü kurallarından habersiz, cahil, bilgisiz, nerede nasıl davranacağını, nasıl konuşacağını bilmeyen, ölçüsüz bir insan modeli akla gelir. Fakat bu yazıda ele alınacak konu halk arasında kullanılan anlamdaki basitlik değil, din ahlakına göre basitliğin nasıl bir ruh hali olduğudur. Burada ele alınacak olan 'basitlik', bilinen anlamından çok daha köklü ve derin bir hastalıktır. Ve insanı -Allah'ın dilemesi dışında- cehenneme sürükleyebilecek büyük bir tehlikedir. Basitlik, insanın, ruhunu Kuran ahlakına uygun bir şekilde derinleştirememesi, Allah'a yakın olma ve O'nun rızasını kazanma konusunda istekli olmaması sonucunda, davranış ve düşünce biçiminde meydana gelen kirli bir yüzeyselliktir. Bu yüzeysellik, insanın, Allah'ın gücünün sınırsızlığını, kendi etrafında ve dünya üzerinde meydana gelen olaylardaki hikmetleri ve yaşamın gerçek manasını anlamada zayıf bir kavrayışa sahip olması şeklinde kendini gösterir. Allah'ın varlığını ve gücünü kavrayan samimi bir Müslümanın gösterdiği güzel ahlak ile yukarıda belirttiğimiz şekilde yüzeysel bakış açısına sahip bir insanın ortaya koyduğu kirli ahlak, kişilik ve davranış biçimleri birbirinden tamamen farklıdır. İnananlar son derece asil bir ruha, yüksek bir kişilik kalitesine ve derin bir anlayışa sahip olurlarken basit insanlar kendilerini alçaltan kirli bir karakter yapısına sahip olurlar.

Basitlik, kimi insanlar tarafından hayat şekli olarak yaşanan ve temelde içteki basitlikten kaynaklanan tavır, düşünce ve konuşma bozukluklarıdır. Ancak basitlik denince akla yanlış bir tanım gelmemelidir. İnsanların samimiyetlerinden kaynaklanan doğal tavırları basitlik değildir; doğallığın kendine göre bir güzelliği, derinliği ve etkileyiciliği vardır. Dolayısıyla basitlikten sakınmak doğallığı kısıtlamak değildir. Basitlik bunlardan tamamen farklıdır; doğallık gibi samimiyetten değil, şuur kapalılığından, din ahlakına muhalif olarak yapılan tavırların itici, olumsuz etkisini, yüzeyselliğini fark edememekten kaynaklanır. Cahiliye toplumlarında kimi insanlar basitlikten sakınmanın yolunun sahte bir asalet anlayışı olduğunu sanırlar. Bu asaletin gereğinin de soğukluk, resmiyet, yapmacık tavırlar, suni şekilde kibarlaştırılmış davranışlar, kibirli tavırlar olduğunu düşünerek, en az basitlik kadar yanlış ve itici bir başka tavır bozukluğu yaşarlar. Oysa basitlikten kurtulmanın yolu yapmacık bir asaleti değil, yalnızca Kuran ahlakını yaşamaktır.

Pek çok insan basitliği kabullenir. Bunu adeta hayatın vazgeçilemez bir gerçeği gibi görerek, normal karşılar, hem kendi yaptıklarından hem de başkalarının bu yöndeki tavırlarından rahatsız olmazlar. Aksine birbirlerini bu çirkinliğe teşvik eder ve kendilerini çoğunluğun yaşadığı basit davranışları uygulamak zorunda hissederler. Hatta bu konuda öylesine şartlanılmıştır ki, basitlik, konuşma ve bakış şekilleri, kendine özgü kuralları ile adeta batıl bir din haline getirilmiştir.

Oysa basitlik, insanı güzel ahlaktan, kaliteli bir kişilikten, büyük düşünmekten alıkoyan önemli bir tavır bozukluğudur. Bir insan batıl basitlik dinini benimsemişse, dindar olduğunu söylese bile din ahlakını tam anlamıyla yaşaması mümkün olmaz. Allah'ın varlığına inansa, ben Müslümanım dese, namaz kılsa, oruç da tutsa, bu hastalıktan kurtulmadığı sürece Kuran ahlakını tam anlamıyla yaşayamaz. Nitekim Allah Kuran'da bir grup insanın basit ve yüzeysel kişilik ve ahlak anlayışlarına dikkat çekmiştir. Bu insan grubu, Peygamberimiz (sav) döneminde yaşayan bazı Bedevilerdir. Bedevilerin 'Biz de inanıyoruz, biz de Müslümanız' diyen ancak davranış ve düşünce şekillerindeki yüzeyselliği ile, gerçek Müslümanlardan farklı olduklarını, imanın bu kişilerin kalplerine tam yerleşmediğini Rabbimiz bize şöyle bildirmiştir:

Bedeviler, 'İman ettik' dediler. De ki: 'Siz iman etmediniz; ancak 'İslam (müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiç bir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. 
(Hucurat Suresi, 14)

Tavırlarını katıksız olarak Kuran ahlakına göre şekillendiren müminler ise, Allah'ın kendileri için seçip beğendiği ve fıtratlarına en uygun olan ahlakı yaşamaları nedeniyle basit tavırlardan, basit düşünce şekillerinden sakınmış olurlar. Tüm tavırları, düşünceleri, sözleri ruhlarında yaşadıkları derinliği yansıtır nitelikte asil ve güzeldir. Her olayda bakış açılarını Kuran'a göre belirledikleri için, Allah'ın Kuran'da verdiği bilgiler sayesinde basitliği ve basit insanları en iyi fark edip, teşhis edebilen insanlar da yine ancak müminlerdir. Basitliği yaşayan bir insan, bunun büyük bir tehlike değil birçok insanın yaşadığı, hayatın bir gerçeği olduğunu düşündüğü sürece kendisine verdiği zararın da farkında olmaz. Oysa basitlik Kuran ahlakından ve anlayışından tamamen uzak olan, kişinin Müslümanca yaşamasını engelleyen kirli ve alt bir kültürdür.

Bu yazı, din ahlakından uzak yaşayan bazı insanların -dindar olduklarını öne sürseler bile- içine düştükleri bu kirli kültürü her yönüyle ele almak ve çözümünü de ortaya koymak amacıyla hazırlandı.

Unutulmamalıdır ki basitliğin bu kirli yapısı içinde yaşayan insan bundan sorumludur. Böyle bir kişi Kuran ahlakından ve bu ahlakın inceliklerinden uzak bir hayat yaşarken, basit idealler peşinde koşarken ve bundan dolayı da hesap verebileceğini aklına bile getirmezken, ölüm meleklerinin canını almak için yanına geldiklerini gördüğünde içinde bulunduğu derin gafletten uyanır. Fakat bu çok geç bir uyanıştır. Çünkü insanın yaratılış amacı Allah'ın razı olacağı umulan ahlakı ve hayatı yaşamaktır, bir ömrün geride bırakıldığı ölüm anı ise bu amacı anlamak için olabilecek en kötü zamandır.

Allah dünyada basitlikten sıyrılıp, gerçek Kuran ahlakına tabi olmayan insanların ahirette uğrayacakları karşılığı şöyle haber vermiştir:

Doğrusu, 'suç ve günah işleyenler,' kimi iman edenlere gülüp-geçerlerdi. Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş-göz ederlerdi. Kendi yakınlarına döndükleri zaman neşeyle dönerlerdi. Onları gördükleri zaman ise: Bunlar elbette şaşkın-sapıklardır derlerdi. Oysa kendileri onların üzerine gözcü olarak gönderilmemişlerdi. Artık bugün, iman edenler, kafir olanlara gülmektedirler. Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmek suretiyle. Nasıl, kafir olanlar, işlediklerinin 'feci karşılığını gördüler mi?' (Mutaffifin Sresi, 29-36)


Allah'ın yüceliğini hakkıyla kavrayan bir insan yaptığı işlerin her aşamasında yüksek bir ahlak gösterir. Ancak 'basitlik kültürü', insanı Kuran ahlakına uygun bir yaşam şeklinden tamamen uzaklaştırır. Peygamberimiz (sav) edebsizlik ve çirkin sözün girdiği yer çirkinleşir (Tirmizi, Birr 47) şeklinde buyurmuştur. Bu sözde bildirildiği gibi basit bir ruh haliyle yaşayan insanın hayatına da çirkinlik ve karmaşa hakim olur. Bulunduğu yerler çözümsüzlüklerin yaşandığı, konuların bir türlü halledilemediği, gerilime müsait, huzursuz ortamlara dönüşür. Ancak burada basitlik kültürünün çok önemli bir özelliği ortaya çıkar: Basitlik tek taraflı yaşanmaz. Basit kişilerin bu kirli kültürlerini sergileyebildikleri kişiler yine kendileri gibi aynı kültürün içindeki basit kişilerdir. Basitlik dininin üyeleri birbirlerini hemen tanır ve Kuran ahlakından uzaklaşma konusunda birbirlerini teşvik ederler. Bunlar, adeta birbirlerini ateşe çağırırlar.  Allah bir ayetinde bu tehlikeye şöyle dikkat çekmiştir: 

...
Onlar, ateşe çağırırlar, Allah ise kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler. (Bakara Suresi, 221)

Başka ayetlerde ise Allah insanların birbirlerinin sapmasına nasıl vesile olduklarını şöyle haber vermiştir:

De ki: 'Sizin şirk koştuklarınızdan hakka ulaştırabilecek var mı?' De ki: 'Hakka ulaştıracak Allah'tır. Öyleyse, hakka ulaştıran mı uyulmaya daha hak sahibidir, yoksa doğru yola ulaştırılmadıkça kendisi hidayete ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz? Onların çoğunluğu zandan başkasına uymaz. Gerçekten zan ise, haktan hiç bir şeyi sağlayamaz. Şüphesiz Allah, onların işlemekte olduklarını bilendir.' (Ynus Suresi, 35-36)

Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.' 
(Enam Suresi, 116)




İmanı zayıf, kalbinde hastalık olan insanlar birbirlerini her konuda olduğu gibi basitlik dinini yaşama konusunda da olumsuz yönde etkilerler. Ancak bilinmelidir ki, bu kişiler aslında içlerinde yaşadıkları basitliğin çirkinliğinin  ve kirliliğinin de bilincindedirler. Çünkü bu kirli kültürü asla yaşayamayacakları insanları çok iyi tanırlar. Salih Müslümanlarla bu kirli kültür aracılığıyla bağlantı kurmanın olanaksız olduğunu bilirler. Bu nedenle onların yanlarına geldiklerinde ellerinden geldiği kadar bu yönlerini gizlemeye gayret ederler. Sadece Müslümanlara karşı değil, basitliği kendilerinden biraz daha az yaşayan kişilere karşı da kendilerini olabildiğince gizlerler. Örneğin çalıştıkları yerde bağlı oldukları kişiye ya da beraber çalıştıkları kişilere kaliteli insanlar olduklarını göstermeye çalışırlar.

Böyle bir kişi basitliği yaşadığı arkadaşlarının yanındaki halinden çok farklı bir karakter sergiler. Oturuşu, kalkışı, konuşurken seçtiği kelimeler, mimikleri, ses tonu, olayları değerlendirmesi tümüyle farklılaşır, gerek saygısıyla, gerek gösterdiği tavırlarla ve gerekse konuşmalarıyla çoğu zaman gerçek haliyle kıyaslanamayacak kadar değişir.

Aynı şekilde, bir öncesinde kendi zihniyetini taşıyan bir kişiyle rahatça bu kültürün gereklerine uygun gafil bir sohbet içinde olabilirken, samimi Müslüman ahlakında gördükleri kişilerin yanında bu kültüre ait tavırlarını ellerinden geldiği kadar geri çekerler. Bu kültüre ait basit mimiklerden, fayda getirmeyecek uzun manasız sohbetlerden, kısılmış gözlerle ve benzeri şekilde yapılan vurgulamalardan kaçınırlar. Ancak bu ani değişim aslında ruhlarında yaşadıkları basitliğin yanı sıra çok daha önemli bir gerçeği ortaya çıkarır. Demek ki bu kişiler bilinçli olarak ve isteyerek basitlik kültürünü yaşamayı ve onun oluşturduğu gafil ortama girmeyi tercih etmektedirler. Bu konuda vicdanlarını örtmekte, bu kirli kültürün gereklerini yaparken kendilerini soktukları itici görüntüyü Allah'ın gördüğünü ve her anlarına şahit olduğunu bilmelerine rağmen, bunları yaşamaktan bir rahatsızlık duymamaktadırlar.

Oysa bu kültür ciddi şekilde niyet ederek içinden hemen çıkılacak kadar zayıf bir kültürdür. Bundan sonraki yaşamında sadece Müslüman ahlakı ile yaşamaya karar veren bir insan bu basit kültürün getirdiği gafletten tek bir karar ile çıkabilir. Allah'ın razı olacağını belirttiği güzel ahlakı kendi dünya ve ahiret hayatı için en uygun ahlak olarak benimseyerek, yaşamına samimi, güzel ahlaklı bir Müslüman olarak devam edebilir. Diğer insanlara da bu yönde güzel bir örnek oluşturabilir ve bunun güzel karşılığını Allah'tan umabilir.

Basitliğin kirli kültürü tüm tavır ve konuşmalara yansımasının yanında esas olarak ruhta ve düşüncede yaşanan bir sorundur. Bu yüzden de basitlikten kurtulmanın yolu tavırların tek tek ele alınıp düzeltilmesi gibi bir yöntem değildir. Çünkü böyle bir durumda kişi öğrendikleri dışında bir olayla karşılaştığında yine basit tavırlar sergileyebilecektir. Üstelik bildiklerini de uygulamada sorunlar çıkacaktır çünkü bir insanın bakış açısı ve düşünceleri ne ise tavırlarına da bu yansır. Mantığını anlamadığı, gerekliliğine inanmadığı bir şeyi uygulamakta güçlük çeker. Oysa basitliğin çözümü sanıldığı gibi zaman alan, zor ya da karmaşık bir şey değildir, aksine son derece kolaydır.


Çözüm, Allah'tan korkmak ve Kuran ahlakını yaşamaktır. Allah'a iman eden ve Kuran'ı tam olarak hayata geçiren her insan basit karakterden kurtulur. Allah'tan gereği gibi korkup sakınması, her an her yerde vicdanlı davranması onu basit düşünmekten, basit hareket etmekten tümüyle sakındırır. Böyle bir kişi nefsine uymaktan vazgeçer ve Allah'ın "Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır." (Şems Suresi, 9-10) ayetlerinde dikkat çektiği gibi nefsini kötülüklerden arındırmaya çalışır.

Nefsin basitliklerine uymamak böyle bir karakterden kurtulmak isteyen insan için önemli bir konudur ve bu da ancak Kuran ayetlerinin uygulamaya geçirilmesi ile mümkün olur. Nefis, insanı aldatan, kötülüğe yönelten, boş ve zararlı şeyleri telkin eden, kısacası birçok yanlışın ve basitliğin kaynağıdır. Kişinin nefsindeki benlik duygusu ve büyüklük isteği, hırsı, tamahkarlığı, öfkeyi ve her türlü kötü tavır ve düşünceyi kışkırtır. Basitliğe düşmemek, dünya ve ahirette zarar görmemek için, nefse uymamak gerekir. Allah Kuran'da Musa Peygamberin kavmine yaptığı bir öğüdü şöyle bildirmiştir:

"...Hemen, kusursuzca yaratan (gerçek ilah)ınıza tevbe edip nefislerinizi öldürün: bu, Yaratıcınız Katında sizin için daha hayırlıdır..." 
(Bakara Suresi, 54)


Nefislerini arındıran kişiler anlayış ve olgunluk kazanırlar, basit olan herşeyden uzaklaşırlar. Allah Kuran'da "...Biz onlara kendi şan ve şeref (zikir)lerini getirmiş bulunuyoruz, fakat onlar kendi zikirlerinden yüz çeviriyorlar." (Müminun Suresi, 71) ayetiyle, insanların ancak Kuran'a uyarak şeref kazanacaklarına dikkat çekmiştir. Bu sebeple, Kuran ayetlerini eksiksizce hayata geçiren Müslümanlar asil, onurlu, saygın kişilerdir. Allah'ın "Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz." (Al-i İmran Suresi, 139) ayetinde bildirdiği gibi en üstün karakter ve ahlak özelliklerine sahiptirler.

Bu konu iman edenler için de son derece önemlidir; üzerinde çok iyi tefekkür etmeli, basitliğin kirli kültürünü belli konularla sınırlı düşünmemelidirler. Örneğin farklı ortamlarda farklı tavırlar sergilemek, insanların takdirini ön planda tutarak hareket etmek kirli ve tipik bir basitlik örneğidir. Gün içinde sıradan bir konuda küçük olduğu düşünülen bir yalanı söylemek, din ahlakını yayma konusunda sarf edilen çabanın daha iyisini ve fazlasını yapabilecekken az bir çaba içinde olmak, fedakarlık gerektiren bir durumu fark ettiği halde buna talip olmamak, güzel söz söyleyecekken söylememek, nefsini temize çıkarmaya çalışmak, insanlara iğneleyici konuşmalar yapmak, tevazulu olmamak, iğrenç ve alçaltıcı sohbetler yapmak...

Tüm bunlar ve benzeri tavırlar da basitlik örnekleridir. Sanıldığının aksine basitliğin küçüğü büyüğü yoktur. Bundan kurtulmak için kişinin din ahlakını yaşama konusunda mutlak dürüstlüğe niyet etmesi ve türlü bahanelerle kendisini kandırmaktan vazgeçmesi gerekir. Allah Kuran'da "Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları Kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır..." (Maide Suresi, 16) ayetiyle kullarına bu kurtuluşu ve güzellikleri vadetmiştir.

Görüldüğü gibi basitlikten kurtulmanın yolu insanın fıtratına uygun tek ahlak şekli olan Kuran ahlakını yaşamasıdır. Ancak, tüm kalbiyle ve ruhuyla Allah'a teslim olmaya karar vermiş; O'nun razı olduğu şekilde yaşamaya tam niyet edip, üzerinde cahiliye ahlakından eser bırakmayacak şekilde kendini yenileyen bir insan bu kültürden kolayca çıkabilir. İnsanın geçmişte yaşadıkları, benimsediği ve uyguladığı kirli kültür önemli değildir. Önemli olan kişinin Allah'ın rızasını kazanmaya yönelik aldığı son kararı ve son halidir:

...Allah geçmişte olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öc alacaktır. Allah üstün ve güçlü olandır, öc sahibidir. (Maide Suresi, 95)

O inkar edenlere de ki: "Eğer vazgeçerlerse geçmişte (yaptıkları) şeyler bağışlanacaktır. Ama yine dönecek olurlarsa, önceki toplumlara uygulanan, muhakkak (onların başından da) geçmiş olacaktır. (Enfal Suresi, 38)

...Ancak (cahiliyede) geçen geçmiştir. Çünkü bu, 'çirkin bir hayasızlık' ve 'öfke duyulan bir iğrençliktir.' Ne kötü bir yoldu o!.. (Nisa Sresi, 22)

(Yazar tüm yazılarını Harun Yahya'nın eserlerinden faydalanarak hazırlamaktadır..)



   
2013-12-10
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları
- Pişman Olmadan Önce...