Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 06 Temmuz 2014
  YAZARIN SAYFASI
Bir Duayen Dershaneci Mehmet Ali Yaz Bey
     Bundan yıllar önce, günlük mesainin sekiz saat yerine on sekiz saat yaşandığı günlerden biriydi. Bir önceki akşamı geç vakitlere kadar, ek ders ve etütle dolduran Mehmet Ali Bey, ertesi günkü derslerine yorgun halde giriyordu. Fakat son derse girerken artık bitap düşmüş, ayakta duracak mecali kalmamıştı. Onu en fazla uykusuzluk zorluyordu. Hâlbuki bir beş dakikalık kestirmeye ne kadar ihtiyacı vardı. Tahtaya yeni soruyu yazdığında, elindeki tebeşiri güçlükle tutuyordu. O an, hafızasında şimşek gibi bir fikir çaktı! Kendi kendine, 'Neden olmasın!' diye düşündü ve bulduğu parlak düşünceyi tatbike başladı:

     'Arkadaşlar!' dedi, narin ses tonuyla. Dikkatleri üzerinde topladıktan sonra: 'Arkadaşlar, gelin bu soruyu farklı bir metotla çözelim!' Öğrencilerin merak dolu bakışları arasında açıklamaya devam etti: 'Evet ben bu soruyu 'Uyku metodunu' kullanarak çözmek istiyorum.' Öğrenciler, 'acaba bilmediğimiz böyle bir metot da mı var?' diye düşünürken Mehmet Ali Bey yeni metodu şöyle açıkladı: 'Arkadaşlar tahtadaki soruyu beş dakikalık uykudan sonra çözeceğim. Şimdi Başkan arkadaşımız süre tutsun, ben tahtaya başımı dayayıp şuracıkta uyuyacağım. Süre dolduğunda başkan beni uyandırsın. Aman dikkat edin süre beş dakikayı geçmesin, bu çok önemli!' dedi ve başını tahtaya yaslayıp hemencecik uyudu.

     Ayakta tahtaya yaslanmış olarak öyle bir uyuyuşu vardı ki, sanki kuştüyü yatakları kıskandıracak bir haldi bu. Zaten kuştüyü yatakları bilmezdi de... Dersler, etütler derken, bazen boş bulduğu bir kanepede ya da öğrenci ranzalarından birine yaslanarak uyuması sıradan bir davranıştı onun için.

     Sınıf Başkanı, dikkatli bir ses tonuyla, 'Hocam, beş dakika doldu!' diye seslendi. Mehmet Ali Bey, başını yasladığı tahtadan doğruldu, gözlerini ovaladı, tahtaya yazdığı soruya bir kez daha baktı ve beş dakikalık uykunun verdiği dinginlikle, 'Çocuklar, şimdi dikkatle izleyin!' dedi. Sonra tahtadaki fizik sorusunu çabucak çözdü. Yüzünü sınıfa döndüğünde birçok öğrencinin aynı anda: 'Vay be! Hocamız bu soruyu uyku metoduyla çözdü!' dediklerini duydu.

  Öğretmenlik mesleğinin duayenlerinden Mehmet Ali Yaz Bey, seksenli yıllara damgasını vuran eğitimci kuşağın temsilcilerindendir. Onların kuşağı, kendilerini İzmir merkezli bir aksiyonun içinde buldular. Temel felsefesi, Hizmette önde, ücrette geride olmaydı bu hareketin. Onların felsefesinde mesai anlayışı yoktu. Ayakta durabildiği her an, değerlendirilmesi gereken altın bir dilimdi onlar için. Üstat Necip Fazıl, Sakarya Türküsünde sanki onlardan bahsediyordu:

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan:
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan!..

     'Talebe Hizmeti!' diyorlardı yaptıkları işe. Böyle bir hizmetin rütbesini ve ücretini yalnız Allah takdir edebilirdi. Ülkemizin zor günler yaşadığı yetmişli yıllarda, Anadolu'nun dört bucağından gelen talebelere okuma ve barınma imkânı hazırlamak, sonra sıcacık mekânlarda geleceğin mimarlarını yetiştirmek...

     Uzun yıllar fizik Öğretmeni olarak vazife yapan Mehmet Ali Bey, Türkiye'de dershaneciliğin gelişmesine katkıda bulunmuş, fizik dersinin öğrenilmesini kolaylaştıran çok sayıda kitaba emek vermiştir. En önemli kitabı, Sürat Yayınları arasında çıkan, 'Altın Seri Fizik' kitabıdır. Tamamen renkli, görsel öğelere dayalı ve fiziği sosyal hayatla buluşturan bir kitaptır.

     Şimdilerde, özel bir yayınevinde çalışan Mehmet Ali Bey, Fizik Zümresi yazarlarına danışmanlık hizmeti veriyor ve tecrübelerini aktarıyor genç meslektaşlarına. Mazideki hizmet yıllarında sayısız hatıra barındıran mütevazı insandan, bu vesileyle dinlediğim iki hatırasını daha paylaşmak istiyorum:

     Eskiden dershanelerin bazı şubeleri sobalı olurdu. İşte bu şubelerden birinde çalışıyordu Mehmet Ali Bey. Bir kış günü arkadaşlarından biri öğretmenler odasındaki sobayı karıştırıyordu. Fakat sobanın dökümden yapılmış kapağı yerdeki ahşap döşemeye düşünce kısa süren bir panik yaşandı. Ortalıkta kapağı tutacak bir maşa yoktu. Ahşaptan çıkan dumanı gören Mehmet Ali Bey, elini atıp bir hamlede kapağı aldı ve sobanın üzerine attı. Fakat eli çok ciddi şekilde yanmıştı. Çaycının leğende getirdiği soğuk suya elini batırdı ve bir oh çekti. Ne var ki sağ eli kısa sürede şişti ve su topladı. Öğretmen arkadaşları, 'Hocam geçmiş olsun, siz gidin elinizi tedavi ettirin biz derslerinizi idare ederiz' dediler. Ali Bey sağ eline baktı ve sağlam kalan iki parmağını göstererek, 'Tebeşir tutmak için kâfidir, talebenin dersini çalmayalım' dedi. 

     Mehmet Ali Bey'in ders işleme metodundan bir örnek vermek istiyorum. O, asla kuru ezberciliği sevmez, öğrencilerini düşünmeye sevk eder ve konu öncesi hazırlık sorularıyla onların motivasyonunu hazır hale getirirdi. Ders sırasında mutlaka beyin fırtınası yapar, öğrencileri dersin içine çeker ve onların heyecanlarını hep canlı tutardı. İşte böyle geçen derslerden birinde, Suyun Kaldırma Kuvveti ve Arşimet Prensibini anlatıyordu. Tam bu esnada öğrencilere konuyu kavratıcı ve düşünme melekelerini geliştirici bir soru sordu: 'Bir hassas teraziye ağzı açık bir kapta su koymuş olalım. Terazinin ibresinin dengelendiği bir anda, işaret parmağımızı kaba değdirmeden suya bir miktar batıralım, acaba nasıl bir değişiklik gözlemleriz? Sizce terazinin ibresinde bir oynama olur mu? Bu sorudan hemen sonra öğrencilerin fikir üretmede yarıştıklarına şahit oldum. O ders çok keyifli ve konuyu öğrenme adına verimli geçmişti.'

     Sizce cevap nedir? Terazinin ibresinde bir oynama olmuş mudur? Cevabı bekliyorsanız, yanılıyorsunuz... Söylemeyeceğim. Ben deney yapıp öğrendim. Merak ediyorsanız, bu basit düzeneği kurun ve cevabı kendiniz bulun!
@kimyaci64



   
2013-12-12
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  YORUMLAR 1 sayfada toplam 2 yorum
Aytaç Dede
2013-12-12 17:15:43    ip: 195.85.255???
Hocam çok güzel bir yazı olmuş. beraber işlediğimiz dersler geldi aklıma. Sizde Mehmet Ali beyi aratmadınız bize. Allah razı olsun.
.......................................................................................................................................................................
Kamil Karaboyun
2013-12-12 07:21:35    ip: 91.93.52.1???
Allah razı olsun. Güzel bir yazı olmuş. Devamını bekliyoruz inşallah
.......................................................................................................................................................................
1
yazarın diğer yazıları