Ahmet DEVREZ
|
|||||||||||||||||||||||||
Ahmet DEVREZ kimdir? 1956 yılında Çorum-Kargı´da doğdu. Hasanoğlan Atatürk İlköğretmen Okulundan 1975 yılında mezun oldu.Sırasıyla Erzincan Tercan, Mardin Midyat ve Çorum -Osmancık ve Kargı ilçelerinde görev yaptı. Hala göreve devam ediyor. Evli 2 çocuk babası. İngilizce bilmiyor. Email: [email protected] |
|||||||||||||||||||||||||
YAZARIN SAYFASI | |||||||||||||||||||||||||
Bindiği Dalı Kesmek | |||||||||||||||||||||||||
17 Aralık'tan bir kaç gün sonraydı. Kahvede otururken elime Sözcü gazetesi geçti. Sayfalarını karıştırırken bir başlık gözüme ilişti. ' Bizim 11 yıldır yapamadığımızı Fethullah bir haftada yaptı.' İfade aynen böyle. Emin Çölaşan yazmış. Etekleri de zil çalıyordur muhakkak.
Yaklaşık on yıldır Zaman abonesiyim. Gazetemin Sözcü gazetesiyle aynı paralelde yayın yapması hoşuma gitmiyor. STV'nin, Ulusal TV gibi, Halk TV gibi hükümete, bilhassa da Türkiye Cumhuriyetinin başbakanına saldırması hoşuma gitmiyor. Bu nedenle 10 yıllık Zaman gazetesi aboneliğimi bırakıyorum. İlerde tekrar alırmıyım bilemiyorum.. Alışkanlıklardan vazgeçmek zor. 10 yıllık dosttan ayrılmak zor. En yakın arkadaşımın ihanetine uğramış gibi hissediyorum kendimi. Sırtından vurulmuş gibi hissediyorum. Bu kararı vermek kolay olmadı. Bir gazete alsan ne olur, almazsan ne olur diyenler olabilir. Safımızın belli olması açısından bu günden itibaren Zaman gazetesi aboneliğini bırakıyorum. Dershanelerle başlayıp yolsuzluk operasyonlarıyla devam eden bu savaşta çok gönüller kırıldı. Kardeş kardeşle, karı kocayla, evlat babayla karşı karşıya geldi. Tamir edilemez yaralar açıldı gönüllerde. Kimin haklı kimin haksız olduğu çokta önemli değil. Bir gönülü kırdıktan sonra haklı olsan ne yazar haksız olsan ne yazar. Maalesef çok gönüller kırıldı. 3 ay önce Ak Partiyi yere göğe sığdıramayan bir cemaat mensubu bugün ellerim kırılsaydı da Ak Partiye oy vermeseydim diyebiliyor. Bir başkası bir daha kurban yerine havalarını alırlar diye cemaata yükleniyor. Biz de Zaman gazetesi aboneliğini bırakıyoruz. Ayrışmalar devam ediyor. Yukardakiler yarın barıştık deseler bile tabanın barışacağı yok. Zaman ne getirir bilinmez... Bu günden sonra hiç bir şeyin eskisi olmayacağı aşikar. Aşikar olan bir konu da cemaatın bu işten zararlı çıkacağı. Ok yaydan çıktı bir kere. Kafalar karıştı. Cemaat, mütedeyyin kitle içerisindeki sempatisini kaybetmeye başladı. Kahvehane köşelerinde Hocaefendi'ye, cemaata kızanlardan geçilmiyor. Yüzde ellinin oy verdiği bir iktidara savaş açarsan, yüzde elliyi karşına almış olursun. Sana sempati besleyenleri karşına alırsın. Bindiğin dalı kesersin. Senin okullarına gidenler bu yüzde ellinin içinden gidiyor, dershanelerine gidenlerde öyle. Himmet toplantılarında himmet edenlerde bu yüzde elliden.Türkçe olimpiyatlarını izleyenlerde. Örnekleri çoğaltabiliriz. Maalesef cemaat 17 Aralık'tan itibaren bindiği dalı kesmeye başladı. Dershanelerin kapatılması konusu ortaya atıldığında toplumun büyük bir kesimi kapatılmaya karşıydı. Konunun dershane meselesi olmadığı ortaya çıktıktan sonra tavır değişmeye başladı. Dershane meselesi olmadığını nereden çıkarıyorsun diye soracak olursanız cevabım şudur; Kapatma konusu iki yıl ertelendiğinde tartışmanın bitmesi gerekirdi. Bitirmediler... Gittikçe üzerine gittiler... 17 Aralık'la birlikte geri dönülmez sürece girdiler. 17 Aralık'la bizim ne alakamız var diyenlere de cevabım; Kamuoyunda algı böyle. Siz istediğiniz kadar biz yapmadık deyin. Emin Çölaşan'ın yukarıdaki ifadesi tabanda karşılık buldu. Ak Parti'ye oy veren büyük bir kesim böyle düşünüyor. Yolsuzluk yapanların yanına kar kalmaması lazım. Mutlaka cezalandırılmalılar. Bu konu da herkes hem fikir. Ama bu millet iki bakan çocuğuna Tayyip Erdoğan'ı feda etmez. Bunu da 30 Martta göreceğiz. |
|||||||||||||||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||||||||||||||
2014-01-05 | |||||||||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||||||||||