Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 06 Temmuz 2014
Zeynep POLAT
Zeynep POLAT kimdir?

Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Doğu Kültüründe Evlilik -1
Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla.

Peygamber Efendimzi (S.A.V) şöyle buyuruyor 'Evleniniz! Zira kıyamet günü sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim' Bir başka hadisi şerifte ise ' Gücü yetipde evlenmeyen benden değildir' buyurarak evlilik müessesesine  ne kadar önem verdiğini anlamak mümkün. Yine Peygamber Efendimiz (S.A.V) Sahabelerini evliliğe teşvik etmiş, evlenmeye güç bulamayan fakir mü'minlere ise evlenebilmeleri için  daima yardımcı olmuştur.  Evlilikte yapılması en güzel şey ise kuran ve sünnete uygun olmasıdır. Bu dikkat edilmesi gereken önemli bir husustur.

 İslam aile kurumuna büyük önem vermiş, ancak sağlıklı bireylerin, islama uygun bir aile yapısıyla öne çıkarak sağlıklı ve sorunsuz bir toplum oluşturabileceklerini daima vurgulamıştır. Bu noktada bireylerin bu güzel müesseseyi oluştururken sağlam temeller üzerine bina etmesine, Sünetullaha uygun olup olmadığına azami derecede önem vermesine dikkat etmelidir.

Bu girişten sonra örf ve adetin ne olduğunu tanımaya çalışalım. Örf bir toplulukta benimsenmiş ortak alışkanlık ve usullerdir. Adet bir toplumda öteden beri uygulana gelmiş, yazısız nesilden nesile aktarılan halk arasında tatbiki iyilik ve kötülük değer ölçüsüyle yapılması gereken, tutum ve davranışları belirleyen kurallardır. İslam, güzel olan örf ve adetleri benimsemiş, yanış ve insan hayatına büyük ölçüde zarar veren  bir takım gelenek ve görenekleri yermiştir .Örf, adet ve gelenek diye adlandırılan hayat tarzları haline getirilen bir takım kurallar eğer İlahi nizamın koyduğu hayat ölçüleriyle örtüşmüyorsa, hele hele hayat nizamı diye nitelendirilen bu olgular Allahın koymuş olduğu hayat nizamıyla bire bir çarpışıyorsa ziyan üstüne ziyandır.

Her yörede insan hayatını etkileyen nesilden nesile aktarılan ve insanların, bunlarla hayatlarını düzenlemeye çalışan örf ve adetler mevcudtur. Bu anlamda doğu bölgemizde  de  bazı adet ve gelenekler sürdürülmektedir. Bu örf ve adetler hayatların hemen hemen her alanını etkilemiş durumda. Hayat nizamı diye nitelendirilen  bu olgular evlilik hayatında da etkisini göstermektedir olumlu vaya olumsuz. Bilhassa  bu doğu bölgemizde uygulana gelen ve evlilik hayatında olumsuz yönde tesirini gösteren bir takım yaptırımlar vardır. Sırasıyla özetleyecek olursak müşahade ettiklerimiz ve evlilik hayatını büyük ölçüde tahribata uğramasına neden olan, sağlıksız neslin oluşmasına katkı sağlayan, ısrarlı bir tutuculukla devam ettirilmemeye çalışılan, toplumları temelinden yıkmaya olanak sağlayan olmazsa olmaz kural denilen örf ve adetler şunlardır.

 
1 Başlık parası ile evlilik...
 
2 Berdel yoluyla evlilik...

3 Kan bedeli evlilikler...

BAŞLIK PARASI İLE YAPILAN EVLİLİKLER.

Daha çok aşiretler arasında görülen başlık parası ile gerçekleşen evlilikler oldukça yaygın bir gelenektir. Maalesef halk, burada İslami hassasiyetten uzaklaşmış beşeri sistemlerini hayata uygulayarak örf ve adet adı  altında doğru yada yanlış olduğuna bakmadan  sürdürmeye devam etmişlerdir. Ve bundan dolayıdır ki  maddi açıdan olmasada ki geçici olarak buda oluyor, manevi açıdan 'başlık parası' nın yarattığı tahribatın enkazı altından bireyler, bir ömür boyu çıkmayı başaramamışlardır. Zira örf ve adetler iyilik ve kötülük değer ölçüsüyle değerlendirilmediği sürece toplumu, imarından ziyade tahribatı büyük olacaktır.

 Şimdi  bir ailenin kızını evlendirirken aldığı 'başlık parasının' niçin aldığına bakalım. Yapılan araştırmaların çoğu aşiret geleneğinde 'başlık' bir diğer adıyla 'kalan' şu üç görüşün yaygın olduğunu ortaya koymuştur.

BAŞLIK PARASININ ALINMA NEDENLERİ

1 -Bir ailenin kızına biçilen para miktarı yani 'başlık', ailenin, akrabanın, hatta aşiretin şan, şeref ve şöhretin yüksek olduğunun bir göstergesidir. Dolayısıyla 'başlık parası' ne kadar çok  olursa  şan ve şeref o kadar yüksek olacaktır.

2 -Eğer hiçbir maddi paha biçilmezse yani beleşten verirse güya kadının kocası yanında hiçbir değeri ve itibarı olmaz. Yani zavallı adam varını yoğunu, malını mülkünü, feda edecek ki bir değeri olsun. Şayet hiç başlık vermezse adam, hiçbir para ödemediği için bıraksada önemi yok. Zira orada bir maliyet söz konusu değildir. O gider bir başkası gelir mantığı oldukça yaygındır. Gerekçe olarak, halk arasında dilden dile dolaşan  şu hikaye gayet meşhurdur. Şöyleki ' Zamanın birinde  adamlar bir aileye kız istemeye giderler . Rivayete göre kız babası başlık almaz. Kızı isteyenler gelini ata bindirip yola koyulurken bir dereye yolları düşer. Dereden geçmek biraz zordur. Adamlar düşünmüş taşınmışlar fakat nasıl geçeceklerini bilememişler daha sonra geçmek zor olsada kararlarını vermişler geçecekleri sırada adamlar dan biri ' Geçelim paramı ödedik sanki geline, düşerse düşsün'. bu konuşmayı duyan gelin hanım bir bahaneyle eve dönmek istediğini söyler. Eve dönünce babasına yüksek miktarda başlık paramı alacaksın' demiş. Babasıda denileni yapınca tekrar dereye varmışlar. Bu sefer geçecekleri sırada adamlar ' Aman ha dikkatli olun! Düşerse yandık bir sürü para verdik' demişler.' Aslında bu görüşü savunanların haklılık payı vardır. Zira manevi değerlerden ziyade maddiyatta büyük ölçüde önem veren kesimler, hayatta bir çok olguları parayla kıyasladıkları gibi evlilik hayatında da bu planın öne çıkmış olduğunu bu anlamda görmek mümkün. Burada aile, akraba ve aşiretten ziyade kadın büyük bir mağduriyetle karşı karıya kalıyor. Özelikle bu konuda muzdarip kadınlarla görüştüğümüzde hakikaten içler acısı manzaralara tanıklık ettiklerine şahit oluyoruz.

 En çok başlık parasının neden alındığının bir başka nedeni de, bu özellikle erkek tarafının savunduğu bir görüştür. Şöyle ki erkek tarafı büyük bit aşirete mensup kişilerden ise eğer 'başlık' vermeden bir kızı almaya kalkışırsa, mensup olduğu aşiret büyükleri ve diğerleri ' Sizin aldığın kız  herhalde Çingene. Baksanıza beş kuruş para ödememişsiniz. Eğer aşiret kızı olsaydı bedavadan verirlermiydi' şeklinde tenkitlere maruz kalma korkusudur. Bundan ötürü kız isterken az değil yüksek miktarda meblağ ödemeye kendilerini zorluyorlar. Bir başka nedende kız babalarının kızlarını evlendirirken  maruz kalacağı bir korkudan ötürü aldığını iddia eder. Oda şu daha öncede belirtiğimiz gibi  güya başlık kıza verilen değeri gösterir dolayısıyla başlık parası almadan kızını evlendiren babayı ayıplar senin kızın koyunmuu kulağından tutup verdin, kaçkınmı, kölemi, yoksa evdemi kaldı  yada bir kusurumu vardı kurtulmak için bedavaya verdin şeklinde tenkite uğramasıdır.  Bu ve bunlara benzer bir çok bahanelere sığındıklarını görmek her halükarda mümkün.

3-Üçüncü  görüş ise şöyle kızlarını büyüten ebeveyn güya besleyip büyütürken çektikleri sıkıntıların ve rezilliğin bir karşılığını mutlaka alınmalı şeklindedir. kimileri ise başlığın islamın evlilikte koymuş olduğu mehirle kıyaslayarak meşru saymış ve bununla vicdanlarını rahatlatmaya çalışarak tarihi bir geleneği olan 'başlık'  günümüzde de büyük bir ihtiyatla devam ettirmeye çalışmıştır. Yine farklı bazı yerlerde  güya bu uygulamayı kaldırdıklarını iddia edenler bu sefer farklı bir kılıf gidirilerek aynı hız devam ettirmişlerdir. Bir örnek verecek olursak 'Süt parası' olayı gelir. Sadece adını değiştirerek güya bu geleneği kaldırmışlardır. Yada öyle zannediyorlar. Adı değiş miş olan başlık parasının almak isteyen anne baba bu sefer, kızımızı besleyip büyüttük bu para bizim süt hakkımızdır. Almakta hiçbir sakınca yok deyip İslam da uzaktan yakından alakası olmayan davranışları usul gereği sürdürmeye çalışmışlardır.

Başlık geleneği ile evlenen çiftlere bu durumun  getirdiği ekonomik sıkıntıların yanı sıra, zorluklar, meşakkatler psikolojik bunalımlar, ruhsal bozukluklara neden olmaktadır. Hal böyle olunca sağlıksız bir nesil ile  sağlıksız toplumları vucuda geleceği muhakkaktır.

BAŞLIK USULÜ İLE EVLİLİĞİN MALİYETİ

Başlık usulü ile gerçekleşen evliliklere maliyeti gayet derecede yüksektir. En azı 30 bin lira dan başlayan evliliklerin 150 bin liraya çıktıkları görülmektedir. Dar gelirli ailelerde en az 30 bin, orta gelirli ailelerde 50, 70 bin arası, geliri yüksek düzeyde olan ailelerde 150 binin aşağısından olmuyor. Bunlar genellikle ağa tabakasından olanlardır. Çoğusu gösteriş amaçlıdır. Falanca ağa oğlunun evlendirdi şu şu kadar para ödedi yada falanca  ağa kızını evlendirdi başlık parası bilmem ne kadardı şeklinde halk arasında güya itibarlarını yükseltmektedir. Evlilikte denklik esas olduğı için genellikle aynı kesimden olan insanlar birbiriyle tanışır, evlenır. Dar gelirli aileler fazla bir meblağ ödemeye güçleri yetmediği için genelde kendi geliriyle aynı düzeyde olan aile kızlarını tercih ederler. Orta tabakadan yine kendi tabakadan, ağa tabakasından ise ağa kızları ve ağa oğulları evlenirler. Sözüm ona ağalar ağa olmayandan kız almaz, yine ağa olan kız tarafı ağa olmayanlara kız vermez. Şimdi gelelim bu maliyetlerin giderlerine. Düşük gelirli ailelerde 6 bin liradan aşağı olmayan başlık, düğünün olmazsa olmazlarından altının verdiği maliyet 10 bin, normal bir düzeyde ev eşyası alınması en az 4,5 bin, düğüne gelen davetlilere özellikle akrabaya hediyeler, düğün ziyafeti davul zurna , kapı parası, sandık derken uzayıp gidiyor. Sanırım diğerlerine girmeye gerek kalmadı. Ağalar tabakasında işin içine gösteriş girince giderin haddi hesabını anlamak o kadar zor olmazsa gerek...

BAŞLIK PARASINDA ANLAŞMAYA VARILMASI

Kolay anşaşılması için şöyle bir örnek verelim. Sözgelimi bir aile eş, dost veya akrabanın tavsiye ettiği bir kızı görmeğe giderler. Taraflar birbirini beğenip karşılıklı anlaştıktan sonra  sıra başlık konuşulmaya gelir. Genelde aynı gün değil sonraki günlere ertelenir. Yada kız tarafı şu kadar başlık alacağız sizlerede uygun düşüyorsa buyurun gelin şeklinde haber yollanır. Erkek tarafı münasip görürse geri gelir, düşmese sukut eder kız tarafı da gelmeyeceklerini anlar. Her zaman öyle olmaya bilir. Erkek tarafı bizzat başlığı konuşmak için bir gün seçerler. Ve kapalı kapılar ardından başlanır başlık pazarlığı yapılmaya. Bazı ailelerde bütün bunlar sessiz sedasız yapılırken bazılarında tam tersi olarak bir mal pazarlığı havasında sürüp gider. Büyük bir cemaat kurulmuştur. Oda tıklım tıklım doludur. Her iki taraftan taraftarlar bulunur. Genelde aile reisleri, zengin itibar sahipleri ve yaşlılar konseyi oluşturur. Erkek tarafı karşı tarafın ne kadar başlık alacağını bu konudaki görüşlerini alır. Kız tarafı meblağı hep yüksek tutmaya çalışır zira oturan cemaatin hatırına  en az iki üç bin indireceğini bilir. Erkek tarafı söylenen fiyatı fazla bulunca çekişmeler o an başlar. 'Yapma be kardeş çok yüksek söyledin uçakmı satın alıyoruz gel bu fiyattan bize biraz kıyak yapta anlaşalım' der. Kız tarafı 'sizin fiyatların ne kadar yükseldiğinden haberiniz yok  galiba, Mehmet ağa kızını 50 bin liradan  vermiş biz az söyledik bile yine insaflıyız şükret bunu istediğimize' ( Mehmet ağa profili misal olsun diye verilmiştir.) neyse bin lira kızın dayısı hatırına, bin lira amcası, beş yüz lira falancanın hatırına vs. vs.. Konumuzla alakası olduğu için yaşadığım bir anımı burada paylaşmak istiyorum.Hiç unutmam bir arkadaşım anlatmıştı onlarında komşularında yaşanmış bir olay. Dediğine göre bir aile kızlarını istemeye gelir. adamın istedikleri arasında adete yok yok. 50 bin başlık parası ek olarak Tabancasından jarjürüne, gebirden kamyona, iğneden ipliğe  kadar bir sürü şey. Adam evine gelen arkadaşına aldığı başlık parasını ve eşyalerı ballandıra ballandıra büyük bir zafer kazanmış gibi anlatmaya başlar. Adam hayretler içerisinde kalır.  Şaşkın ve alaylı bir edayla 'uçakta isteseydin keşke onunda verirlerdi herhalde.' adam uçağı kaçırmanın verdiği bir heyacanla olacak ki ' Deme ya! gerçekten uçağı kaçırdık keşke sen yanımda olsaydın söylerdik en azından' Şaka gibi ama gerçek yaşanmış bir olay. Aslında ben pek şaşırmadım çünkü bu gibi olaylar her zaman rastlamak  mümkündü ama  dinlerken hayret etmemek mümkün değildi.

Yine konumuza dönelim Başlıkta anlaşma tamamlanmış sıra altın ve diğer ev eşyalarına gelmiştir. Sırası gelmişken unutmayalım eğer başlıkta anlaşma tamamlanmış ise sıra bu sefer küçük fakat bitmek bilmez isteklere gelir.  bütün bunları fırsat bilinir ve  adeta bir  rant sağlanmaya çalışılır. Dayıya verilen halat, kapı parası, sandık parası, kundura parası, yok kesme parası, arabaya binme, arabadan inme parası, gelin oturtma parası, abiye, ablaya, halaya, teyzeye akraba, eş dosta verilen halatta cabası...Tabi bütün bunlar yaşanırken o kadar sakin olunmuyor. Aileler arasında çıkan sataşmalar, sürtüşmeler, sözlü kavgalar sürüp gider. Yani bir anlamda 'başlık' kazandırıyor fikrinin tam tersi olarak kayıp üzerine kayıp veriyor. Borç üstüne borç. Altından kalkmak mümkün değil. Kimi zaman evlenen gençlere verdiği büyük ölçüde  yıpranma nedeniyle evlilikler dört beş yıl sonra ancak yerine oturtuluyor.

Bu durumdan en çok zarar gören genelde erkek tarafıdır. Kimileri haddi aşarak yüksek miktarda altın ve ev eşyası isteyince işin içinden çıkmak hakikatten çok zor olur 'Peygember efendimiz 'Kolaylaştırınız güçleştirmeyin, sevdiriniz nefret ettirmeyiniz' Buyuruyor. Üstelik bütün bu meşakkatler gelenek, görenek diye sanki uyulmadığı taktirde hayattan vazgeçeceklerdir gibi uymak mecburiyetinin  söz konusu olmasıdır.

 Toplumdan tecrid edilecek, ayıplanacak hor görülecektir! gerçektende öyle oluyor. Bu geleneklerden kendisini kurtarmaya çalışanlar varsa da toplumun bu tür tenkitlerinden dolayı bu fikirlerinden vaz geçiyor. Atalarının örf ve adetler değiştirmek kimin haddine. Bu geleneklerden çıkan onlara göre dinden çıkmıştır. Bazı kardeşlerimiz olayı biraz fazla abarttığımızı zannedebilir. Ama şurası bir muhakkaktır ki bütün buların gerçekte yaşanıyor olmasıdır.

Bir başka yazımız bu yazımızın bir devam niteliğinde olup islamın 'başlık parsını' nasıl değerlendirdiğini, Dinde başlık parası diye bir şey varmı? gibi sorulara cevap bulmaya çalışacak ve bilhassa kız babasının aldığı başlık parasını nasıl değerlendiriyor veya nereye harcıyor. Berdel ile evlilik nedir? Kan bedeli evlilik nasıl oluyor? Amca çocuklarıyla evlenme zorunluluğu. Bu ve bunlara benzer konular işlenecektir.  SELAM VE DUA İLE

   
2014-01-11
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları