Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 15 Temmuz 2014
Ahmet SAYDIN
Email: [email protected]
  YAZARIN SAYFASI
Üstün İslam Ahlakı ve Yobazlık...
Yobazlık, Allah'ın Kuran'da bildirdiği ve Peygamberimiz (s.a.v.)'in yaşadığı İslam'dan çok farklı bir anlayışı din gibi göstermeye çalışan bir sistemdir. Günümüzde yobazların İslam anlayışı İslam dışında bambaşka bir inanca dönüşmüştür. Çünkü yobazlıkta, Kuran ve sünnet değil, hurafeler ve bidatlar esastır. Ancak yobazlar İslam adına ortaya çıktıklarını iddia ederler. Peygamberimiz (s.a.v.) de ahir zamanda yobazlığın bu özelliğine dikkat çekmiş ve yobazlığın çok önemli bir tehlike olduğunu hadis-i şeriflerinde haber vermiştir:  

"İlim, Alimlerin kaldırılması (Vefat etmeleri, Allah'ın Katına alınmaları) ile ortadan kalkar. Ortalıkta hiçbir alim kalmaz. Nihayet İnsanlar cahilleri rehber ve önder edinirler; meselelerini onlara sorarlar. Onlar ilme dayanmadan halka fetva verir; hem kendisi sapar ve hem de halkı saptırır." (Buhari, nr. 100, 7307; Müslim, İlim 13 (nr. 2673); Tırmizi, İlim 5 (nr. 2652)) 

Yobazlar her türlü güzelliğe nefretle bakarlar. Çiçekten, çocuktan, hayvanlardan kısacası Allah'ın yarattığı her güzellikten nefret ederler. Ruhlarında sevgiye dair hiçbir şey olmadığından içleri ve ruhları bomboş ve kapkaradır. Ruhlarındaki bu boşluk nedeniyle bağnaz ve anlayışsızdırlar. Bu nedenle de her türlü güzelliğe, estetiğe, sanata, bilime, neşeye, sevince, mutluluğa hatta hayata düşmandırlar. Sevginin olmadığı, nefretin ve öfkenin hakim olduğu, temizliğe, sanata ve bilime karşı olan, neşenin ve güzelliklerin yasaklandığı, kadınlara ve çocuklara amansız bir öfke duyan bu sistem, aslında şeytanın insanları din ahlakından uzaklaştırmak için meydana getirdiği bir beladır. Dolayısıyla bu zihniyetin hakim olduğu bir dünya adeta cehennem gibi sıkıcı ve karanlıktır. İşte insanlar yobazlığın bu şeklinden çekinirler. Oysa gerçek İslam dini sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, yardımlaşmayı, affedici olmayı kısaca güzel olan her ahlak özelliğini emreder. Yüce Allah bir ayette İslam dininin sevgi ve yardımlaşma özelliğini şöyle haber verir:
 

'Kendilerinden önce o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.'(Haşr Suresi, 9)

Yobaz, kimseyi sevmediği gibi kendisi de sevilmez, çünkü herkes yobazın mantığından ve yaşam şeklinden, düşünce tarzından nefret eder. Yobazlardan yobazlar bile nefret ederler. Bu nedenle kendi aralarında sürekli olarak ayrılık ve husumet vardır. Hiçbir zaman birlik içinde, rahat ve mutlu şekilde yaşayamazlar. Gerçek İslam'ı yaşayan Müslümanlar ise neşeli, dışa dönük, sevgi, şefkat, dostluk ve kardeşlik üzerine kurulu, özgürlüğü savunan, modern ve ileri görüşlüdürler. Çevreleri tarafından üstün ahlakları nedeniyle çok sevildiklerinden dolayı yobazlardan tamamen farklı olarak inananların canlı bir sosyal hayatları vardır.
Yobazlar, Kuran'da olmayan emirleri İslam dinine dahil etmeye çalışırlar. Kuran'da kendi hurafelerine uymayan hükümleri ve emirleri de reddederler. Onlar için, Kuran'da tüm güzelliklerin övülmesi, sanatın, bilimin teşvik edilmesi (Allah'ı tenzih ederiz) büyük bir öfke sebebidir. Oysa güzelliklerden ve estetikten zevk almak derin imana sahip insanlara ait bir özelliktir. Allah insanın ruhunda, güzelliğe karşı bir duyarlılık hissi yaratmıştır. Ancak, bu estetik anlayışının açığa çıkması ve gelişmesi, insanın imanı ve aklı ile doğru orantılıdır. İnanan insanlar karşılaştıkları bütün güzellikleri yaratanın Allah olduğunu bildikleri için, bu güzellikler karşısında heyecan duyarlar. Kendilerine bunların tümünü sunan Allah'ın gücünü ve sanatını gereği gibi takdir edebilmeye çalışırlar. Cennete karşı duydukları özlem de, güzelliklerden zevk alma kabiliyetlerini artırır. Allah'ın Kuran'da haber verdiği cehennem ortamını düşünüp kıyas yaptıklarında ise, ruha zevk veren estetiğin değerini daha iyi kavrarlar.

Yobazlar insana değer vermez, canlı hiçbir varlığa önem vermezler.  Ruhlarında hiçbir inceliğe, şefkate ve merhamete yer yoktur. Bütün bunların sonucu olarak yobaz, kadından da nefret eder. Yobazların başlıca özelliklerinden biri de kadın düşmanı olmalarıdır. Kadına üçüncü sınıf muamelesi yapmak yobazlığın ana özelliğidir. 
Allah Kuran'da kadınların toplum içerisinde korunup kollanmaları, ayrıca hak ettikleri saygı ve sevgiyi görmeleri için toplumsal alanda alınması gereken tedbirleri bildirmiştir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in Kuran ayetlerini hayata geçirerek uyguladığı tüm davranışlar, kadınların lehinedir ve kadınların zarara uğramalarını, ezilip yıpratılmalarını önleme amacı taşımaktadır. Peygamberimiz (s.a.v.)'in eşlerine ve ashabındaki hanımlara gösterdiği güzel davranış şekli tüm Müslümanların kadınlara olan bakış açılarını belirleyecek en güzel örnektir. Kuran'da kadınlara verilen değer bir ayette şöyle bildirilir:

'Onda ‘sükun bulup durulmanız' için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır."

(Rum Suresi, 21)
'Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.' (Nahl Suresi, 116) ayetinde bildirildiği gibi yobazların sahtekârlıklarını örtebilmek için en çok başvurdukları yollardan biri de Allah adına yalan söylemektir. Aslında yobazlar her konuda yalan söylemeyi bir alışkanlık haline getirmişlerdir.  Dini olduğundan daha zor göstermek için dinde olmayan konuları var gibi gösterirler veya dinde olanları dinde yokmuş gibi tanıtırlar. Kendilerini daha takva göstermek için helal olan şeyleri kendilerine ve çevrelerine haram kılarlar. Oysa Allah helal ve haram kıldığı her konuyu Kuran'da bildirmiş, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in hadislerinde de bu konular açıklanmıştır. Bu nedenle gerçek İslam ahlakını yaşayan kişiler yalnızca Kuran'daki haram ve helallere ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sünnetine uyarlar. Bu yaklaşımları ve Allah'ın sınırlarını koruma konusundaki titizlikleri onları dürüst ve samimi yapar. Bu kimseler yobazların aksine doğru sözlü olduklarını kanıtlamak ve çevrelerindeki insanları samimiyetlerine ikna etmek için özel bir çaba harcamaya gerek duymazlar. Yaşadıkları samimiyetin, Allah'ın izniyle hal ve tavırlarına da yansıyacağını bilirler. Nitekim gerçek İslam anlayışına sahip olan bir kişinin bakışlarından, yüz ifadesinden, ses tonundan, üslubundan, olayları anlatım şeklinden bu samimiyeti açıkça anlaşılır.

Dünyada İslam adına ortaya çıkan, sevgiden, merhametten uzak, bilim, sanat, güzellik ve estetiğe karşı olan, savaşlar çıkaran, zulüm yapan, öldürme ve kan dökme peşinde olan Müslüman modeli, bir kısım insanların İslam dini hakkında yanlış bir kanaat sahibi olmalarına sebep olmaktadır. Onlar, Müslümanlık adına ortaya çıkarılan yobaz zihniyeti, İslam zannetmektedirler. Bu kan dökücü vahşi sistemin, gerçekte İslam ile ilgisinin olmadığını, hatta İslam'a tamamen muhalif bir yaşam şekli olduğunu bilmemekte, yobazların anlattıkları ve yaşadıkları bu modeli İslam dini zannederek bundan ürkmektedirler. Gerçek İslam ve Müslümanlık ise Allah'ın Kuran'da bildirdiği, Peygamberimiz (s.a.v.)'in tefsir ettiği İslam'dır. Bu nedenle çok şefkatli, sevgi dolu, koruyucu, asil, sanata, estetiğe, güzelliğe, temizliğe, nezakete çok değer veren İslam anlayışının en ideal yaşam şekli olduğunun bilinmesi çok önemlidir.

Yobazlık yanılgısı telkin edildiği için üstün İslam ahlakının bir topluma getireceği güzellikler bazı çevreler tarafından gereği gibi fark edilememektedir. Oysa bu yanlış düşüncenin aksine, Yüce Rabbimiz'in Kuran'da bildirdiği ahlak, baskıdan ve zorlamadan uzak; sevgiye, saygıya, hoşgörüye, adalete dayalı üstün bir ahlaktır. Bu üstün erdemlerin yaşanmasıyla Allah'ın izniyle pek yakında kardeşlik, sevgi, dostluk, barış tarihte eşi görülmemiş bir şekilde tüm dünyaya hakim olacak, insanlar imanın neşesini, sevincini, bereketini doya doya yaşayacaklardır.

Ayetlerin işaretlerinden, Peygamberimiz (s.a.v.)'in hadislerinden ve büyük İslam alimlerinin sözlerinden açıkça görüldüğü üzere içinde yaşadığımız dönem ahir zamandır. Ahir zamanın çileli, sıkıntılı, zor günleri bu yüzyılda son bulacak, dünya yepyeni aydınlık bir döneme girecektir İnşaAllah. Allah'ın varlığını ve birliğini en güzel ve hikmetli şekilde anlatmak ve insanlara Kuran'daki ve Asr-ı Saadet dönemindeki İslam'ı tanıtmak ise yakın gelecekte kavuşacağımız aydınlık günler için çok önemli bir zemin hazırlamaktadır. Temennimiz Allah'ın bu yazıyı da söz konusu güzelliklere vesile kılması ve 'insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini' gördüğümüz günlerin bir an önce gelmesidir. Nurun yegane sahibi olan Allah'ın bu müjdesi Kuran'da şöyle haber verilmektedir:


'Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman, ve insanların Allah'ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde, hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.'
(Nasr Suresi, 1-3)




(Yazar yazılarını hazırlarken Harun Yahya'nın eserlerinden yararlanmaktadır..)

   
2014-02-12
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları
- Pişman Olmadan Önce...