Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 06 Temmuz 2014
Dilek EJDER
Dilek EJDER kimdir?
ARAŞTIRMACI YAZAR, AFORİZMACI, RESSAM, BESTECİ VE ŞAİR; Zemherinin Kardeleni Sarıkamış'ta 31/ 12/ 1973 doğdu Ejderin Kızı; O tam bir sentez avcısı olduğu için Türkiye'nin hemen hemen her tarafını kaçış karış gezdi ve gördüğü tüm memleket tablolarını yüreğinin duvarlarına astı ve belleğine kazıdı. Altmışa yakın yazar ve şairler derneğine üye olup, birkaç yazar ve şair derneklerinin yöneticiliğini de yapan yazar çeşitli faaliyetlerde ve sosyal aktiviteler de hep başarı göstermeye çalıştı. Uluslararası analiz yolculuğu ise Amerika, Almanya, Dubai, Fransa gibi yerlerde soluk almıştır. 5 yaşında kalemiyle tanışan yazar, sonradan yazar olmak için değil elbet, edebiyatın mutfağından geldiği için pişirmiştir kendisini. Sadece kral değil ona göre bütün halk çıplaktır bazen ve krala çıplak olduğunu haykıran o çocuk gibidir her dem. Eserleri; Zemherinin Kardeleni Sarıkamış. Şehitlerin Ölmedi ki Türkiyem. Töre Esaretinde Aşk. Doğuda Kız Türkiye de Kadın Olmak. Ah Gülizar. Vee çok yakında sürpriz
  YAZARIN SAYFASI
Sadece Kral Değil Bütün Halk Çıplak -3
Kalemim iki başlı bir Ejderdir benim; bir başı yılan, diğer başı ise arıdır; gerektiğinde mürekkebimi zehirden alırım, gerektiğinde baldan.

Hani hep derim ya; 'Kral Çıplak diyen çocuğum ben!'

İçimdeki o doğru bildiğini her yerde söyleyen çocuğu hiç büyütmedim...  Büyümesin de zaten.

Büyümesin ki Kral'a "Çıplak" olduğunu haykırsın.

Terzisine güvenen Çıplak Kralın, Kralına güvenen Çıplak halkıyız biz zira. Biri parmak şaklatmaya görsün; ne amacı düşünürüz, ne de, ne kadar araç olduğumuzu ve de ne olacağımızı; horaaaaaaa hepimiz peşinden sürükleniriz; zira biz düşünmeyi sevmeyen, yanlışta olsa birilerinin düşüncesinin arkasından koşan ve sürüklenen bir toplumuz. Bu dünden bugüne hep böyle oldu; 'Ali, Veli, destekliyorsa bu doğrudur, bende arkalarına takılıp gideyim' düşüncesi hakim bizde.

Hele gündem olmaya ne kadarda meraklı bir toplumuz; o gündemin bir parçası olmak için ıslığımızı öttürürde öttürürüz. Bir beş dakika bile, 'Acaba kendi düşüncemiz ne' diye kulak vermeyiz kendimize. Hiç vakit kaybetmeden hemen yanımızdakine karşı daha bir ses çıtamızı yükseltiriz;

"Ooooo Karalın kıyafeti ne kadar güzel, ne kadarda göz kamaştırıcı "diye haykırırız. Oysa kıyafet yok, Kral Çıplaktır.

Kralı aldatan terzisinin oyunu bu; öyle bir kıyafet dikecek ki Krala, bu kıyafeti sadece ve sadece akıllı insanlar görebilecek, aptal olanlar ise göremeyecekler. İşte tamda bunun için ses çıtalarımızı yükseltiriz; herkes akıllı olduğunu ve aptal olmadığını gösterme çabasında. Bu durumda sadece Kral değil, böyle düşünen halk da çıplak. Öyle değil mi?

'Senin takımın, benim takımım' hesabı...  

Peki, kim bu Krallar?

Hep söyledim, yine söylüyorum;

Bizler düşünmeyi sevmeyen bir toplumuz; hepimizin bir düşünürü, yani bir Kralı var, düşünürümüz yani Kralımız ne yöndeyse, bizlerde o yandayız. 

Bu Krallarımız ya siyasi görüşlerimizin öncüleri, ya bir köşe yazarı, ya bir oyuncu, ya bir şarkıcı, ya bir roman yazarı...

Ve hatta çemberi daraltarak bakacak olursak, ya bakkal Ahmet efendi, ya kahveci Mehmet bey, ya bakırcı Ali usta, ya keçeci veli usta vs...

Ben o yüzden diyorum ki;

'Ya Krallarımız terzisine güvenen Çıplak Kralsa, ya biz Çıplak Kralımıza güvenen çıplak bir halksak, bu durumda sadece Kral değil, kendisinin olduğu kadar yandaşları da çıplak olmayacaklar mı?

Biz genetik dokularımızı tamda 'Kral Çıplak' öyküsünden almışız.

Belli ki tamda bu ağlar üstüne kurulu bizim genetik dokularımız.

Hem anlıyorum, hem de gerçekten hiç ama hiç anlayamıyorum.

Ben o nedenle diyorum kiii; 

'Sadece Kral Değil, Bütün Halk Çıplak!'

Temelden tek sorunumuz ne biliyor musunuz?

'Biz' değil 'Ben' olgusuyla fenomenleşmek...

İşte bundandır ki 'Ben' olgusundan öteye geçemiyoruz.

'Sen' olgusu hep yanlıştır ve yalandır nazarımızda.

'Ben diyorsam, ben görüyorsam doğrudur, başkaları hep yalan ve hep yanlıştır!'

Mozaik bir ülkenin bizleri ve çakıl taşlarıyız biz; yine söylüyorum, keşke 'Ben' değil de, 'Biz' olabilseydik, tek yürek ve tek bilek.

Hepimiz birimiz için, birimiz hepimiz için olabilseydik ama nerde o demlenmiş çay nerde?

Bizdeki fenomen; 'Ben, ben ille de 'Ben!''

Ülkemizde dünden bugüne kadar açılan yaraların temelinde hep bir benlik anlayışı hakim. Dedim ya, genetik dokularımız belli ki bu ağlar üstüne kurulu. Biz bu benlik anlayışı üzerine ördüğümüz dokularımızla ağ oluşturduk görüşlerimize ve bu benlik anlayışı üzerine oturturduk siyasi anlayışlarımızı, hatta particilik sistemlerimizi bile.

Sağcı Solcu, Kürt Türk, Alevi Sünni; 'Senin siyasi görüşün, benim siyasi görüşüm, senin partin, benim partim' Hepsinin toplamına ve genel tablosuna bakıldığında; 'Senin tutuğun takım, benim tuttuğum takım' çıkıyor ortaya. Üstelik hepimiz oyuncuyuz ve hepimiz kaleci. Benlik olgusu öylesine zırhına almış ki ruhumuzu ve düşüncelerimizi sadece dünya aynasından kendimizi görüyoruz, başkasına bakıp doğrularını değil. Kaldı ki doğruları bile yanlış görüyoruz ve böylece kendi yanlışlarımızı kalabalıklaştırıyoruz üstelik farkında bile varmadan.

Senin partin, benim partim değil, önemli olan vatan partisi.

O görüş, bu görüş, şu görüş değil, önemli olan vatan görüşü.

O siyasi anlayış, bu siyasi anlayış, şu siyasi anlayış değil, önemli olan öncelikle ille de vatan, ille de vatan!

Arpa ayrı, buğday ayrı,

At ayrı, it ayrı,

Velhasıl bizler arpayı ve buğdayı birbirine karıştırdıkça,

Bu ülkede at iziyle, it izi de birbirine karıştı gitti.

O nedenle de sadece Kral Değil, herkesin bir Kralı var ya, sadece o Krallarımız değil, kendisinin olduğu kadar yandaşları da çıplak. Takdir sizin. Dilek EJDER 



   
2014-02-21
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları