Şevki ÇİFTÇİ
|
|||
Şevki ÇİFTÇİ kimdir? Bidokuzyüzaltmışbir Yılında Gönen'de dünyaya geldi. İlkokulu Alaşar Köyünde okudu. Daha sonra Bandırma Edincik Lisesinde Ortaokul ve Liseyi bitirdi Ankara Zırhlı Tümende Askerliğini yaptı..Askerlikten sonra Nazilli Polis Okuluna girdi.1986 Yılında Ordu İline Polis Memuru olarak atandı.Aynı Yıl Kumru ilçesine atandı.1993 1995 Yılları arasında Malatya İli Yeşilyurt ilçesinde çalıştı. 1995 Yılında İstanbul iline tayin tayin oldu.Pendik ve Karta ilçelerinde çalıştı. 2010 yılında Emekli oldu. İki Yıllık Yüksek Okul mezunudur.İlk Şiiri 1985 Gençlik Şiir Antolojisinde yayınlanmıştır.Sonraki yıllarda değişik dergilerde ve gazetelerde şiirleri yayınlandı. Şair evli ve iki kız bir erkek çocuk babasıdır. Şair hece ve serbest vezinli şiirler yazmaktadır. ESERLERİ 1-''Billûr Tanesi'' Şiirler (2006 Alper Yayın evi) 2-''Çöl de Gül Açtı'' Şiirler (2013 Pera Kitap Yayınları.) 3-''Şimdi Namaz Zamanı (2014 Pera Kitap Yayınları.) Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Türkiye'nin Darbelerle Sınavı | |||
Türkiye darbelerle öyle çetin bir sınava sokuldu ki, Tanklar Sincan'dan değil Milletin üzerinden geçti. İnsan haklarını özgürlükleri, ekonomiyi, ilerlemeyi çağdaşlaşmayı ezip geçti.
Darbelerin başlangıcı Osmanlı devletinin son zamanlarına rastlıyor, 1808 de Sened-i İttifak, 1876 yılında Sultan Abdülaziz Han'ın katledilmesi 1909 yılında 31 Mart vakası Osmanlı Devletinin sonunu hazırladı. Osmanlı dönemi ile Türkiye Cumhuriyeti ararsındaki fark, Osmanlıda Din elden gidiyor diye darbe yapılırdı, Türkiye Cumhuriyetinde ise Şeriat geliyor diye darbe yapılıyor olmasıdır. 1876 yılında Din elden gidiyor diye Harbiye kumandı Süleyman Paşa Abdülaziz Han'ı kaçıracak katletmiştir. Olay tıpkı 1960 darbesi ile ıssız bir adaya götürülerek orda düzmece mahkemelerle asılan Merhum Adnan Menderes'in halini andırıyor. Birisi din elden gidiyor diye katledilmiş birisi şeriat geliyor diye idam edilmiştir. 1945 yılında batı dünyasını telkinleri ve zorlamaları gereği ve diğer devletlerin eliyle demokrasiye geçmek zorunda kalan Türkiye Cumhuriyeti 1950 Yılında yapılan seçimde ezici bir çoğunlukla Demokratların iktidara gelmesi ile Her alanda Türkiye şahlanmaya başlıyor. Ancak 27 Mayıs 1960 darbesi ile kesintiye uğratılıyor. Milletimiz 1950'den eline geçen ilk fırsat değerlendirdiği gibi, 1965 yılında yine eline geçen ilk fırsatta Adalet Partisini tek başına ezici bir çoğunlukla iktidara taşıyor. Ancak 12 Mart 1971 Muhtırası ile Adalet Partisinin önü kesiliyor ve 12 Eylül 1980 tarihine kadar istikrarsız bir çizgi devam ediyor. Ve 12 Eylül 1980 Darbesi ile bütün siyasi partiler kapatılıyor. Türkiye ara hükümetlerle yönetiliyor. 1982 Anayasası bu ara dönemde baskılarla halk oylaması neticesinde kabul ettiriliyor. Aynı zamanda bir madde ile de Darbe lideri Cumhurbaşkanı seçtiriliyor. Milletimiz yine eline geçen ilk fırsatta 1983 yılı seçimlerinde Anavatan Partisini darbecilere rağmen İktidara taşıyor. 1980 li yılların sonlarında darbecilerin kapattığı partiler tekrar açılıyor ve 1990 lı yıllarda tekrar parlamentoya giriyor. Türkiye o günlerde normal seyrine girmeye başlıyor. Ancak yine darbeci zihniyet rahat durmuyor. Çeşitli entrikalarla 28 Şubat 1997 de Refah Yol hükümetini iktidardan düşürüyor. Bu hükümetin düşmesinin ardından Türkiye'de istikrarsızlılar başlıyor, İnsan hakları ihlalleri ekonomik krizler, batan şirketler bankalar bir birini takip ediyor. Hükümet Krize çare aramak için parlamento dışlından ithal bakan bile getiriyor. Ancak meclisin işleyişi baskı altında olduğu için bir türlü çözüm bulunamıyor. Meclis çatısın altında ki siyasi partiler iş göremez duruma geliyor. Bu işlevsizliğin neticesinde 2002 yılında millet yepyeni bir ümitle doğan Adalet ve Kalkınma Partisi'ni meclise sokarak Mecliste bulunan diğer Siyasi partileri meclis dışına atıyor. Aslında 1950, 1965, 1983 ve 2002 yıllarındaki seçimlerde ezici çoğunluklarla başa getirilen partilerin başarısı Darbecilere milletçe vurulan tokatlardır. 2012 yılına gelindiğinde ise Türkiye darbeci zihniyeti yargılamaya başlıyor. Bu yargılamalar neticesinde İnşallah darbeler dönemi bir daha açılmamak üzere kapanacaktır. Yapılan bu yargılamaların geçmişte uğranılan mağduriyetleri telafi etmesi mümkün değildir. Ama Geleceğe dönük olarak Darbe defterlerinin kapatılması Türkiye'nin ufkunu açacak olması bakımından çok önemli adımlar. Birde bazıları şöyle bir soru soruyor bu güne kadar neden beklenildi, daha önce neden yargılanmadılar gibi afakî sorular soruyorlar. Bunlar bilmeliler ki bu yargılanmaların yolunu 12 Eylül Anayasa oylaması açmıştır. Daha önce bu konuda ya müracaat edenler suçlu bulunuyor, ya da bu konuda soruşturma açmaya cesaret eden savcılar suçlu bulunuyordu. Darbeciler yargılanırken Türkiye'nin Darbecilerin yaptığı Anayasa ile idare ediliyor olması büyük bir şanssızlıktır. Bir an önce bu Anayasadan kurtularak kalıcı ve köklü çözümler üretebilecek Anayasa hazırlanmalı her kesime hayat ve söz hakkı tanıyan kanuni düzenlemeler yapılmalıdır. |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2014-02-23 | |||
|
|||