Ahmet LAZ
|
|||
![]() 1956 da Kilis'te doğdum. İlk orta ve lise eğitimimi Kilis'te, Lisans eğitimimi de Hacettepe Ünv. Matematik mezunu olarak Ankara'da tamamladım. Afşin/Elbistan termik santral montajında planlamacı, Türkiye Diyanet Vakfında Bilgi İşlem Müdürü, Kendi işimde ise yönetici olarak Bilgisayar ve Yazarkasa sektöründe çalıştım. Emeklilik hayatımı Kilis'te yaşıyorum. Yerel Kilisinsesi gazetesinde ( www.kilisinsesi.com.tr ) yazıyorum. Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
AK Parti Seçim Beyannamesi | |||
![]() Tabi ki AK Parti iktidarında yapılan hizmetler, yatırımlar saymakla bitmiyor. Üniversiteler, havaalanları, hızlı trenler, oto yollar, savunma araçları, uydular vb. 2002 öncesi ile kıyas dahi edilemiyor. Sosyal devlet olmanın gereklerini de bu iktidar gerçekleştirdi. Sağlıkta yapılan devrim, Ücretsiz Okul Kitapları ve şimdi de dağıtılan tabletler, yaşlı ve bakıma muhtaç kişilere yapılan yardımlar yine AK Partinin icraatlarından. Başbakan seçim beyannamesini açıklarken çok önemli temel özellikler olarak beş maddeden bahsetti. Önümüzdeki dönemde AK Parti belediyeciliğini bu beş temel üzerinde yaşayacağız. Bu beş madde, KATILIMCI, KÜLTÜREL, SOSYAL, ÇEVRE DOSTU ve HİZMET belediyeciliği olarak açıklandı. Belediyeciliğin sosyal ve kültürel faaliyetlerini zaman zaman görüyoruz. Belediyeciliğin, bu güne kadar yapılan park, bahçe ve bulvarlar dolayısı ile çevreci, alt ve üst yapı hizmetlerinden dolayı da hizmet ağırlıklı olduğunu biliyoruz. Katılımcılık da kanun ve tebliğlerde var olmasına rağmen, bu güne kadar bir türlü uygulama alanına giremedi. Yönetimler, bunu çoğunlukla bir nevi 'kendi iktidarların paylaşmak' olarak görüyorlar. Yönetimde katılımcılık, yöneticiler tarafından o bölge yaşayanlarının görüş ve düşüncelerine değer verilmesi demektir. Onlarla görüş alışverişinde bulunulması demektir. Demokrasinin temel taşı da bu değil midir? Aslında katılımcı olmayan demokrasi, tam bir demokrasi de değildir. Yönetimdekilerin katılımcılığa önem vermelerinin yanında, halkın, sivil toplum örgütlerinin, kanaat önderlerinin de düşüncelerini açıklayabilmeleri gerekir ki demokrasi tam olarak uygulanabilsin. 'Beni eleştirenler benim düşmanımdır' düşüncesi, demokratik bir toplumda yeri olmayan bir düşüncedir. Daha çok, totaliter bir dünya görüşünün ürünü ya da sonucudur. Toplumsal bir eleştirinin sahibi olan kişileri, önyargılı olarak 'maksatlı kişiler' olarak nitelemek de yöneticileri yanlışa, toplumu küskünlüğe götürür. Sorumluluk sahibi kültürlü kişilerden oluşan bir toplum ile, önyargılarından arınmış, kamu yararını düşünen bir yöneticiyi bir araya getirdiğimiz zaman katılımcı bir demokrasiyi buluruz. İnsanlar, sadece kendi sorumluluklarının ve vatandaşlık bilincinin gereği olarak eleştiri yapabilirler. Ama 'dediğim dedik' dayatmasını kendine düstur edinmiş olan siyaset adamları, asla bu ihtimali görmeyi beceremezler. Oysa, toplumsal sorumluluk sahibi bir kişi için demokratik eleştiri kulvarı, bir erdem alanıdır. Çağdaş insan, yaşadığı yörenin yönetim biçiminden ulusal ölçekteki siyaset çeşitliliğine kadar her alanda yurttaş olarak üstlenmesi gereken sorumlulukları yüklenerek bu erdemi hayata geçirebilir... Bol yağışlı günlerin gelmesi umuduyla kalın sağlıkla... |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2014-02-26 | |||
|
|||