Nejat ERDİM
|
|||
![]() 1970 Batman / Beşiri doğumluyum, Mersin'de yaşamaktayım. Halen bir ulusal internet sitesinde köşe yazarlığı yapmaktayım,çeşitli dönemlerde yerel ve ulusal birçok yayın organında ülkeye ve dünyaya dair yazılarım yayınlandı... Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Yasak Getirmek İntihar Olur! | |||
![]() Demokrasinin en temel ve en önemli argümanları kuşku yok ki,'tahammül ve hoşgörü' ilkeleridir. Gerek iktidarlar ve gerekse bireyler kendilerine ve icraatlarına yönelik eleştiri ve tepkilere tahammül etmeyip, hoş görmediği zaman demokrasinin en temel ilkelerinin çiğneneceğine ve böylelikle demokrasinin hiçbir geçerliliğinin kalmayacağından ve netice olarak demokrasinin olmadığı yerde zorba ve diktatörlüğün iktidarı ele geçireceğini söylersek yanılmış olmayız. Türkiye, uzunca bir süredir hükümet ve cemaat arasında 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları üzerinde süren çatışmanın ciddi ve tehlikeli bir biçimde etkisi altına girmiş durumda. Cemaatin marifeti ile her gün gündeme düşen kasetler ve ses kayıtlarının hükümette yarattığı derin sarsıntı ve bu sarsıntı sonrası başta hükümetin başı; Başbakan Erdoğan olmak üzere o kanattan çoğunlukla tehdit yoğunluklu yapılan açıklamalar açıkçası toplumda derin endişeler yaratıyor. Bu endişeler giderek toplum içinde önü alınamaz kutuplaşma ve ayrışmaları peşinden getiriyor. İktidar'ın Gülen cemaati ile girmiş olduğu savaşın topluma yansımaları ve hükümetin bu savaşta kendini güçlü kılmak adına birtakım yasaklara sarılmaya tevessül etmesi ciddi olarak sorgulanması gereken bir mevzudur. Zira görünen o ki, iktidar kanadı kendisine yönelik saldırılara karşı koruyabilmenin yolunu yasaklara gördüğünü apaçık ortaya koyuyor. Sözde İnternet düzenlemeleri(!)'nin yasallaşması ve bunun son adımı olarak önceki gün Başbakan'ın bir televizyon kanalında dile getirdiği:'30 Marttan sonra Facebook ve Youtube'nin yasaklanabileceği' yönündeki açıklamaları bu endişelerin ciddiyeti hakkında kanımca yeterli ipucunu veriyordur. Baskı ve yasaklarla yola çıkmak ve yine baskı ve yasaklarla toplumu zapturapt altında tutabilme inancının muktedirlerce uygulamaya konması Dünyanın her yerinde çok ciddi ve tehlikeli sonuçlar doğurduğu birçok örneği ile ortadadır. Bu anlamda aklıma Mahatma Ganndhi'nin şu anlamlı sözü geliyor: 'Düşünceye gem vurmak, zihne gem vurmak demektir, bu ise rüzgârı zapt etmekten daha zordur.' Açıkçası iktidarın özgürlükler konusunda kendi içinde çok derin paradokslar yaşadığını ve bu anlamda iyi bir sınav vermediğini çoğumuz biliyoruz. Mısırda Mursi'nin iktidardan indirilmesi ile başlayan ve çok ağır can kayıpları ile sonuçlanan kitlesel protestoları ki Mursi yanlılarının onlarca asker ve polisi acımasızca infaz ettiğini(kuşkusuz ki darbeci Sissi'yi ve onun baskıcı politikalarını kabul görmek mümkün değil.) O günlerde, AKP hükümetinin tüm bu yaşananların Mursi taraftarlarının en demokratik hakları olduğu noktasındaki ısrarının hemen akabinde Gezi'de yaşananlara karşı göstermiş reaksiyonla ne denli çelişki oluşturduğunu kavramak güç değil. Toplumu yasaklarla hizaya getirmeye çalışmak ve tek tip adam yaratma çabalarının bu zihniyette olanlara yarar yerine çok büyük zararlar vereceğini iyi bilmek ve ona göre hareket etmek en doğrusu. Bir şiir okuduğu için cezaevine konan ve kitlesi üzerinde zamanında kabul edilemez baskılar uygulanan bir Başbakan'ın; adeta kendisine ve tabanına bunları reva gören zihniyetin izinde yürüme çabaları doğrusu o günler için üzülen özgürlük ve demokrasi yanlısı vicdanları yaralıyor. Toplumun temel hak ve özgürlüklerinin kişisel hırs ve öfkelere kurban edilmesini nasıl izah edebiliriz ki? |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2014-03-07 | |||
|
|||