Bu sayfadaki içerik, Adobe Flash Player'ın daha yeni bir sürümünü gerektiriyor.

Adobe Flash player Edinin


GÜNDEM POLİTİKA DÜNYA EKONOMİ SPOR 09 Kasım 2015
Güllü MIZRAK
Güllü MIZRAK kimdir?
GÜNAHSIZ KELEBEK Roman'ının yazarı.
  YAZARIN SAYFASI
Kadınlar Günü...
8 Mart 1857 Tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi, daha iyi şartlarda çalışabilmek için tekstil fabrikasında grev yaptı. Polislerin işçilere saldırarak fabrikaya kilitlemesi ve ardından fabrikada ıkan yangın sonucunda 129 işçi öldü. Cenaze törenlerine 10.000 kişiden fazla insan katıldı.
8 Mart kadınlar günü, ilk kez 1921 yılında "Emekçi kadınlar günü" olarak kutlanmıştır. 1977 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu; 8 Mart "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasına karar verdi.

Programdan Türkiye'nin de  etkilenmesiyle  Ülkemizde de kutlanmaya başlandı...12 Eylül 1980 Askeri darbesinden sonra 4 yıl ara verildikten sonra "Kadınlar günü" düzenli  olarak ve kapalı mekanlardan sokaklara taşınarak kutlanmaya başlandı.
 
Kadınlar günü kutlanıyor, ama kadına yönelik şiddet dur durak bilmiyor!
 
Kadın; Eskiden herşeye boyun eğerek susuyordu.Üzerine kuma gelir, kadın kumasının çocuklarına bile kendi çocuklarıymış gibi davranır korur kollardı. Çünkü başka çaresi yoktu. Baba evine dönemez, kendi ayakları üzerinde duramazdı.

Eğitimsizdi, yol yordam bilmezdi. Şiddet gördüğünde susardı. "Evlilik bir defa ölüm bir defadır" derlerdi büyüklerimiz. "Gelin babasının evinden gelinliğiyle, kocasının evinden kefeniyle çıkar." Böyle bir düşünce hakimdi. toplulumuzda.

Hala bu düşünceyi savunan,kızını sahiplenmeyen, evliliği yürümüyorsa "Kocanı ve çocuklarını birak gel" diyen anne babalar var...İşte o kadın nasıl eşinden ayrılsın. Şiddet görmeye ve susmaya devam edecektir çaresizce...

Kendini ve çocuklarını geçindirme imkanı bulunmayan kadın, şddete boyun eğmekten başka çare bulamıyordu. Hala şiddete boyun eğen, sesi duyulmayan, çocukları için şiddete katlanmak zorunda kalan kadınlar var. Devlet destek veriyor, korumaya alıyor, iş imkanı sunuyor...

      *   *  *  *  *  *  *  *

Eskiden kadın; Yasaların kendisine tanıdığı haklardan  habersizdi.Çağdaş kadın, eğitimli, 
bilgili kadın kendini savunmaya geçtikçe, karşı tarafın (Erkeğin) sert tepkisiyle  karşılaştı.

Geçmiştede günümüzde de sağlıklı ve sağlam evlilikler yürütenler oldu olacaklarda. Öyle aileler varki; Örnek aile seçilmeli. Evliliği mükemmel bir düzen içinde yürütebilenler, iki tarafında özverili davranışlarından kaynaklanıyor. Karşılıklı saygı, sevgi,güven sadakat ve anlayış içinde süren evlilikleri konunun dışında tutuyorum.

      *  *  *  *  *  *  *  *  *
Bugünün kadını artık kendisine yapılan haksızlığı kabul etmeyerek baş kaldırmaya başladı. Sonucu hazmedemeyen erkekler kadının canına kasdetmeye başladı....Ve sonuç heryerde rahatlıkla işlenen kadın cinayetleri.

Konu sadece ikisi arasındaki anlaşıp anlaşmama konsu değil.Bazen aile büyükleri ile çıkan sürtüşmeler kayın valide, kayın peder, gelin görümce tartışmaları bazı evlilikleri çıkmazlara sürükleyebiliyor. Bazı evlilikler maddi sıkıntılardan dolayı çatırdamaya başlıyor.

Kadın ayrılığa karar vermişse eğer, erkek silaha sarılıyor! Oysa evlilik gibi ayrılıkta doğal karşılanmalıdır. Biten bir evlilik yürümez! Hayatı kendine, eşine,çocuğuna zindan etmeye gerek var mı?,Gelenek ve göreneklerimiz ise ayrılığa imkan tanımıyor. 

 İnsanların psikolojileri mi bozuldu? Ülkemizde neden bu kadar çok kadın cinayeti işleniyor?

Bu yeni oluşuma, erkek ayak uydurmakta zorlanıyor olabilir  mi? Erkeğin haklı tarafları var. Yuvasının yıkılmasını istememek en doğal hakkıdır. Fakat şiddet çözüm değil. Kadın, yuvasında mutlu ise ayrılmak aklının ucundan bile geçmez!  Her kadın melektir diyemeyiz.Hatasız kul olmaz,bazen  kadın tamamen suçlu olabilir, yada erkek... 

Erkeklerin eşlerini aldattığı, kadının ise aldatılmayı hazedemediği gerçeğini de unutmamalıyız. 'zina'nın suç olmaktan çıkarılması, erkeklerin eşlerini kolaylıkla aldatmasına yol açtığı gibi Evlilikte eşlerin birbirine güvenmekte zorlanmasına yol açmıştır. Evlilğin temeli ise güven üzerine kuruludur. Güven yoksa, temel çürüktür. Temel çürük ise, bina yıkılmaya mahkümdur.

Bir insan çocuklarına kıyabilir mi? Hangi ruh halidir  bu. Tv de haberlerde  görünce çok  üzülüyoruz.Fakat ne yazık ki, onları o dereceye getiren her neyse kıyabiliyorlar. Adam cinnet geçiriyor.  Eşini çocuklarının gözü önünde öldürüyor. Çocuklarını öldürüp, sonrada kendi canına kıyıyor. Allah kimseye göstermesin böylesi acıları...

Oysaki; Toplum gücünü erkek ve kadından alır. Erkek ve Kadın;Bir elmanın iki yarısıdır. Biri olmadan diğeri eksiktir. Fakat eziyet ve şiddete maruz kalan, genelde kadındır. 

Kadın annedir şevkatli kollarıyla çocuklarını büyüten. Hayat arkadaşıdır. Gecesi gündüzüyle, fikir ve düşüncesiyle eşini mutlu etmeye, her konuda destek olmaya çalışan emek ve çaba sarfeden üretken bir varlıktır.

İletişim kopukluğu eşler arasında uçurumların oluşmasına yol açar. Eşler konuşmaya zaman ayırmıyor, birbirini dinlemiyorla. Aile danışmanlarına danışmak evliliği, hatta hayatları kurtarabilir. 

Bir akrabamdan duymuştum, isveç'te her ailenin psikolojik danışmanı varmış. Bence çok iyi düşünülmüş ve hayata geçirilmiş güzel bir uygulama. Ülkemizde de böyle bir uygulama olabilir neden olmasın?...

Hayatı güzel ve anlamlı kılan şey,insanların evliliklerinde  birbirine olan sevgi ve saygılarını yitirmeden bir hayatı beraberce yaşayabilmeleridir.

Dileğim bir daha  kadın cinayetleri yaşanmasın!... Dünya Kadınlar gününüz kutlu olsun.....


   
2014-03-08
YORUM YAP
Yorumlarınız onaylandıktan sonra yayına verilecektir. Uygun görülmeyen yorumlarınız yayınlanmayacaktır. Yasal zorunluluk olarak yorum yapan ziyaretçilerimizin IP bilgileri kayıt altına alınacaktır. Teşekkürler...

  Bu yazıya ilk yorumu yapmak ister misiniz?



yazarın diğer yazıları