Mustafa İSPİROĞLU
|
|||
Mustafa İSPİROĞLU kimdir? Tekirdağ Myo Muhasebe bölümü mezunu. Serbest meslek sahibi. Evli ve 3 çocuk babası. Ülküsü ve ideali Hukuk'un Üstünlüğü. Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
İlkesiz Basın Özgürlüğü Yada Ülkesiz Basın | |||
Hasan Cemal ''Hiç mi utanma duygunuz kalmadı? Sözün bittiği yerdeyiz'' başlıklı kaleme aldığı yazısında; Demirören ile Başbakan arasında geçtiği iddia edilen telefon görüşmelerinin kayıtlarını yayınlayarak başbakan için ''kural tanımayan bir başbakan ne bağımsız medya takıyor, ne özgür medya takıyor, ne kuvvetler ayrılığı takıyor, ne şeffaf ihale düzeni takıyor diye sıralamış ve hiç mi utanma duygunuz kalmadı? diyerek İhsan Dağı'dan alıntı yaparak bitirmiş.
İttihat ve Terakki Partisinin en önemli şahsiyetlerinden Cemal Paşa'nın torunu olan, Uğur Mumcu'nun deyimiyle ''bazıları ilham gelince yazar,bazıları ilhan gelince yazar'' diye dalga geçtiği bu kalemin şansızlığı dedesinin şansızlığı ile ne kadarda paralel gözüküyor. Cemal paşa Fransız yanlısı olması sebebi ile 1. Dünya savaşı öncesinde desteğini kazanmak amacıyla Fransa ya gider. Lakin siyasal ittifak sağlayamaz ve bunun üzerine Alman yanlısı Enver Paşa ve Talat Paşa ile birlikte 2 Ağustos 1914'de yapılan Osmanlı -Alman ittifakını isteksizce destekler. Torunu Hasan Cemal'de tıpkı dedesi gibi batı yanlısı olsa da konjonktürün el vermemesi sebebiyle Neocanların desteklediği aşikar olan Cemaat+muhalif blok da yer almak zorunda kalması kader benzerliği olsa gerek. Yukarıdaki serzeniş den anlaşılacağı üzere Hasan Cemal'e göre bağımsız ve özgür bir medya var Türkiye'de. Bu bağımsız ve özgür medya Milliyet ve Vatan gazetelerinde İmralı Zabıtlarını yayınlıyor. Bende bu köşeden ulusal gazetecilik anlayışında; özgür habercilik anlayışının Ülke çıkarlarının ve toplum barışının üstünde olup olmadığını sormak istiyorum? Bir ulusal gazete yada tv nin devletinin ve milletinin önceliklerinden daha başka bir önceliği olup olamayacağını sormak istiyorum? Yıllardır süren bir kardeş kavgasını durdurmak isteyen başbakan belli ki toplumda gereksiz bir tartışmanın yaşanmaması için, barış görüşmelerini gizli sürdürmek istemiş ve MİT'i görevlendirmiş. Bunun akabinde OSLO görüşmeleri zabıtlarının birileri tarafından ortaya dökülmesini hangi anlayışla ifade ettiğini açıklamadan başbakanın tepkisini eleştirmenin mantığını sormak istiyorum? Risk alan bir başbakanın manevi kazanç dışında bu barış projesinden ne tür bir maddi kazanç sağladığını öğrenmek istiyorum? Eğer bu sorulara cevaplarınız yoksa, sadece yönlendirme siyaseti yapıyorsunuz demektir. Mit müsteşarı Hakan Fidanın gözaltına alınmak istenmesi eğer başarılı olunsaydı başbakanın da tutuklanması kalkışmaları bu barış sürecini Sözüm ona destekleyen çevrelerin ne kadar ilgisini çekmiş ve bu kalkışmalara ne kadar tepki gösterilmiştir(cemaat+candaş basın+muhalefet) Basın ahlakını sadece kendi çıkar ve ihtiras anlayışıyla yaşatmaya çalışan , önce vatan anlayışını slogan olarak benimsese de özünde benimseyemeyen ve saygı göstermeyen insanların anlayış ve saygı beklemesi size de garip gelmiyor mu? Muhalif kanada baktığımızda Hasan Cemaller ve paralel düşüncedeki yazarlar bu ülkede yolsuzluklar görüyor, diktatörlükler görüyor. Benim gibi yandaşlarda bu ülkede... Yıllardır hiç bir Paradigma üretemeyen ve dışarıdan aldığı Paradigmaları Enigma'ya dönüştüren bir zihniyetle , ilk defa ülkesindeki kronik sorunların aşılması için vech ler geliştiren zihniyetin mücadelesini görüyor. Yıllardır başkalarından parayı da bilgiyi de borç alan bir zihniyetle, parayı ve bilgiyi üretmek isteyen anlayışın mücadelesini görüyorum. |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2014-03-09 | |||
|
|||