Gürbüz BATTAL
|
|||||||||||||||||||
![]() 1951 Sarıkamış Yeniköy doğumlu. 1969 yılında Kars Kâzım Karabekir İlköğretmen Okulu’ndan mezun oldu. Manisa’da 37 yıl sınıf öğretmenliği yaptı. 2006 yılında emekli oldu. 6 yıldır Manisa Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi'nde sınıf öğretmenliği yapıyor. Evli, üç çocuk babası, dört torun dedesi. Email: [email protected] |
|||||||||||||||||||
YAZARIN SAYFASI | |||||||||||||||||||
İlker Başbuğ'un Tahliyesi | |||||||||||||||||||
![]() Başbuğ, tahliye sırasında basına yaptığı açıklamada, ' 6 Ocak akşamı hatırlarsanız şöyle demiştim.26. Genelkurmay Başkanı terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanarak tutuklandı. Takdir yüce Türk milletine aittir. Aradan tam 2 sene 2 ay yani toplam 26 ay geçti. Bizi bu cezaevinde 26 ay nefret ve intikam duygularıyla hareket edenler tuttu. Benim 26 ay hayatımdan çaldılar. Beni 26 ay hürriyetimden yoksun bıraktılar. Ama dediğim gibi yüce Türk milleti oynanan oyunu bozdu. Cezaevi 26 ay. Bu da tarihin bir cilvesi midir? 26. Genelkurmay başkanı, 26 ay hapis yattı. Cezaevi ne derseniz? Cezaevi ıstırap. Cezaevi acı çekmek. Ama bütün bunlara rağmen içimde şu an nefret ve intikam duyguları taşımıyorum. Çünkü inanıyorum ki nefret duyanlar aslında kendilerini felakete sürüklerler. Nefreti sevgi alt eder. Biz öyle yetiştik... Bunun için bütün arkadaşlarımın adına şunu ifade ediyorum ki bizim tek bir isteğimiz var. Adalet ' dedi. Başbuğ'un terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanarak yargılanış biçimi ve aldığı ceza çoğu vatandaş gibi beni de rahatsız etmiş, bir Genelkurmay başkanının terörist muamelesi görmesi benim de vicdanımı sızlatmıştı. İnsanlar görev yaptıkları süreçte bilerek veya bilmeyerek bazı suçlar işleyebilirler. Suç işleyen kamu görevlilerinin işledikleri suçun cezasını çekmelerinden daha doğal bir şey olamaz. Suç işleyen kamu personelinin yargılanma süreci yasalarımızda açıkça belirtilmiştir. Bir Genelkurmay başkanının terörist muamelesi görerek yargılanması ve terörist olarak etiketlenmesi hiç de şık olmadı. Başbuğ, pekâlâ Yüce Divan'da yargılanabilirdi. Diyelim ki adli makamlar 'özel mahkemede' yargılamayı uygun gördü. Yargılama sonunda şu veya bu cezayı aldı. Aldığı ceza da çok önemli değildir bence. Önemli olan, yargılama yapan mahkemenin aradan 7 ay geçmesine rağmen kararın gerekçesini yayınlamamasıdır. ' Benim gözümde sen suçlusun. Sen cezaevine gir, yat. Ben gerekçeyi canımın istediği zaman istediğim gibi yazarım' anlamına gelen bir uygulamanın sergilenmesidir. Bana kalırsa hiçbir mahkeme, gerekçesini yazmadan karar vermemelidir. Yasalarımızda bu konuda bir boşluk varsa yasama tarafından bu boşluk doldurulmalıdır. Başbuğ'un dediği gibi 26. Genelkurmay Başkanı'nın tutuklanarak cezaevine konması ve 26 ay sonunda tahliye edilmesi de kaderin garip bir cilvesi olsa gerekir. Belki de bu şerden pek çok hayır doğacaktır. Başbakan Erdoğan ve hükümet üyelerinin defalarca yaptığı açıklamalara rağmen Başbuğ, terör örgütü başı ilan edilip karargâhı da terör örgütü karargâhı olarak suçlandı. Başbuğ'un terör üyesi olarak tutuklanması ve yargılanarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasıyla birilerine ' ayağını denk al' şeklinde bir mesaj verilmek mi istendi bilemiyorum. Hukukçuların genel kanaatine göre Başbuğ'un tahliyesinin bir başlangıç olduğu, bu karala 150 Ergenekon hükümlüsünün tahliye olacağı bekleniyor. Anayasa Mahkemesi'nin kritik davalarda tek karar verici organ olması ve gelişen olaylara yön vermesi ileride pek çok sakıncaya yol açabilecektir. Bu konuda siyasi otoritenin hukuktaki boşlukları dolduracak önlemleri alması acilen gerekecektir. Kalın sağlıcakla... |
|||||||||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||||||||
2014-03-09 | |||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||||