Muzaffer OĞUZ
|
|||
![]() www.belirtiyorum.com da köşe yazarı. 17 Mart 1971’de Düzce’de doğdu. Babasının işi gereği daha 5 aylıkken Kocaeli’ye göç etti. İlk, orta ve Lise tahsilini Kocaeli’de tamamladı. Trakya Üniversitesi’nde okurken tekrardan girdiği ÖSS sınavında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nü kazandı. Kimya öğretimini tamamlayarak aynı yıl (1994) Şanlıurfa ilinde Kimya Öğretmenliğine başladı. Bu arada İzmir’de 247. kısa dönem olarak vatani görevini tamamladıktan sonra Zonguldak iline tayin edildi. Zonguldak’ta 3 yıl çalıştıktan sonra 2000 yılında Kocaeli iline tayin oldu. Hala Körfez ilçede bir lisede müdür yardımcısı olarak görev yapıyor. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Kamu Yönetimi mezunuda olan Oğuz, son 10 yıldır çeşitli gazete ve dergilerde yazılar yazıyor. Kocaeli iline hitap eden bir internet haber portalında (www.belirtiyorum.com) editörlük ve yazarlık yapmaktadır. A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı da olan Muzaffer Oğuz, evli ve 2 erkek çocuk babasıdır. Email: [email protected] |
|||
YAZARIN SAYFASI | |||
Berkin Elvan ve Yitip Giden İnsanlık | |||
![]() ![]() Her zaman söylenir; 'Dünya'nın en vahşi yaratığıdır, insan' diye Tamamen katıldığım bu sözü ispatlayan o kadar çok delil var ki hangi birini saysam diye düşünüyorum. Öncelikle hayvanlara yapılan işkencelerden bahsedelim, geçtiğimiz günlerde içine demir çengel gömülen tavuk butlarının sokak köpeklerine yedirildiği, yine bazı sokak hayvanlarının (kedi, köpek gibi) şişlendiğini, yine yakın zamanda olan Antalya'da bir eşeğin cinsel organına ip bağlanmak kaydıyla işkence edildiği, sokak hayvanlarının zehirlendiği/asıldığı gibi olayları artırabiliriz. Kaz tüyü mont giymek, yataklarda yatmak, yastık kullanmanın nasıl olduğunu izlediğimde kanım dondu, kazlar canlı canlı 1 dakika gibi kısa sürede hızlı bir şekilde yolunuyor, bazılarının derisinde meydana gelen çok derin yırtılmalarda hemen oracık da iğne ile dikiliyordu. Yine kısa süre önce yüzlerce yunus balığının yakalanması ve bazılarının öldürülmesi bazılarının da gösteri amaçlı eğlence merkezlerine satıldığı, yine fok balıklarının/penguenlerin beyinlerine kazma ile vurularak katledilmeleri, Çin gibi ülkelerde köpeklerin/tilkilerin canlı canlı derilerinin yüzülmeleri gibi olayları artırabiliriz. Bunları yapanların her birinin 'insan' olduğunu düşündüğümüzde sanırım ilk cümlede bahsi geçen konunun haklılığını hemen anlayabiliyoruz. Çünkü hayvanlar bile yaşamlarını sürdürmek için birbirlerini böylesine katletmiyorlar. Bir aslanı düşünün... öncelikle avının kısa sürede can vermesi için boğazını sıkar ve sonra avını yer. Şayet karnı toksa yaralı veya çok kolay avlayabileceği bir canlı görse dahi hiç dokunmaz. Çünkü ihtiyacı yoktur, sadece ihtiyacı çerçevesinde avlanır. 'İnsan' ise eğlencesine canlılara zarar verebilen bir "yaratık"tır. Buraya kadar 'insan'ların hayvanlara karşı caniliğinden bahsettik ama 'insan'lıktan nasibini hiç almamış o kadar çok canlı var ki özellikle son yıllarda her ortamda bu çirkin yüzlerini gösteriyorlar. Çevremizde yaşanan savaşlardaki kahpece insan ve çocukların katledilmesinden tutun, Dünya'nın bir çok yerinde ırk yada din gibi farklılıklar üzerinden korkunç katliamların yapıldığına şahit oluyoruz. Bu durum göstermektedir ki 'insan'lık her geçen gün ölüyor. Özellikle son yıllarda yaşadığımız gerginlikler neticesinde öylesine ölüp giden duygularımız var ki insanı gerçekten kahrediyor. Bunlardan biri de belki bir çok kişiye basit bir olay gibi gelebilir ama aslında ne gibi bir toplumda yaşıyoruz bu durum açıkça bunu gösteriyor. Yani kutuplaşmanın insanı nereye sürüklediğini görebiliyoruz. Aynı 12 Eylül 1980 öncesinde yaşananlar gibi... Gezi eylemleri sırasında bakkala ekmek almaya giderken başına isabet eden bir gaz kapsülü ile 268 gündür yaşam mücadelesi veren ve uyku halinde iken 15 yaşına giren Berkin Elvan'dan bahsetmek istiyorum. Berkin'in yaşam mücadelesini kazanması için büyük bir çoğunluğun dua ettiğini ve bir an önce uyanması için dört gözle beklediğini biliyorum. Ama bunun yanı sıra öfkeyle, adeta 15 yaşındaki bir çocuğun yaşadığı bu facianın sanki O'na 'Oh iyi olmuş' der gibi ifade de bulunulması ve alaycı tavırlar takınılması bu kişilerde ki 'insan'lık boyutunu da ortaya koyuyor. İnsanlığın bittiği yerde hiçbir şey olamayacağını ifade etmek istiyorum. Adını bilmiyorum sadece bu durumu Enver Aysever'in Aykırı Sorular programında öğrendim. Denilene gör, bir 'insan' müsvettesi, Twitter hesabından, yaşam mücadelesi sonucunda 45 kilodan 16 kiloya kadar düşen Berkin için 'Söylesin hangi rejimi yapıyor, bilelim de biz de onu yapalım' diyerek alay etmesi utanılacak bir durumdur, tabi utanma duygusunu yitirmeyenler için... Şaşırmadan edemiyorum. Hiç mi bu insanın yaşamında sevdiği bir kişi dahi yok. İnsan sevdiği kişiyi Berkin'in yerine koyar ve öyle düşünür. Empati yapar, 'Ya bu durum bizim başımıza gelseydi, ne yapardık?' diye bir düşünür. Ve o zaman, bu kadar alaycı olabilir mi? Sanırım en büyük problemimiz, EMPATİ sorunu... Kimsenin empati yaptığı yok.. Böylesine gerginlikler bizi nereye sürükler bilemiyorum ama ortada kaybedilen bir insanlığın var olduğunu görmek beni korkutuyor.. Sizi korkutmuyor mu? ![]() NOT: Halkın Hukuk Bürosu avukatı Evrim Deniz Karatana, Elvan ailesi adına 268 gündür direnen Berkin'in sağlık durumuna dair bir açıklama yaptı. Belki Berkin'in sağlık durumunu merak edersiniz düşüncesiyle, okumak isteyebilirsiniz diye avukatın açıklamasının tamamını yayımlıyorum. İşte açıklama: 'Haziran'da Gezi Parkı'ndaki ağaçların kesilmek istenmesiyle başlayan eylemler halkın İktidara, yoksulluğa, yolsuzluğa, faşizme karşı birikmiş öfkesi sonucunda ayaklanmaya dönüştü. Gezi Parkı'na ikinci saldırının gerçekleştiği gecenin sabahı, halk yine yedisinden yetmişine sokaklardaydı. Berkin 15 Haziran'ı 16 Haziran'a bağlayan gece boyu Okmeydanı'nda devam eden polis saldırılarından haberdardı ve polis mahalleyi gaza boğduğunda annesini, ablalarını göndermek yerine ekmek almaya kendisi gitti. Ekmek almak için evden çıktığında 14 yaşındaydı Berkin. Eve geri dönemedi. Sokaktan caddeye doğru çıkar çıkmaz hedef gözetilerek atılan gaz bombası fişeği ile başından vuruldu. Tam 267 gündür direniyor. Genç bedeni, polisin attığı gaz bombasıyla beyninde ve ona bağlı olarak vücudunda yarattığı hasara direndi. 6 Mart gecesi epilepsi krizi geçiren Berkin'in durumu ağırlaştı. 7 Mart günü ise kalbi durdu. Tıbbi müdahalenin ardından yaklaşık 15 dakika sonra kalbi yeniden ama makineye bağlı olarak çalıştırıldı. 9 Mart sabah saatlerinde ise akciğerinde hava deliği oluştuğu bilgisi alındı. Beyin fonksiyonlarının çalışmasının giderek zorlaştığı ve iç organlarında da bu nedenle hasarın büyüdüğü bilinmektedir. Vurulduğunda 45 kilo olan Berkin, şu anda 16 kilodur. Vücut direnci giderek azalmaktadır ve beyin fonksiyonlarının çok alt seviyede çalışıyor olması sebebiyle iç organlarında da zarar giderek büyümektedir. An itibariyle Berkin, hayatını yaşam destek ünitesine bağlı olarak sürdürmektedir. Berkin, tıpkı halk ayaklanmasında faşizme karşı direnen halkımız gibi 267 gün boyunca direndi, direniyor. Umut hiç bitmez. Hele ki umut, uykusunda 15 yaşına giren Berkin'imizin hayata tekrar tutunabilmesi isteğine dairse hiç eksilmez. Ancak bu süreç boyunca aileyi bir gün bile yalnız bırakmayan halkımıza Berkin'in sağlık durumundaki son gelişmeleri açıklamak sorumluluğumuzdur. Özetle belirtilmelidir ki Berkin'in durumu giderek ağırlaşmakta olup hayati risk çok yüksektir. Berkin'i ve ailesini bir gün bile yalnız bırakmayan halkımızı, Berkin'i vuranlardan, onları koruyup kollayanlardan hesap sormak ve aileyle dayanışmak için Okmeydanı Hastanesi önüne çağırıyoruz. Berkin'in sağlık durumuna ilişkin bilgiler @Berkin_Elvan ve @HalknHukuk Twitter hesaplarından paylaşılacak.' (Basın açıklaması kaynak:Yurt Haber) |
|||
![]() ![]() ![]() |
|||
2014-03-11 | |||
|
|||